
Yetişkinlerde DEHB: Gizli Belirtiler ve Başa Çıkma Stratejileri
DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) dendiğinde, çoğu zaman akla yerinde duramayan, odaklanma güçlüğü çeken çocuklar gelir. Oysa bu nörogelişimsel durum, birey büyüdükçe “yok olmaz”; yalnızca görünümü değişir ve evrilir. Çocukluktaki belirgin hiperaktivite, yetişkinlikte yerini daha çok içsel bir huzursuzluğa, organize olamama hissine veya sürekli “bir şeyleri kaçırıyorum” kaygısına bırakabilir.
Yetişkin DEHB’si, genellikle dışarıdan kolayca fark edilmeyen, ancak kişinin iç dünyasında, kariyerinde ve ilişkilerinde derin yankılar bulan “gizli” belirtilerle kendini gösterir. Bu durum, çoğu zaman kişinin kendisi tarafından bile “tembellik”, “iradesizlik” veya “yetersizlik” olarak yanlış etiketlenen, beynin yönetici işlevlerindeki farklı bir işleyiş biçimidir.
Yetişkinlikte DEHB’nin yansımaları, genellikle birbiriyle ilişkili temel zorluk alanlarında kümelenir.
Yetişkinlerde DEHB ve Yönetici İşlev Zorlukları: Organize Olamamanın Ötesi
DEHB’nin temelinde, beynin “yönetici işlevler” olarak bilinen zihinsel süreçlerindeki zorluklar yatar. Bu işlevler; planlama, önceliklendirme, zaman yönetimi, duygusal düzenleme, bilgiyi akılda tutup kullanma (çalışma belleği), dikkati bir görevden diğerine kaydırma ve görevleri başlatıp sürdürebilme becerilerimizi kapsar. Bu alandaki yetersizlik, zeka veya potansiyel eksikliğinden değil, bu potansiyeli eyleme dökmedeki nörobiyolojik bir güçlükten kaynaklanır.
DEHB’de Zaman Körlüğü (Time Blindness): “Şimdi” ve “Şimdi Değil” Algısı
DEHB deneyiminin en temel özelliklerinden biri, zamanı doğrusal algılamakta zorlanmaktır. Zaman, “şimdi” ve “şimdi değil” olarak ikiye bölünmüş gibidir. Araştırmalar, beynin planlama ve geleceği öngörmeden sorumlu olan prefrontal korteks bölgesinin DEHB’de farklı çalıştığını göstermektedir. Bu “zaman körlüğü”, bir görevin ne kadar süreceğini tahmin etmeyi imkansız hale getirebilir, sık sık geç kalmalara veya karmaşık görevlerin hep son ana bırakılmasına neden olabilir.
Miyop olan kişilerin sadece yakındaki nesneleri net görebilmesini andıran bir şekilde, DEHB’li bireyler de zaman ufkunda sadece “şimdi” olanı net algılayabilir. Gelecekteki bir tarih veya sorumluluk, ne kadar önemli olursa olsun, “şimdi”nin aciliyeti karşısında bulanık kalır. Bu bir “sorumsuzluk” seçimi değil, zamanı farklı deneyimlemenin bir sonucudur.
Planlama, Önceliklendirme ve Göreve Başlama Zorlukları
Yönetici işlevlerdeki bu zorluklar, düşünceleri organize etmeyi, adımlara bölmeyi ve bir programa bağlı kalmayı güçleştirir. Yapılacaklar listesi kabardıkça, nereden başlayacağını bilememe ve “analiz felci” yaşama durumu sık görülür. Kişi, zihnindeki potansiyel ile ortaya koyduğu performans arasındaki uçurumu fark eder ve bu durum, kronik bir “yetersizlik” ve “potansiyelimi gerçekleştiremiyorum” hissine yol açabilir.
DEHB’de Dikkati Düzenleme: Dağınıklık ve Hiper-Odaklanma (Hyperfocus)
DEHB, yaygın kanının aksine, dikkat eksikliğinden ziyade dikkati düzenleme güçlüğüdür. Bu durum kendini iki zıt uçta gösterebilir:
- Dağınıklık: Kişi, özellikle keyif almadığı, rutin veya “sıkıcı” bulduğu işlerde (örneğin bir iş raporunu tamamlama, faturaları ödeme) odağını sürdürmekte aşırı zorlanır. Zihin, sürekli olarak daha ilginç veya acil uyaranlara kayar.
- Hiper-Odaklanma (Hyperfocus): Öte yandan, ilgi çekici bulduğu bir aktiviteye (yeni bir proje, bir video oyunu, tutkulu bir hobi) saatlerce, dış dünyadan (yemek, uyku, tuvalet ihtiyacı dahil) koparcasına odaklanabilir. Bu durumun, beynin bir görevden diğerine geçiş yapmakta zorlanmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu “akış” hali, bir yandan yaratıcılığı besleyen bir “süper güç” gibi hissedilebilirken, öte yandan kişinin temel sorumluluklarını ihmal etmesine yol açarak bir “kaos” kaynağına dönüşebilir.
Yetişkinlerde DEHB’de İçsel Huzursuzluk ve Dürtüsellik
Çocukluktaki belirgin fiziksel koşturmaca (hiperaktivite), yetişkinlikte “dışarıdan” “içeriye” yönelir. Artık oradan oraya koşturan bir beden değil, zihinsel ve bedensel olarak sürekli “çalışan” bir iç motor söz konusudur. Bu durum, yerini asla tam olarak rahatlayamayan bir içsel huzursuzluğa ve düşünmeden eyleme geçme eğilimi olan dürtüselliğe bırakır.
Zihinsel ve Bedensel Hiperaktivite: Yavaşlayamama Hissi
Yetişkin hiperaktivitesi, bedensel kıpırtıların ötesinde zihinsel bir “meşguliyet” halidir. Kişi, sakin bir anı (örneğin bir filmi sadece oturarak izlemeyi) sıkıcı, hatta kaygı verici bulabilir. Toplantılarda sürekli bacak sallama, oturduğu yerde pozisyon değiştirme veya telefonda konuşurken oda içinde dolaşma gibi fiziksel belirtiler devam etse de, asıl zorluk zihnin yavaşlayamamasıdır. Bu “her zaman bir şey yapıyor olma” hali, aslında yorucu bir içsel gürültüden veya durup hissetmekten kaçınma çabası olabilir.
Dürtüselliğin Etkileri: Finansal Zorluklar ve Ani Kararlar
Dürtüsellik (impulsivity), beynin “fren mekanizmasının” zayıflığıdır; yani sonuçlarını düşünmeden harekete geçme eğilimidir. Bu durum, kendini finansal alanda belirgin olarak gösterebilir: Faturaları ödemek gibi “sıkıcı” görevlere odaklanamama, gelecek için para biriktirmenin soyut gelmesi ve anlık bir istekle bütçeyi zorlayacak pahalı, dürtüsel alışverişler yapma.
İlişkilerde ise, karşısındakinin sözünü kesme, aklına geleni o an söyleyerek pot kırma veya bir tartışma anında ani tepkiler verme şeklinde ortaya çıkar. Dürtüsel eylemin hemen ardından yaşanan, genellikle yoğun bir pişmanlık ve “keşke” duygusudur. Bu döngü, kişinin kendine olan güvenini sarsar ve “Neden kendimi kontrol edemiyorum?” sorusuyla öz-değer algısını zedeler.
DEHB ve Kariyer: Rutinden Sıkılma ve Sık İş Değiştirme
Yetişkin DEHB’sinin bir diğer yansıması da kariyerdeki istikrarsızlıktır. Bunun birkaç nedeni vardır: Rutin ve tekrara dayalı işlerden çabuk sıkılma, iş yerindeki sorumlulukları organize etmekte zorlanma veya Reddedilme Hassasiyetine bağlı olarak yönetici ya da iş arkadaşlarıyla yaşanan ilişkisel sorunlar. Zeka veya yetenekten bağımsız olarak, dürtüsellik veya anlık bir can sıkıntısıyla istikrarlı bir işten ayrılma kararı alınabilir. Bu durum, kişinin potansiyeline rağmen mesleki olarak daha düşük bir statüde kalmasına veya sürekli “kendine uygun” işi aramasına yol açabilir.
DEHB’nin Duygusal ve İlişkisel Dünya Üzerindeki Etkileri
DEHB’nin belki de en az konuşulan ama en derin etkileri, duygusal ve ilişkisel alanda görülür. Bu durum, sadece semptomların bir sonucu değil, aynı zamanda duygu düzenleme ve bağlanma dinamiklerini de içeren bir alanı kapsar.
Reddedilme Hassasiyeti: Eleştiriye Karşı Aşırı Duyarlılık
DEHB’si olan birçok yetişkin, “Reddedilme Hassasiyeti” olarak bilinen yoğun bir duygusal hassasiyet yaşar. Eleştiriye veya reddedilme algısına karşı aşırı duyarlıdırlar. Bu durum, fiziksel bir acı gibi hissedilebilir. Genellikle çocukluktan itibaren sürekli “yeterli olamama” veya “beklentiyi karşılayamama” deneyimleriyle pekişen bir hassasiyettir. Kişi, en ufak bir eleştiriyi dahi, varoluşsal bir “istenmeme” veya “kusurlu olma” onayı olarak algılayabilir. Bu acıdan kaçınmak için birey, ya mükemmeliyetçi bir maske takar, ya ilişkilerden tümüyle çekilir ya da eleştirildiğini hissettiği anda dürtüsel ve öfkeli tepkiler verebilir.
DEHB ve İlişkiler: Unutkanlık ve Yanlış Anlaşılma Döngüsü
Zaman körlüğü (yıldönümlerini, özel günleri unutma), dikkatin konuşma sırasında dağılması (karşısındakini dinlemiyormuş gibi görünme) ve duygusal hassasiyet birleştiğinde, hem romantik hem de sosyal ilişkileri sürdürmek zorlaşabilir. Partnerler, bu davranışları “ilgisizlik” veya “sevgisizlik” olarak yorumlayabilir. DEHB’li birey ise kendini sürekli “savunmada” ve “yanlış anlaşılmış” hisseder. “Unutkanlığım sevgisizliğim değil” mesajını verememenin çaresizliği ve partneri tarafından “anlaşılamamanın” getirdiği derin bir yalnızlık yaşar. Bu durum, “ben sevilmeye layık değilim” veya “ilişkileri yürütemiyorum” gibi olumsuz içsel inançları besleyebilir.
Yetişkinlerde DEHB ile Başa Çıkma: Nereden Başlamalı?
Bu belirtilerde kendini bulan birçok kişi için “Peki, şimdi ne yapmalıyım?” sorusunun belirmesi doğaldır. Bu farkındalık, suçluluk hissinden sıyrılıp, durumun sorumluluğunu almanın ilk adımıdır.
Yetişkinlerde DEHB Tanısı: Profesyonel Değerlendirmenin Önemi
Bu yazı bir tanı aracı değildir. Eğer bu örüntüler yaşam kalitenizi (iş, ilişkiler, öz-değer algısı) ciddi şekilde etkiliyorsa, bir uzmana başvurmak kritik önem taşır. Yetişkinlerde DEHB belirtileri; travma sonrası stres, kaygı bozuklukları veya depresyon belirtileriyle kesişebilir veya karıştırılabilir. Doğru bir değerlendirme, en doğru desteği almanın ön koşuludur. Bir ruh sağlığı uzmanı (psikiyatrist veya klinik psikolog), kapsamlı bir değerlendirme ile durumunuza netlik kazandırabilir.
DEHB Dostu Stratejiler: Beyinle Birlikte Çalışmak
DEHB’li bir beyni “düzeltmeye” çalışmak yerine, onunla birlikte çalışmayı öğrenmek esastır. Bu, “zayıflık” olarak görülen durumlar için “destek” kullanmaktır:
- Zamanı Dışsallaştırmak: Zaman körlüğüne karşı; görünür takvimler, alarmlar ve hatırlatıcılar kullanmak, zamanı soyut bir kavram olmaktan çıkarıp somut bir yardımcıya dönüştürür.
- Görevleri Bölmek: “Analiz felci” yaşamamak için, büyük ve bunaltıcı görevleri çok küçük, “5 dakikada yapılabilir” adımlara bölmek, başlamayı kolaylaştırır.
- Çevreyi Düzenlemek: Dikkatin kolay dağılmasına karşı, çalışma alanını sadeleştirmek veya odaklanmayı sağlayan rutinler (belirli bir müzik, gürültü engelleyici kulaklık) oluşturmak önemlidir.
DEHB için Psikoterapi: Duygusal Etkileri Anlamlandırma Gücü
Psikoterapi, sadece semptom yönetimi değil, aynı zamanda bu durumla büyümenin getirdiği duygusal yaraları anlamlandırma ve onarma sürecidir. Yıllar süren “tembel” veya “yetersiz” etiketlerinin benlik algısı üzerindeki etkisini araştırmak, reddedilme hassasiyetinin köklerine inmek ve ilişkisel kalıplarınızı yeniden yapılandırmak, terapötik sürecin en değerli kazanımlarındandır. Bu süreç, nörolojik bir farklılığın, kişiliğinizin tamamını tanımlamadığını anlamayı sağlar.
DEHB’yi Anlamlandırmak (Bu Bir Kusur Değil, Farklılık)
Bu belirti örüntülerinde kendini bulmak, “bende DEHB mi var?” sorusundan daha derin bir anlama sahiptir. Bu durum, kişinin kendini etiketlemesi değil, yıllar süren “anlaşılamama” ve “kendini yanlış anlama” halinin sona ermesi için bir kapı aralamasıdır.
Zamanı farklı algılamak, duyguları daha yoğun yaşamak veya odağı regüle etmekte zorlanmak, bir irade sorunu değil, nörobiyolojik bir farklılığın yansımasıdır. Bu farkındalık, bir “bahane” değil, bir “anlamlandırma” çabasıdır. Kişinin kendini suçlamayı bırakıp, “tembel” veya “iradesiz” etiketlerinin ötesinde, kendi nörolojik yapısına uygun bir yaşam kurması için bir davettir. Bu, kendine karşı şefkatli bir merakı başlatmanın ilk adımını temsil eder.
Yetişkinlerde DEHB: Gizli Belirtiler ve Başa Çıkma Stratejileri
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar, psikodinamik yönelim ağırlıklı çalışmaktadır. Travmalarla çalışırken EMDR yöntemini, kişilik örüntüleriyle çalışırken Şema Terapiyi, ilişkilerde ise Gottman Çift Terapisi yaklaşımını kullanmaktadır. Özellikle narsisizm, bağlanma sorunları ve ilişkisel dinamikler üzerine yoğunlaşır. Yazılarında hem klinik deneyimlerinden hem de bilimsel araştırmalardan beslenerek psikolojik kavramları herkesin anlayabileceği bir dille aktarmayı amaçlar.
Kaynaklar
Barkley, R. A. (2022). Taking charge of adult ADHD: Proven strategies to succeed at work, at home, and in relationships (2nd ed.). The Guilford Press.
Bu içerik bilgilendirme amaçlıdır; tanı veya tedavi yerine geçmez.
İlgili Makaleler
İlişki Danışmanlığı (Terapisi) Nedir
İlişki Danışmanlığı İlişki Danışmanlığı eşlerin birbirleri hakkında daha fazla...
Yetişkinlerde Travma
Yetişkinlerde travma, çocukluk çağında yaşanmış olaylardan, ani şiddet içeren...
Freud’un Rüya Analizi: Psikanalizin Kapısı
"Rüyalar, bastırılmış arzuların gerçekleşmesidir." – Freud İnsanlık tarihinin...
Depresyondaki Partnerime Nasıl Yardım Edebilirim?
Depresyondaki Partnerime Nasıl Yardım Edebilirim? Depresyon, kişinin ruh halini,...



