Narsisizm, son yıllarda psikoloji gündeminin zirvesine oturdu. Toksik ilişkilerden iş yeri dinamiklerine kadar her yerde bu terimi duyuyoruz. Peki, narsisizmin tek bir yüzü mü var? Psikoterapist Bärbel Wardetzki’ye göre, bu karmaşık yapının toplumsal rollerle şekillenen iki farklı yüzü var: erkek narsisizmi ve dişi narsisizmi. Her iki biçim de aslında aynı yaradan, derin bir değersizlik duygusundan beslenir; ancak dışa vuruluş şekilleri farklıdır.
Wardetzki, Almanya’da narsisizm üzerine çalışan bir terapist ve yazardır. Onun “erkek” ve “dişi” narsisizm ayrımı, biyolojik cinsiyetten çok narsisizmin toplum içinde aldığı iki farklı dışavurum biçimini anlatır. Wardetzki’ye göre “erkek” rolü (güçlü, mesafeli, kontrolcü olma beklentisi) narsisizmi farklı bir şekilde dışa vururken, “dişi” rolü (uyumlu, besleyici, kendini feda eden olma beklentisi) bambaşka bir kalıba sokar. Bu nedenle bir erkek “dişi narsisizm” kalıbını, bir kadın da “erkek narsisizm” kalıbını sergileyebilir.
Erkek Narsisizmi: Güç ve Mesafe Üzerinden
Erkek narsisizmi, büyüklük ve üstünlük vurgusu üzerine kuruludur. Kişi kendini yüceltir, ulaşılmaz bir konuma yerleştirir ve sürekli ben-merkezli davranışlar sergiler. Zayıflığını başarı, güç ya da üstünlükle telafi etmeye çalışır.
İlişkilerde kontrolü elinde tutmak ister, teslim olmayı reddeder. Partnerinin hayranlığını kendi özdeğerinin kanıtı olarak görür. Çoğu zaman anne figürünü arar, davranışlarında saldırganlık, isyan ve değersizleştirme öne çıkar. Daha çok “avcı rolünde” hareket eder; incindiğinde ya geri çekilerek ya da saldırıya geçerek savunma mekanizmalarını devreye sokar.
Dişi Narsisizmi: Uyum ve Kurbanlık Üzerinden
Dişi narsisizm ise aşağılık duygusu, depresyon ve çaresizlik temelinde şekillenir. Kişi kendini küçültür, kurban rolüne yerleştirir ve kabul görmek için aşırı uyum gösterir. Kimi zaman kendinden tamamen vazgeçer, zayıflığını uyum, başarı ya da çekicilikle telafi etmeye çalışır.
İlişkilerde teslim olmaya eğilimlidir; partnerinin isteklerine boyun eğer, hatta onun idealize edilmiş benliğiyle özdeşleşir. Çoğu zaman partner onun için “yedek-ben” haline gelir. Partnerde anne-baba figürü ya da destek arayabilir; kimi zaman da partnere annelik yapar. Saldırganlığı pasif biçimde gösterir, reddetme ya da direnç üzerinden kendini değersizleştirir. Daha çok kurban rolünde kalarak, uyum ve denge arayışıyla kendini savunur.
Öğrendiklerinizi Düşünün: Hangi Yönler Size Tanıdık Geliyor?
Aşağıdaki cümlelerden hangileri size daha tanıdık geliyor?
- Başkalarının hayranlığına ihtiyaç duyarım ve bu benim değerimi kanıtlar.
- Çoğu zaman empati kurmakta zorlanırım ve mesafeli dururum.
- İlişkilerde kontrolün bende olmasını isterim.
- Kendimi çoğu zaman kurban gibi hissederim.
- Kabul görmek için uyum sağlarım, bazen de kendimden vazgeçerim.
- Partnerimin başarılarını ve güçlü yanlarını kendi kimliğime katmaya çalışırım.
✨ Eğer daha çok 1-2-3 size uyuyorsa, erkek narsisizmine özgü yönler sizde daha baskın olabilir. ✨ Eğer daha çok 4-5-6 size uyuyorsa, dişi narsisizme özgü yönler sizde daha fazla olabilir.
Not: Bu test bir tanı aracı değildir; yalnızca farkındalık yaratmayı amaçlar.
Neden İki Farklı Yüz?
Wardetzki, bu kavramları geliştirirken hepimizde az ya da çok narsisistik ihtiyaçlar olduğunu vurgular: beğenilme, değer görme ve kabul edilme. Bu ihtiyaçların çocuklukta nasıl karşılandığı, narsisizmin ilerleyen yıllarda hangi yönde gelişeceğini belirler. Erkek ve dişi narsisizm, toplumsal beklentiler ve cinsiyet rollerinin de etkisiyle farklı görünümler alır.
Narsisizm mi, Narsisistik Kişilik Bozukluğu mu?
Burada önemli bir ayrım vardır. Narsisistik Kişilik Bozukluğu (DSM-5’te yer alan tanı) kalıcı, katı ve işlevselliği bozan bir durumdur. Bu noktada “bozukluk”tan söz ederiz ve klinik tabloya gireriz.
Wardetzki’nin erkek ve dişi narsisizm ayrımı ise tanıdan bağımsızdir. Daha çok ilişkilerdeki dinamikleri ve narsisistik yaralanmaları anlamak için kullanılan bir çerçevedir. Böylece narsisizmin yalnızca patolojik yönlerini değil, günlük ilişkilerdeki yansımalarını da görmemizi sağlar.
Sonuç: İki Yüz, Tek Yara
Sonuç olarak, narsisizmin ister ‘erkek’ (büyüklük ve mesafe) ister ‘dişi’ (uyum ve kurbanlık) yüzüyle ortaya çıksın, temelinde derin bir değersizlik yarası yatar. İlişkilerde bu iki farklı dinamiği anlamak, hem kendimizdeki hem de partnerimizdeki sağlıksız kalıpları fark etmek için kritik bir adımdır. Asıl hedef, bu kalıpların ötesine geçerek daha otantik ve sağlıklı bir benlik değeri inşa edebilmektir.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar, psikodinamik yönelim ağırlıklı çalışmaktadır. Travmalarla çalışırken EMDR yöntemini, kişilik örüntüleriyle çalışırken Şema Terapiyi, ilişkilerde ise Gottman Çift Terapisi yaklaşımını kullanmaktadır. Özellikle narsisizm, bağlanma sorunları ve ilişkisel dinamikler üzerine yoğunlaşır. Yazılarında hem klinik deneyimlerinden hem de bilimsel araştırmalardan beslenerek psikolojik kavramları herkesin anlayabileceği bir dille aktarmayı amaçlar.
Kaynaklar
Wardetzki, B. (2019). Dişi narsisizm – Uçlarda yaşayanlar: Kabul görmeye olan açlık (F. S. Öztürk & M. Öğünmez, Çev.).

