Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim

Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
featured_image

Şema Terapi – Uyumsuz Şemalar ve Nedenleri

29 Mayıs 2024 Yazar: Tuğçe Turanlar Psikoterapiler, Travma 0 Yorum

Şema Terapi

Şema terapi, bireylerin çocukluk döneminde geliştirdiği ve yetişkinlik döneminde de devam eden, yaşam kalitesini olumsuz etkileyen kalıcı düşünce, duygu ve davranış kalıplarını anlamayı ve değiştirmeyi amaçlayan bir terapi yaklaşımıdır. Jeffrey Young tarafından geliştirilen bu terapi yöntemi, toplam 18 temel şema üzerine odaklanır. Bu şemalar, kişinin geçmiş deneyimlerinin bir yansıması olarak, genellikle bilinçdışı düzeyde işleyerek, tekrarlayan olumsuz döngüler yaratır. Şema terapisi, bireyin bu kalıpları fark etmesini, kökenlerini anlamasını ve sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirmesini hedefler. Bu yazıda, 18 temel şemanın her birini detaylıca inceleyecek ve bu şemaların bireyin yaşamını nasıl etkilediğini araştıracağız.

Uyumsuz Şemalar

Duygusal Yoksunluk Şeması

Duygusal Yoksunluk şeması, bireylerin ihtiyaç duydukları duygusal desteği, anlayışı ve empatiyi alamadıkları inancını taşımalarına neden olur. Bu şemaya sahip kişiler, başkalarından bekledikleri duygusal ilgiyi, sıcaklığı ve desteği alamayacaklarına inanırlar.

Nedenleri

  • Çocukluk döneminde ebeveynlerden yeterli duygusal destek, ilgi ve anlayış görmemek.
  • Aile içinde duygusal olarak mesafeli veya soğuk bir ortamda büyümek.
  • Ebeveynlerin duygusal olarak erişilemez veya ilgisiz olması.

Araştırmalar

  • Young, Klosko ve Weishaar (2003), duygusal yoksunluk şemasının çocukluk dönemindeki ihmal ve duygusal desteğin yetersiz olmasından kaynaklandığını belirtmiştir.
  • Schmidt ve ark. (1995) bu şemanın, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıklarla ilişkili olduğunu bulmuştur.

Terk Edilme Şeması

Terk Edilme şeması, bireyin önemli kişiler tarafından terk edileceği ve yalnız kalacağı korkusunu taşır. Bu şemaya sahip bireyler, sevdikleri kişilerin onları bırakacağına veya öleceğine inanırlar.

Nedenleri

  • Çocukluk döneminde ebeveyn kaybı, boşanma veya sürekli ayrılıklar yaşamak.
  • Güvenli bağlanma geliştirememek.
  • Sürekli değişen bakım verenler.

Araştırmalar

  • Young ve ark. (2003) terk edilme şemasının, çocukluk döneminde yaşanan kayıplar ve ayrılıklarla bağlantılı olduğunu göstermiştir.
  • Renner ve Holmes (2005), terk edilme şemasının ilişkisel problemlerle yakından ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

Kuşkuculuk Şeması

Kuşkuculuk şeması, bireylerin başkalarının niyetlerine karşı sürekli şüphe duymalarına neden olur. Bu şemaya sahip kişiler, başkalarının kendilerini kandıracağına, zarar vereceğine veya kötü niyetli olduğuna inanırlar.

Nedenleri

  • Çocuklukta ihanet veya aldatma deneyimleri.
  • Güvensiz aile ortamı.
  • Ebeveynlerin manipülatif davranması veya yalan söylemesi.

Araştırmalar

  • Young ve ark. (2003), kuşkuculuk şemasının çocukluk döneminde yaşanan güvensizlik ve ihanet deneyimlerinden kaynaklandığını belirtmiştir.
  • Giesen-Bloo ve ark. (2006), bu şemanın paranoid düşünce ve davranışlarla ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

Sosyal İzolasyon Şeması

Sosyal İzolasyon şeması, bireyin sosyal çevresinden dışlandığı ve ait olmadığı duygusunu yaşamasına neden olur. Bu şemaya sahip kişiler, toplum tarafından kabul edilmediklerine inanırlar.

Nedenleri

  • Çocuklukta sosyal dışlanma veya zorbalık deneyimleri.
  • Aile tarafından yetersiz sosyal destek.
  • Sosyal becerilerin yetersiz gelişimi.

Araştırmalar

  • Young ve ark. (2003), sosyal izolasyon şemasının sosyal reddedilme ve dışlanma deneyimlerinden kaynaklandığını belirtmiştir.
  • Calvete ve ark. (2005), bu şemanın sosyal anksiyete ve depresyonla ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

Kusurluluk Şeması

Kusurluluk şeması, bireyin kendisini içsel olarak kusurlu, yetersiz ve değersiz hissetmesine neden olur. Bu şemaya sahip kişiler, başkalarının kendilerini kabul etmeyeceğine inanırlar.

Nedenleri

  • Ebeveynler tarafından sürekli eleştirilme.
  • Aile içinde sürekli yetersiz ve kusurlu hissettirilme.
  • Çocuklukta aşağılanma ve küçük düşürülme deneyimleri.

Araştırmalar

  • Young ve ark. (2003), kusurluluk şemasının çocukluk döneminde yaşanan eleştiri ve aşağılamalarla ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Pinto-Gouveia ve ark. (2006), bu şemanın düşük benlik saygısı ve depresyonla ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

Başarısızlık Şeması

Başarısızlık şeması, bireyin kendisini yetersiz, başarısız ve yeteneksiz olarak görmesine neden olur. Bu şemaya sahip kişiler, hayatta başarılı olamayacaklarına inanırlar.

Nedenleri

  • Çocukluk döneminde ebeveynlerden gelen yüksek beklentiler ve baskılar.
  • Sürekli başarısızlık ve hayal kırıklığı deneyimleri.
  • Ebeveynlerin çocuklarını sürekli başkalarıyla kıyaslaması.

Araştırmalar

  • Young ve ark. (2003), başarısızlık şemasının çocukluk döneminde yaşanan yüksek beklentiler ve sürekli eleştirilerle ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Riso ve Hudson (2006), bu şemanın düşük benlik saygısı ve performans kaygısıyla ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

Bağımlılık Şeması

Bağımlılık şeması, bireyin kendi başına karar veremeyeceğine ve işlerini tek başına halledemeyeceğine inanmasına neden olur. Bu şemaya sahip kişiler, sürekli başkalarının desteğine ihtiyaç duyarlar.

Nedenleri

  • Ebeveynlerin aşırı koruyucu ve kontrolcü olması.
  • Çocuklukta bağımsızlık ve özerklik geliştirme fırsatlarının engellenmesi.
  • Ebeveynlerin çocukları sürekli yönlendirmesi ve bağımsızlıklarını sınırlaması.

Araştırmalar

  • Young ve ark. (2003), bağımlılık şemasının aşırı koruyucu ebeveynlik ve bağımsızlık fırsatlarının engellenmesiyle ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Renner ve Holmes (2005), bu şemanın bağımsızlık ve özerklikle ilgili problemlerle ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

Dayanıksızlık Şeması

Dayanıksızlık şeması, bireyin kendisini fiziksel veya duygusal olarak savunmasız hissetmesine neden olur. Bu şemaya sahip kişiler, hastalanacakları, zarar görecekleri veya başlarına kötü bir şey geleceği korkusunu taşırlar.

Nedenleri

  • Ebeveynlerin aşırı koruyucu ve endişeli olması.
  • Çocuklukta travmatik olaylar yaşamak.
  • Ebeveynlerin sürekli tehlikelere karşı uyarması ve korkutması.

Araştırmalar

  • Young ve ark. (2003), dayanıksızlık şemasının aşırı koruyucu ve endişeli ebeveynlik tarzıyla ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Schmidt ve ark. (1995), bu şemanın anksiyete bozukluklarıyla ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

İç İçelik/Gelişmemiş Benlik Şeması

İç İçelik/Gelişmemiş Benlik şeması, bireyin kimlik duygusunu geliştirememesi ve diğerleriyle aşırı derecede iç içe geçmiş hissetmesine neden olur. Bu şemaya sahip kişiler, bağımsız bir kimlik geliştirmekte zorlanırlar.

Nedenleri

  • Ebeveynlerin aşırı müdahaleci ve kontrolcü olması.
  • Çocuklukta bağımsız kimlik geliştirme fırsatlarının engellenmesi.
  • Aile içinde aşırı derecede iç içe geçmiş ilişkiler.

Araştırmalar

  • Young ve ark. (2003), iç içelik/gelişmemiş benlik şemasının aşırı müdahaleci ve kontrolcü ebeveynlikle ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Calvete ve ark. (2005), bu şemanın kimlik sorunları ve ilişki bağımlılığıyla ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

Boyun Eğicilik Şeması

Boyun Eğicilik şeması, bireyin kendi ihtiyaçlarını ve duygularını sürekli olarak diğerlerinin ihtiyaçları ve talepleri karşısında ikinci plana atmasına neden olur. Bu şemaya sahip kişiler, sürekli başkalarının isteklerine boyun eğerler.

Nedenleri

  • Ebeveynlerin çocuklarına sürekli boyun eğdirmesi ve kendi isteklerini dayatması.
  • Çocuklukta kendi ihtiyaçlarının ve duygularının sürekli göz ardı edilmesi.
  • Ebeveynlerin otoriter ve kontrolcü olması.

Araştırmalar

  • Young ve ark. (2003), boyun eğicilik şemasının otoriter ve kontrolcü ebeveynlik tarzıyla ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Schmidt ve ark. (1995), bu şemanın düşük benlik saygısı ve depresyonla ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

Kendini Feda Etme Şeması

Kendini Feda Etme şeması, bireyin kendi ihtiyaçlarını göz ardı ederek başkalarının ihtiyaçlarına odaklanmasına neden olur. Bu şemaya sahip kişiler, başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koyarlar.

Nedenleri

  • Çocuklukta ebeveynlerin sürekli fedakarlık yapma ve diğerlerinin ihtiyaçlarını karşılama yönünde telkinlerde bulunması.
  • Aile içinde kendi ihtiyaçlarının değersiz veya önemsiz hissettirilmesi.
  • Kendi duygusal ihtiyaçlarının ihmal edilmesi.

Araştırmalar

  • Young ve ark. (2003), kendini feda etme şemasının, çocukluk döneminde başkalarının ihtiyaçlarını karşılama yönünde baskı yaşamakla ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Harris ve Curtin (2002), bu şemanın, yetişkinlikte ilişkisel problemler ve tükenmişlik ile ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

Duyguları Bastırma Şeması

Duyguları Bastırma şeması, bireyin duygularını ve ihtiyaçlarını ifade etmekten kaçınmasına ve bastırmasına neden olur. Bu şemaya sahip kişiler, duygusal ifadelerini kontrol ederler ve başkalarına karşı duygusal olarak mesafeli olurlar.

Nedenleri

  • Ebeveynlerin duygusal ifadeleri onaylamaması veya cezalandırması.
  • Çocuklukta duyguların ifade edilmesinin zayıflık veya sorun olarak görülmesi.
  • Aile içinde duygusal ifadelerin sınırlı olması.

Araştırmalar

  • Young ve ark. (2003), duyguları bastırma şemasının, duygusal ifadelerin onaylanmadığı ve cezalandırıldığı bir aile ortamında geliştiğini belirtmiştir.
  • Gross ve John (2003), duyguları bastırmanın, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıklarla ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

Yüksek Standartlar Şeması

Yüksek Standartlar şeması, bireyin kendisi için aşırı yüksek beklentiler belirlemesine ve mükemmeliyetçi olmasına neden olur. Bu şemaya sahip kişiler, sürekli mükemmel olma çabası içindedirler ve kendi başarılarını yeterli bulmazlar.

Nedenleri

  • Ebeveynlerin çocuklarına karşı aşırı yüksek beklentiler içinde olması.
  • Sürekli olarak başarılı olma baskısı yaşamak.
  • Başarısızlık veya hata yapmanın kabul edilmediği bir aile ortamında büyümek.

Araştırmalar

  • Young ve ark. (2003), yüksek standartlar şemasının, çocukluk döneminde aşırı yüksek beklentilerle ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Egan, Wade ve Shafran (2011), mükemmeliyetçiliğin, anksiyete ve depresyon ile yakından ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

Haklılık Şeması

Haklılık şeması, bireyin kendisini diğerlerinden üstün görmesine ve kurallara uymadan ayrıcalıklı bir şekilde davranma hakkına sahip olduğuna inanmasına neden olur. Bu şemaya sahip kişiler, başkalarından özel muamele beklerler.

Nedenleri

  • Ebeveynlerin çocuğa sürekli olarak üstün ve özel olduğu mesajını vermesi.
  • Aile içinde ayrıcalıklı muamele görmek.
  • Ebeveynlerin çocuğun sınırlarını ve kuralları göz ardı etmesi.

Araştırmalar

  • Young ve ark. (2003), haklılık şemasının, çocukluk döneminde ayrıcalıklı muamele görmekle ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Campbell ve ark. (2004), narsisistik eğilimler ve haklılık duygusu arasındaki ilişkiyi araştırmış ve bu şemanın narsisistik kişilik özellikleriyle ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

Yetersiz Özdenetim Şeması

Yetersiz Özdenetim şeması, bireyin dürtülerini ve duygusal tepkilerini kontrol etmede zorlanmasına neden olur. Bu şemaya sahip kişiler, anlık tatmin peşinde koşar ve uzun vadeli hedeflere ulaşmada zorlanırlar.

Nedenleri

  • Ebeveynlerin çocuğa sınır koymada yetersiz kalması.
  • Disiplin ve özdenetim konularında tutarsızlık.
  • Aile içinde kurallara ve sınırlara yeterince önem verilmemesi.

Araştırmalar

  • Young ve ark. (2003), yetersiz özdenetim şemasının, çocukluk döneminde sınır koymada yetersizlik ve disiplin eksikliği ile ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Tangney, Baumeister ve Boone (2004), düşük özdenetimin, çeşitli davranışsal ve psikolojik sorunlarla ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

Onay Arama Şeması

Onay Arama şeması, bireyin başkalarının onayını ve beğenisini kazanma ihtiyacı duymasına neden olur. Bu şemaya sahip kişiler, kendilik değerini başkalarının onayı üzerinden belirlerler.

Nedenleri

  • Ebeveynlerin çocuğu sürekli onaylama ve beğeni üzerinden motive etmesi.
  • Aile içinde başarıların ve davranışların sürekli onaylanması.
  • Kendi değerini başkalarının onayı üzerinden belirlemeye yönlendirilmek.

Araştırmalar

  • Young ve ark. (2003), onay arama şemasının, çocukluk döneminde sürekli onaylanma ihtiyacı ile ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Lopez ve ark. (2001), onay arama davranışlarının, düşük benlik saygısı ve sosyal anksiyete ile ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

Karamsarlık Şeması

Karamsarlık şeması, bireyin geleceğe dair sürekli olumsuz beklentiler taşımasına ve kötü şeyler olacağına inanmasına neden olur. Bu şemaya sahip kişiler, sürekli olarak en kötü senaryoları düşünürler.

Nedenleri

  • Aile içinde sürekli olarak olumsuz ve karamsar bir bakış açısının olması.
  • Çocuklukta sürekli kötü şeylerin olacağına dair uyarılar ve korkutmalar.
  • Ebeveynlerin geleceğe dair sürekli olumsuz beklentileri olması.

Araştırmalar

  • Young ve ark. (2003), karamsarlık şemasının, çocukluk döneminde sürekli olumsuz ve karamsar bir bakış açısı ile ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Alloy ve ark. (1990), depresif eğilimler ve karamsar düşünce kalıpları arasındaki ilişkiyi araştırmış ve bu şemanın depresyonla ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

Cezalandırıcılık Şeması

Cezalandırıcılık şeması, bireyin kendisine ve başkalarına karşı sert ve cezalandırıcı olmasına neden olur. Bu şemaya sahip kişiler, hataların affedilmemesi gerektiğine inanırlar.

Nedenleri

  • Ebeveynlerin çocuklarına karşı sert ve cezalandırıcı tutum sergilemesi.
  • Hata ve başarısızlıkların aile içinde ağır şekilde cezalandırılması.
  • Mükemmeliyetçi ve katı bir aile ortamında büyümek.

Araştırmalar

  • Young ve ark. (2003), cezalandırıcılık şemasının, çocukluk döneminde sert ve cezalandırıcı ebeveynlik ile ilişkili olduğunu belirtmiştir.
  • Brewin, Andrews ve Gotlib (1993), cezalandırıcı düşünce kalıplarının, depresyon ve düşük benlik saygısı ile ilişkili olduğunu bulmuşlardır.

Şema terapi, bireylerin hayatını olumsuz etkileyen köklü düşünce ve davranış kalıplarını anlamada ve değiştirmede güçlü bir araç sunar. Bu yazıda ele aldığımız 18 temel şema, bireyin geçmiş deneyimlerinin ve duygusal yaralarının nasıl şekillendiğini ve bu şemaların yaşam kalitesine nasıl etki ettiğini ortaya koymaktadır. Her bir şema, bireyin özgün hikayesini yansıtır ve kişisel gelişim yolculuğunda önemli ipuçları barındırır. Şema terapisi ile bu derinlemesine anlama süreci, bireylerin daha sağlıklı ve tatmin edici bir yaşam sürmelerine olanak tanır. Bu süreçte, kendinizi ve duygusal ihtiyaçlarınızı daha iyi tanıyarak, sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirebilir ve yaşamınıza olumlu yönde yön verebilirsiniz.

Şema Terapi – Uyumsuz Şemalar ve Nedenleri

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Yule Psikoloji

Referanslar

  • Ar, Y. (2014). Büyüklenmecilik ya da İncinebilirlik: NarsisistikKişilik Örgütlenmesinin Şema Terapi Yaklaşımı Çerçevesinde Ele Alınması. Ayna Klinik Psikoloji Dergisi, 1(3), 29-43. https://doi.org/10.31682/ayna.470593
  • Calvete, E., Orue, I., & Hankin, B. L. (2005). Early maladaptive schemas and social anxiety in adolescents: The mediating role of anxious automatic thoughts. Journal of Anxiety Disorders, 19(8), 946-964.
  • Egan, S. J., Wade, T. D., & Shafran, R. (2011). Perfectionism as a transdiagnostic process: A clinical review. Clinical Psychology Review, 31(2), 203-212.
  • Harris, S. R., & Curtin, J. (2002). Parental perceptions, early maladaptive schemas, and anxiety in children: An observational study. Journal of Anxiety Disorders, 16(6), 639-651.
  • Lopez, F. G., Mauricio, A. M., Gormley, B., Simko, T., & Berger, E. (2001). Adult attachment orientations and college student distress: The mediating role of dysfunctional cognitions. Journal of Counseling Psychology, 48(4), 484-495.
  • Özdemir, B., & Karaaziz, M. (2023). Obsesif kompulsif bozuklukta şema terapi kullanımı üzerine sistematik bir derleme. ISPEC Uluslararası Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, 7(4), 981–993.
  • Young, J. E., Klosko, J. S., & Weishaar, M. E. (2003). Schema Therapy: A Practitioner’s Guide. Guilford Press.
Bireysel psikoterapi Çocukluk Travmaları Online terapi Ruhsal Bozukluklar Şema Terapi Travma Bağı Travma Sonrası Tepkiler
Önceki
Sonraki

İlgili Makaleler

Online EMDR Terapisi
Online EMDR Terapisi
25 Mart 2024

Online EMDR terapisi, geleneksel yüz yüze terapi seanslarının bir alternatifi...

Devamı
Arketip Nedir
Arketip Nedir
31 Ekim 2023

Arketip, insanların kolektif bilinçdışında yer alan evrensel semboller ve...

Devamı
Travma Bağı Neden Olur
Travma Bağı Neden Olur
15 Haziran 2024

Travma bağı, bireylerin travmatik ilişkilerde, özellikle de istismar eden ya da...

Devamı
Travma ve Travma ile Başa Çıkma Üzerine Yazılmış 8 Kitap
Travma ve Travma ile Başa Çıkma Üzerine Yazılmış 8 Kitap
5 Eylül 2023

Travma ile ilgili size dolaylı yoldan destek olabilecek 8 Kitap önerisini...

Devamı

Instagram

🥀 Erkek Narsisizm mi, Dişi Narsisizm mi? Aşa 🥀 Erkek Narsisizm mi, Dişi Narsisizm mi?

Aşağıdaki cümlelerden hangileri size daha tanıdık geliyor?

1. Başkalarının hayranlığına ihtiyaç duyarım ve bu benim değerimi kanıtlar.
2. Çoğu zaman empati kurmakta zorlanırım ve mesafeli dururum.
3. İlişkilerde kontrolün bende olmasını isterim.
4. Kendimi çoğu zaman kurban gibi hissederim.
5. Kabul görmek için uyum sağlarım, bazen de kendimden vazgeçerim.
6. Partnerimin başarılarını ve güçlü yanlarını kendi kimliğime katmaya çalışırım.

👉 Eğer daha çok 1-2-3 size uyuyorsa, erkek narsisizmine özgü yönler sizde daha baskın olabilir.

👉 Eğer daha çok 4-5-6 size uyuyorsa, dişi narsisizme özgü yönler sizde daha fazla olabilir.

(Bu test bir tanı aracı değildir; sadece farkındalık yaratmayı amaçlar.)

Barbel Wardetzki, Almanya’da narsisizm üzerine çalışan terapist ve yazar. Onun “Dişi ve Erkek Narsisizm” diye yaptığı ayrım, biyolojik cinsiyetten çok narsisizmin iki farklı dışavurum biçimini anlatıyor:

1. “Erkek narsisizm” (männlicher Narzissmus)

* Daha çok gösterişli, dışa dönük, üstünlük vurgulu bir tarzı ifade eder.
* Tipik özellikler: kibir, grandiyözlük, başarıya ve güce odaklanma, sürekli takdir arama.
* Dışarıdan güçlü, etkileyici, hatta “dokunulmaz” görünür.
* Yani bu daha çok toplumun “maskülen güç” imgeleriyle örtüşüyor.

2. “Dişi narsisizm” (weiblicher Narzissmus)

* Daha çok ilişki odaklı, bağımlı, onay arayışlı bir narsisizm biçimi.
* Tipik özellikler: sürekli sevilme, kabul görme, vazgeçilmez olma ihtiyacı; fedakârlık yaparak değer kazanma çabası.
* Dışarıdan uyumlu, alçakgönüllü biri gibi görünebilir ama altında derin bir değersizlik ve onaylanma açlığı vardır.
* Bu da toplumun “feminen uyum” beklentileriyle bağlantılıdır.

👉 Wardetzki’nin asıl vurgusu şu: Her iki biçim de özde aynı narsisistik yarayı (değersizlik ve reddedilme korkusu) saklar, sadece toplumda öğrenilen rollere göre farklı maskelerle dışa vurulur.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
❤️‍🩹 Duygu köprüsü, geçmişte yaşadığımız yoğun bir duygunun, bugün benzer bir durumla karşılaştığımızda yeniden tetiklenmesidir. 

İlişkinizdeki Duygu Köprüsünü Keşfetmek İçin Kendinize Aşağıdaki Soruları Sorabilirsiniz

Partnerimin bu davranışı bende hangi duyguyu tetikledi?

Bu duyguyu ilk kez hayatımda ne zaman hissetmiştim?

Geçmişte bu duyguyu hissettiğim olay kiminle yaşanmıştı?

Şu anki tepkim gerçekten bugünkü duruma mı ait?

Bu farkındalık, ilişkide nasıl daha sağlıklı bir tepki vermeme yardımcı olabilir?

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

#psikoloji
🍃 Travmatik bağlanmayı kişisel farkındalık 🍃 Travmatik bağlanmayı kişisel farkındalık açısından anlamak için üç parçaya ayıralım:

1. Döngüyü tanımak

Travmatik bağlanmada ilişkiler genelde şu döngüyü izler:
1. Yakınlık / balayı dönemi → Partner çok sevgi dolu, özel hissettiriyor.
2. Gerginlik → Eleştiri, uzaklaşma, küçümseme başlıyor.
3. İncitme → Kötü davranış, ihanet, şiddet, duygusal manipülasyon.
4. Telafi → Özür, sevgi gösterileri, “bir daha olmayacak” sözleri.
5. Döngü tekrar başlar.

Soru: Sizin deneyiminizde bu tür iniş-çıkışlar olmuş muydu? Varsa, genelde hangi aşamada ilişkiye daha çok tutunma hissi geliyordu?

2. Bağlılığı güçlendiren psikolojik mekanizmalar

* Dopamin ve adrenalin dalgalanmaları: Yoğun kötü-iyi geçişleri beynin ödül sistemini etkiler.
* Umut bağı: “Bir gün hep iyi olacak” beklentisi.
* Kendi değer algısının bağa bağlanması: “O beni severse değerliyim” inancı.
* Yalnızlık ve korku: İlişkinin bitmesinin yarattığı boşluk korkusu.

Mini farkındalık çalışması: 1 dakika boyunca gözlerinizi kapatıp şunu fark edin: “Onu düşününce midemde/kalbimde/hissiyatımda nasıl bir duygu ya da gerginlik oluyor?”

3. Döngüyü kırmaya yönelik ilk farkındalık adımları

* Gerçeklik listesi tut: Onun hem iyi hem kötü anlarını tarafsızca yazmak, zihnin sadece “iyi” anlara tutunmasını dengeler.
* İçsel ihtiyaçları keşfet: Bu bağ, hangi çocukluk ihtiyacını (güven, onay, sevgi) tetikliyor?
* Destek ağı: Güvendiğin kişilerle yaşadığın döngüyü konuşmak, yalnızlık hissini azaltır.
* Küçük kopuş pratikleri: Tamamen kopmak zor geliyorsa, önce mesajlaşma süresini, görüşme sıklığını kademeli azaltmak.

Umarım bu bilgiler yolunuzu aydınlatmaya yardımcı olur 🩵

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Hayatımız boyunca sıklıkla kendimize ya da başkalarına “Bu normal mi?” diye sorarız. Peki, aslında “normal” nedir? Kim belirler, neye göre değişir? “Normal”, çoğu zaman toplumun ortalama kabul ettiği davranış, düşünce ve duyguları ifade eden bir kavram olarak kullanılır. Ancak bu sınırların kesin ve değişmez olduğunu söylemek mümkün değildir.

Çünkü “normal”, kültüre, zamana, yaşanılan çevreye ve hatta kişinin yaşam dönemine göre farklılık gösterir. Bir toplumda kabul gören bir davranış, başka bir toplumda yadırganabilir. Hatta aynı toplumda bile yıllar geçtikçe normal kabul edilen şeyler değişebilir. Bir dönem tabu olarak görülen konular, bugün gündelik sohbetlerin parçası haline gelebilir.

Psikolojide ise “normal” ve “anormal” ayrımı, çoğu zaman işlevsellik üzerinden yapılır. Bir davranış ya da duygu, kişinin günlük yaşamını ve ilişkilerini olumsuz etkilemeye başladığında, bu durumun üzerinde durmak gerekebilir. Fakat burada da kesin bir çizgi çizmek zordur; çünkü her insanın başa çıkma yolları, duygu yoğunluğu ve yaşam deneyimleri birbirinden farklıdır.

✨✨✨✨

“Tut ki şu anda gece yarısı aniden güneş doğuveriyor. Gece yarısında! Zerre kadar şaşırtmaz mı bu seni?’
‘Hayır’ diye yanıtlıyorum, ‘bu, zerre kadar şaşırtmaz beni.’
Barcelonalı saatçi yüksek sesle: ‘Ben şaşırırdım yahu! Hatta o kadar ki, herhalde kafayı oynatırdım’ dedi.
İşte tam burada Salvador Dali sadece kendine özgü o görkemli hazır yanıtlarından birini yumurtluyor:
‘Bende ise tam tersi! Kafayı oynatanın güneş olduğunu düşünürdüm.’

Bir Dahinin Güncesi
Salvador Dalí
❤️‍🩹 İlişkide yalnızlık, partnerinizl ❤️‍🩹 İlişkide yalnızlık, partnerinizle fiziksel olarak yakın olsanız bile duygusal olarak kopuk hissetmekten kaynaklanır. Duygusal yakınlık ve günlük paylaşımlar azaldıkça çiftler zamanla birbirinden uzaklaşır ve bu genellikle fark edilmeden gelişen bir süreçtir.

❤️‍🩹 İlişkide yalnızlığın belirtileri arasında; partnerle sadece ev arkadaşı gibi hissetmek, duygusal yakınlaşma çabalarının karşılık bulmaması, iletişimin yüzeysel olması ve hislerin paylaşılamaması bulunur. 

Bu durum zamanla bir döngüye dönüşerek yalnızlık hissini artırabilir.

❤️‍🩹 Yalnızlık, çoğunlukla karşılanmayan duygusal ihtiyaçlar ve zayıflayan iletişimden kaynaklanır. 

Farklı sevgi dilleri, stres ve önceki olumsuz deneyimler de duygusal mesafeyi artırabilir. 

Bilimsel araştırmalar, ilişkide hissedilen yalnızlığın beynin fiziksel acı bölgelerini aktive ettiğini, yani duygusal yalnızlığın fizyolojik olarak da etkileyici olabileceğini göstermektedir.

Bu hissi aşmak için, kişinin kendi duygusal ihtiyaçlarını belirlemesi, iletişim becerilerini geliştirmesi ve partnerle kaliteli zaman geçirmeye özen göstermesi önerilir. 

Yalnızlık hissi açık ve suçlayıcı olmayan bir dille partnerle paylaşılabilir; böylece karşılıklı anlayış ve destek sağlanabilir 🩵

Son olarak, ilişkideki yalnızlık düzeyinizi değerlendirmek için; duygularınızı partnerinizle paylaşabiliyor musunuz, duygusal yakınlık çabalarınız karşılık buluyor mu ve samimi, derin sohbetler yapabiliyor musunuz gibi soruları kendinize sorabilirsiniz.

#psikoloji
🌷 Bağlanma stillerimiz, çocuklukta edindiğim 🌷 Bağlanma stillerimiz, çocuklukta edindiğimiz deneyimlerin yetişkinlikteki ilişkilerimize nasıl yansıdığını gösterir. 

Herkesin yakınlığa, güvene ve bağlılığa yaklaşımı farklıdır; kimimiz ilişkilerde kendimizi güvende hissederken, kimimiz mesafeye ya da onay arayışına ihtiyaç duyabiliriz. 

Bağlanma stilimizi anlamak, hem kendimizi hem de ilişkilerimizi daha sağlıklı bir gözle değerlendirmemizi sağlar ❤️

Postun sonunda yer alan mini test ise, bağlanma stiliniz hakkında farkındalık kazanmanız için hazırlandı 🩵

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Instagram'da takip et

Etiketler

Bağımlılık Bireysel psikoterapi depresyon Ebeveyn EMDR EMDR Terapisi Freud Gottman Çift Terapisi Jung Kişilik Bozuklukları narsist Online EMDR Online psikolog Psikanaliz Psikodinamik Psikoterapi Rüya travma Travma Bağı Travma Sonrası Stres Bozukluğu Travma Sonrası Tepkiler Çift Terapisi Çocukluk Travmaları çocukluk çağı travmaları İlişkiler

Son Eklenenler

  • İlişkilerde Pygmalion Etkisi: Beklentilerimiz Bizi Nasıl Şekillendirir?
  • Kuşaklararası Travma Aktarımı
  • Toksik İlişkilerde Sınır Koymak Neden Zordur
  • İnsanlar Değişir mi? Romantik İlişkilerde Değişimin Rolü
  • Uzak Mesafe İlişkisi: Bağ ve Güveni Sürdürme
  • Oversharing (Aşırı Paylaşım) Nedir ve Nasıl Başa Çıkılır?

Yasal Uyarı

Bu internet sitesinin içeriği ve uygulamaları, sadece bilgilendirme ve eğitim amaçlı olup, herhangi bir şekilde tıbbi öneri verme veya herhangi bir danışan sağlama amacı ile oluşturulmamıştır. Sitemizde yer alan alıntı ve görüşler açıkça belirtilmediği takdirde resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. Yazılı izin alınmaksızın kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz