Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim

Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
featured_image

Dişi ve Erkek Narsisizm: İlişkilerde İki Farklı Yüz

Yazar: Tuğçe Turanlar18 Ağustos 2025 İstismar ve Manipülasyon, Narsisizm0 Yorum

Narsisizm tek bir biçimde ortaya çıkmaz. Bärbel Wardetzki’ye göre, toplumsal rollerin etkisiyle narsisizm iki farklı yüze bürünebilir: erkek narsisizmi ve dişi narsisizmi. Her iki biçim de aslında aynı yaradan, derin bir değersizlik duygusundan beslenir; ancak dışa vuruluş şekilleri farklıdır.


Kendinizi Test Edin: Erkek Narsisizm mi, Dişi Narsisizm mi?

Aşağıdaki cümlelerden hangileri size daha tanıdık geliyor?

  1. Başkalarının hayranlığına ihtiyaç duyarım ve bu benim değerimi kanıtlar.

  2. Çoğu zaman empati kurmakta zorlanırım ve mesafeli dururum.

  3. İlişkilerde kontrolün bende olmasını isterim.

  4. Kendimi çoğu zaman kurban gibi hissederim.

  5. Kabul görmek için uyum sağlarım, bazen de kendimden vazgeçerim.

  6. Partnerimin başarılarını ve güçlü yanlarını kendi kimliğime katmaya çalışırım.

✨ Eğer daha çok 1-2-3 size uyuyorsa, erkek narsisizmine özgü yönler sizde daha baskın olabilir.
✨ Eğer daha çok 4-5-6 size uyuyorsa, dişi narsisizme özgü yönler sizde daha fazla olabilir.

Not: Bu test bir tanı aracı değildir; yalnızca farkındalık yaratmayı amaçlar.

Wardetzki, Almanya’da narsisizm üzerine çalışan bir terapist ve yazardır. Onun “erkek” ve “dişi” narsisizm ayrımı, biyolojik cinsiyetten çok narsisizmin toplum içinde aldığı iki farklı dışavurum biçimini anlatır.


Erkek Narsisizmi: Güç ve Mesafe Üzerinden

Erkek narsisizmi, büyüklük ve üstünlük vurgusu üzerine kuruludur. Kişi kendini yüceltir, ulaşılmaz bir konuma yerleştirir ve sürekli ben-merkezli davranışlar sergiler. Zayıflığını başarı, güç ya da üstünlükle telafi etmeye çalışır.

İlişkilerde kontrolü elinde tutmak ister, teslim olmayı reddeder. Partnerinin hayranlığını kendi özdeğerinin kanıtı olarak görür. Çoğu zaman anne figürünü arar, davranışlarında saldırganlık, isyan ve değersizleştirme öne çıkar. Daha çok “avcı rolünde” hareket eder; incindiğinde ya geri çekilerek ya da saldırıya geçerek savunma mekanizmalarını devreye sokar.


Dişi Narsisizmi: Uyum ve Kurbanlık Üzerinden

Dişi narsisizm ise aşağılık duygusu, depresyon ve çaresizlik temelinde şekillenir. Kişi kendini küçültür, kurban rolüne yerleştirir ve kabul görmek için aşırı uyum gösterir. Kimi zaman kendinden tamamen vazgeçer, zayıflığını uyum, başarı ya da çekicilikle telafi etmeye çalışır.

İlişkilerde teslim olmaya eğilimlidir; partnerinin isteklerine boyun eğer, hatta onun idealize edilmiş benliğiyle özdeşleşir. Çoğu zaman partner onun için “yedek-ben” haline gelir. Partnerde anne-baba figürü ya da destek arayabilir; kimi zaman da partnere annelik yapar. Saldırganlığı pasif biçimde gösterir, reddetme ya da direnç üzerinden kendini değersizleştirir. Daha çok kurban rolünde kalarak, uyum ve denge arayışıyla kendini savunur.


Neden İki Farklı Yüz?

Wardetzki, bu kavramları geliştirirken hepimizde az ya da çok narsisistik ihtiyaçlar olduğunu vurgular: beğenilme, değer görme ve kabul edilme. Bu ihtiyaçların çocuklukta nasıl karşılandığı, narsisizmin ilerleyen yıllarda hangi yönde gelişeceğini belirler. Erkek ve dişi narsisizm, toplumsal beklentiler ve cinsiyet rollerinin de etkisiyle farklı görünümler alır.


Narsisizm mi, Narsisistik Kişilik Bozukluğu mu?

Burada önemli bir ayrım vardır. Narsisistik Kişilik Bozukluğu (DSM-5’te yer alan tanı) kalıcı, katı ve işlevselliği bozan bir durumdur. Bu noktada “bozukluk”tan söz ederiz ve klinik tabloya gireriz.

Wardetzki’nin erkek ve dişi narsisizm ayrımı ise tanıdan bağımsızdır. Daha çok ilişkilerdeki dinamikleri ve narsisistik yaralanmaları anlamak için kullanılan bir çerçevedir. Böylece narsisizmin yalnızca patolojik yönlerini değil, günlük ilişkilerdeki yansımalarını da görmemizi sağlar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Kaynaklar

  • Cengiz, A. A., & Özdemir, A. (2020). Narsisizm ve çelişik duygulu cinsiyetçilik. Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 41(1), 355–368. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/954046

  • Erdoğan, B., & Şahin, M. (2019). Yetişkin bireylerde narsisizm, yakın ilişkiler ve…. Journal of Social and Humanities Sciences Research, 6(40), 3343–3355. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1210331

  • Green, A., MacLean, R., & Charles, K. (2024). Unmasking gender differences in narcissism within intimate partner violence. Personality and Individual Differences, 167, 110194. 

  • Grijalva, E., Newman, D. A., Tay, L., Donnellan, M. B., Harms, P. D., Robins, R. W., & Yan, T. (2015). Gender differences in narcissism: A meta-analytic review. Psychological Bulletin, 141(2), 261–310. https://doi.org/10.1037/a0038231

  • Wardetzki, B. (2019). Dişi narsisizm – Uçlarda yaşayanlar: Kabul görmeye olan açlık (F. S. Öztürk & M. Öğünmez, Çev.). Dorlion Yayınları. (Orijinal eser 1991’de yayımlandı)

  • Weidmann, R., Chopik, W. J., Ackerman, R. A., Allroggen, M., Bianchi, E. C., Brecheen, C., … Back, M. D. (2023). Age and gender differences in narcissism: A comprehensive study across eight measures and over 250,000 participants. Journal of Personality and Social Psychology, 124(6), 1277–1298. https://doi.org/10.1037/pspp0000463

Devamı
featured_image

Toksik İlişkilerde Sınır Koymak Neden Zordur

Yazar: Tuğçe Turanlar26 Mayıs 2025 İlişkiler ve Çift Dinamikleri, İstismar ve Manipülasyon, Narsisizm0 Yorum

Toksik ilişkiler, kişinin kendine olan güvenini ve yaşam enerjisini tüketen en zorlu deneyimlerden biridir. Böyle bir ilişkide sınır koymak çoğu zaman korkutucu, hatta imkânsız gibi gelir. Peki, neden toksik ilişkilerde “hayır” diyebilmek ve kendi ihtiyaçlarımızı savunabilmek bu kadar zor? Aslında cevap, insanın derinlerinde yatan bazı psikolojik ve duygusal engellerde gizli.

Sınır Koymanın Önündeki Psikolojik ve Duygusal Engeller

Onaylanma ve Sevilme İhtiyacı

Birçok insan, çevresindekiler tarafından sevilmek ve kabul edilmek ister. Özellikle toksik ilişkilerde, karşı tarafın sevgisini ya da onayını kaybetmekten korktuğumuz için isteklerimizi, sınırlarımızı açıkça ortaya koymakta zorlanırız. “Hayır” dersek karşımızdaki kişiyi kaybedeceğimiz veya ilişkinin daha da kötüleşeceği endişesi bizi pasifliğe iter.

Suçluluk Duygusu

Sınır koyduktan sonra suçlu hissetmek, toksik ilişkilerde çok yaygın bir durumdur. Özellikle geçmişte sık sık eleştirilmiş, değersiz hissettirilmiş ya da sürekli başkalarını memnun etmeye şartlanmış biriysen, kendi ihtiyaçlarını ifade ettiğinde hemen suçluluk hissedebilirsin. Toksik kişiler de genellikle bu duygunu kullanarak seni manipüle eder.

Geçmişte Yaşanan Travmalar ve “Fawning” Tepkisi

Çocuklukta veya önceki ilişkilerde reddedilmiş, küçümsenmiş ya da duygusal olarak ihmal edilmiş kişiler, yetişkinlikte de sınır koymakta zorlanabilir. Özellikle “fawning” denilen, başkalarını memnun etmeye yönelik aşırı uyum gösterme davranışı bu durumda sık görülür. Yani, sorun çıkmasın diye sürekli karşı tarafı mutlu etmeye çalışırız ve kendimizi unuturuz.

Manipülasyon ve Kontrol

Toksik ilişkilerde karşı taraf, sınırlarını belirlemeye çalıştığında suçlamak, tehdit etmek veya “bencillikle” itham etmek gibi yöntemlerle kontrolü elden bırakmak istemez. Bu baskı karşısında, huzursuzluk çıkmasın diye geri adım atmak daha kolay gelebilir. Özellikle “gaslighting” (gerçeği çarpıtma) gibi psikolojik manipülasyonlar, zamanla kişinin kendi doğrularından ve haklarından şüphe etmesine neden olur.

Terk Edilme ve Yalnız Kalma Korkusu

Bazı insanlar için yalnız kalma korkusu, zararlı bir ilişkide kalmayı ve sınır koyamamayı doğurur. Karşı taraf değişecek umuduyla tahammül etmeye, kendi ihtiyaçlarını ertelemeye devam edebilirler. Oysa sağlıklı sınırlar olmadan kurulan ilişkilerde uzun vadede mutluluk ve güven duygusu gelişemez.

Sınır Koymayı Kolaylaştıracak Öneriler

Sınır koymak zor olsa da bunu öğrenmek ve uygulamak mümkündür. İşte bu konuda atabileceğin bazı adımlar:

1. Kendi Değerini Fark Et

Sınır koymak, bencillik değil; özsaygının bir göstergesidir. Unutma, senin ihtiyaçların da en az karşı tarafınki kadar önemli. Sadece başkalarını mutlu etmek için kendini feda etmek zorunda değilsin. Kendine “hayır deme hakkım var” diye hatırlatmak, ilk adımdır.

2. Küçük Adımlarla Pratik Yap

Bir anda herkesin hayatında büyük sınırlar koymak kolay olmayabilir. Önce yakın çevrende, güvenli hissettiğin insanlarla ufak istekler konusunda “hayır” demeyi dene. Zamanla bu konuda daha rahat olacaksın.

3. Duygularını İfade Et

Sınır koyarken karşındaki kişiye, ne hissettiğini ve neden böyle davrandığını açıkça ifade etmeye çalış. “Bu şekilde hissettiğim için şu anda bunu yapmak istemiyorum” gibi basit ve dürüst cümlelerle başla. Açık ve sakin iletişim, çoğu zaman manipülasyonun önüne geçer.

4. Destek Al

Sürekli sınırlarını ihlal eden biriyle baş etmek yalnızca senin sorumluluğun olmayabilir. Güvendiğin bir arkadaşına veya profesyonel bir uzmana danışmak, yalnız olmadığını anlamana ve kendini daha güçlü hissetmene yardımcı olur.

5. Tepkilerden Korkma

Sağlıklı bir ilişkide, sınır koyduğunda karşındaki kişi buna saygı duyar. Eğer her defasında öfke, suçlama veya alayla karşılaşıyorsan, aslında sorun senin sınır koyman değil, karşı tarafın buna saygı göstermemesidir. Bu ayrımı yapmak, suçluluk hissinin azalmasına yardımcı olur.

6. Gerekirse Uzaklaş

Bazen ne kadar uğraşırsan uğraş, karşındaki kişi değişmek istemez. Sürekli kendini değersiz hissettiğin bir ilişkiden uzaklaşmak ya da mesafe koymak en sağlıklı çözüm olabilir. Kendine iyi davranmak ve ruh sağlığını korumak her şeyden daha önemli.

Sonuç

Toksik ilişkilerde sınır koymak kolay değildir, ancak kendi iyiliğin ve ruh sağlığın için gereklidir. Bu süreçte suçluluk, korku veya yalnızlık hissedebilirsin ama küçük adımlarla başlamak ve gerektiğinde destek almak sana güç verecektir. Unutma, hak ettiğin saygı ve huzur için sınırlarını korumak en doğal hakkındır.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar


Kaynakça

Whiting, J. B. (2022). Seven Tips for Setting Boundaries in Unhealthy Relationships. Institute for Family Studies.

Martin, S. (2020). How to Set Boundaries with Toxic People. PsychCentral.

Devamı
featured_image

Kırılgan Narsist Nedir? Belirtileri, Nedenleri ve İlişkilerde Etkileri

Yazar: Tuğçe Turanlar15 Aralık 2024 İlişkiler ve Çift Dinamikleri, İstismar ve Manipülasyon, Narsisizm0 Yorum

Kırılgan narsisizm, kişinin kendilik değerini başkalarının onayına bağladığı, reddedilme korkusu ve utanç duygusuyla öne çıkan bir narsistik özellik türüdür. Büyüklenmeci narsisizm kibir ve üstünlükle öne çıkarken, kırılgan narsisizm savunmacı bir kabuğun altında kırılgan bir özsaygıyı barındırır.

Bu yapı genellikle erken dönem ebeveyn ilişkilerinde yaşanan reddedilme ve değersizleştirilme deneyimlerinin bilinçdışı izleri üzerine kuruludur.


Kırılgan Narsisizmin Belirtileri Nelerdir?

Eleştiriye Aşırı Duyarlılık

Kırılgan narsisizme sahip kişiler, yapıcı bir eleştiriyi bile kişisel bir saldırı gibi algılayabilir. Örneğin, işyerinde yöneticisinin “Bu raporu biraz daha kısa tut” demesi günlerce süren utanç ve öfke duygularını tetikleyebilir. Sosyal çevrede yapılan ufak bir şaka bile “benimle alay ediyorlar” şeklinde yorumlanabilir. Bu aşırı hassasiyet, kişinin hem kendisiyle hem de çevresiyle ilişkilerini zora sokar.

Kırılgan Özgüven

Özgüvenleri dışarıdan gelen onaya bağımlıdır. Partnerinin ilgisinin azalması, hemen terk edileceği kaygısını uyandırabilir. Sosyal medyada paylaştıkları bir fotoğrafın beklenen kadar beğeni almaması bile “yeterince değerli değilim” düşüncesini tetikleyebilir. Psikodinamik açıdan bu, çocuklukta içselleştirilen eleştirel ebeveyn sesinin günümüzde hâlâ etkin olduğuna işaret eder.

Sosyal Çekilme

Reddedilme korkusu, bu kişileri çoğu zaman sosyal ortamlardan uzak tutar. Örneğin, bir davete çağrıldıklarında “nasıl olsa kimse benimle ilgilenmeyecek” diye düşünerek gitmek istemeyebilirler. Yakın dostluk kurmak onlar için zordur; çünkü samimiyet arttıkça incinme ihtimali de artar. Bu nedenle çoğu zaman mesafeli ve kontrollü bir duruş sergilerler.

Duygu Düzenleme Güçlüğü

Kırılgan narsisizmin bir diğer özelliği yoğun duyguları yönetememektir. Önemsiz bir yanlış anlaşılma, öfke patlamasına dönüşebilir. Diğer yandan, doğrudan öfkesini ifade edemeyen kişi günlerce süren sessiz küslük yaşayabilir. Bu iniş çıkışlar, hem bireyin kendi iç dünyasında istikrarsızlık yaratır hem de ilişkilerinde güvensizlik oluşturur.


Kırılgan Narsisizm Nedenleri

Erken Çocukluk Deneyimleri

Çocuklukta sürekli eleştirilen ya da görmezden gelinen bir çocuk, zamanla kendi değerini sorgulamaya başlar. “Asla yeterli değilim” duygusu, yetişkinlikte eleştiriye karşı aşırı duyarlılığa dönüşür. Psikodinamik açıdan bu, ebeveynin sesinin içselleştirilip kişinin kendi iç sesi haline gelmesiyle açıklanır. Bugün işyerinde alınan bir geri bildirim aslında yıllar önceki “yetersizsin” mesajının yankısıdır.

Bağlanma Sorunları

Kaygılı bağlanan bireyler, sevilmeyi sürekli kaybetme korkusuyla yaşar. Partnerinin ilgisi azaldığında hemen terk edileceğini düşünür. Kaçıngan bağlanan bireyler ise kırılmamak için mesafe koyar. Bu iki uç davranış da kırılgan narsisizmin temel taşlarını oluşturur. Çocuklukta ebeveynin bazen yakın, bazen mesafeli oluşu, yetişkinlikte “yaklaş ama incitme” ikilemine yol açar.

Travmatik Yaşantılar

Küçük düşürülme, ihanet ya da dışlanma gibi travmalar, kişinin benlik algısında derin yarıklar açar. Örneğin, okulda sınıf arkadaşlarının alay ettiği bir çocuk, yetişkinlikte en küçük mizahı bile “aşağılanma” gibi hissedebilir. Bu deneyimler bilinçdışında “her an yeniden incinebilirim” beklentisi yaratır.

Toplumsal Etkiler

Günümüz toplumunda başarı, güç ve dış görünüş aşırı derecede yüceltilir. Bu atmosferde kırılgan özsaygı daha da kırılgan hale gelir. Sosyal medyada beğeni almak kısa süreli rahatlama sağlarken, beklenenden az ilgi görmek derin bir boşluk duygusu doğurur. Kişi, değeri sürekli dışsal onayla ölçtüğü için içsel istikrar sağlayamaz.


İlişkilerdeki Yansımaları

Kırılgan narsisizm, özellikle yakın ilişkilerde kendini çok belirgin biçimde gösterir. Çünkü kişinin en derin hassasiyetleri, en çok yakın bağlarda tetiklenir.

Yakınlaşma–Uzaklaşma Döngüsü

Kırılgan narsisizme sahip kişiler bir yandan yoğun biçimde sevilmek ve kabul görmek ister, diğer yandan reddedilmekten o kadar korkarlar ki kendilerini geri çekerler. Örneğin, partneriyle çok yakın hissettiği bir anda, “ya terk edilirse” kaygısıyla aniden soğuklaşabilir. Bu iniş çıkışlar, karşı tarafta kafa karışıklığı ve güvensizlik yaratır.

Aktarım Örüntüleri

Geçmişte eleştiren ya da mesafeli davranan ebeveyn figürü, yetişkinlikte partnerin yerine konulabilir. Partnerin basit bir yorumu “yetersizsin” mesajı gibi algılanır. Bu durumda kişi yoğun öfke ya da kırgınlık patlamaları yaşayabilir. Psikoterapi sürecinde de bu aktarım tekrar yaşanır; terapist bilinçdışı düzeyde reddedici figürün yerine konulabilir.

Pasif-Agresif Tepkiler

Kırılgan narsisizmde öfke doğrudan ifade edilmekte zorlanılır. Bunun yerine küsme, geri çekilme ya da sessizlik gibi pasif-agresif tutumlar ortaya çıkar. Örneğin, partnerinin davranışına kırılan kişi günlerce konuşmayı kesebilir. Dışarıdan bu davranış soğukluk gibi görünse de aslında altında “beni yeterince sevmiyorsun” kaygısı vardır.

İlişkisel Tekrarlar

Bu döngüler, çocuklukta yaşanan ilişkilerin bugünkü tekrarlarıdır. Küçükken reddedilen bir çocuk, yetişkinlikte partnerinden de aynı reddedilmeyi bekler. Bu bilinçdışı tekrar, ilişkinin sağlıklı gelişmesini zorlaştırır.

Kırılgan Narsisizm Büyüklenmeci Narsisizm
Yakınlık ister ama reddedilme korkusuyla geri çekilir Yakınlık yüzeysel, kontrol odaklı
Partnerin ilgisindeki küçük azalmayı “terk ediliyorum” gibi yorumlar Partnerin duygularına duyarsız olabilir
Pasif-agresif tepkiler: küsme, sessizlik Açık öfke, küçümseme, suçlama
Utanç ve kırgınlık duyguları baskın Öfke ve üstünlük duygusu baskın
Yakınlaşma–uzaklaşma döngüsü Kontrol–değersizleştirme döngüsü

Araştırmalar Ne Söylüyor?

Psikoloji literatüründe kırılgan narsisizmin öne çıkan yönlerinden biri utanç duyarlılığıdır. Dışarıdan gelen ufak bir eleştiri, kişide “yetersizim” ya da “değersizim” inancını hızla harekete geçirebilir. Bu durum, benlik saygısının dış onaya ne kadar bağımlı olduğunu açıkça gösterir.

Bir diğer bulgu, kırılgan narsisizme sahip bireylerin empati kurmakta zorlanmalarıdır. Özellikle duygusal empati, yani karşısındaki kişinin hislerini gerçekten hissetme konusunda güçlük yaşayabilirler. Örneğin, partneri üzgün olduğunda bunu geç fark edebilir veya yanlış yorumlayabilir; bu da ilişkide uzaklaşmaya yol açar.

Klinik gözlemler ayrıca bu kişilerin iç dünyalarında dalgalanmalar yaşadığını ortaya koyuyor. Gün içinde kendini bir an “herkesten üstün” hisseden kişi, kısa süre sonra derin bir değersizlik duygusuna kapılabilir. Bu iniş çıkış, kırılgan narsisizmin en ayırt edici özelliklerinden biridir.

Son olarak, çeşitli araştırmalarda kırılgan narsisizmin ilişki doyumunu düşürdüğü ve yalnızlık riskini artırdığı belirtiliyor. Kişi, yoğun bağ kurma isteğiyle hareket etse de reddedilme korkusu ve hassasiyetleri nedeniyle ilişkilerini sabote edebiliyor.


Terapi Sürecinde Kırılgan Narsisizm

Kırılgan narsisizm, terapi odasında kendine özgü zorluklar ve aynı zamanda önemli fırsatlar barındırır. Kişinin yoğun utanç, değersizlik ve reddedilme korkusu, terapi ilişkisine de taşınır. Bu nedenle terapi sürecinde güvenli bir bağ kurmak çok kritik bir rol oynar.

Psikodinamik Terapi

Geçmiş deneyimlerin bugüne nasıl yansıdığını anlamaya odaklanır. Danışan çoğu zaman terapisti eleştirel ya da reddedici bir figür gibi algılayabilir. Bu aktarımı fark etmek, kişinin ilişkilerinde tekrar eden döngüleri görünür kılar. Terapistin danışanda uyanan duyguları (karşı-aktarım) da kırılgan tarafların anlaşılması açısından yol göstericidir. Bu süreçte amaç, kişinin utanç ve değersizlik duygularını kökeniyle birlikte ele alarak daha sağlam bir benlik inşa etmesini desteklemektir.

Şema Terapisi

Kırılgan narsisizmde sık görülen “kusurluluk”, “onay arayışı” ve “terk edilme” şemalarıyla çalışır. Bu şemaların kökeni çocuklukta oluşur ve yetişkinlikte ilişkilerde tekrar eder. Terapist, bu şemaların tetiklendiği anlarda danışana hem farkındalık kazandırır hem de daha sağlıklı başa çıkma yolları geliştirmesine yardımcı olur.

Farkındalık Temelli Yaklaşımlar

Yoğun utanç, öfke ve kıskançlık gibi duygular aniden yükselebilir. Farkındalık çalışmaları, kişinin bu duyguları bastırmak ya da taşırmak yerine gözlemlemesine ve daha dengeli bir şekilde yönetmesine yardımcı olur. Bu da kırılgan benliğin giderek daha istikrarlı hale gelmesini sağlar.

Aktarım Odaklı Yaklaşımlar

Narsisizm için geliştirilmiş özel bir yöntemdir. Terapi ilişkisi içinde ortaya çıkan öfke, savunma ve kırılganlık doğrudan ele alınır. Böylece danışan, geçmişten gelen ilişkisel tekrarları “şimdi ve burada” deneyimleyerek üzerinde çalışabilir.


Kırılgan narsisizm, kişinin iç dünyasında taşıdığı utanç, değersizlik ve reddedilme korkusunun farklı biçimlerde dışa vurumudur. Savunmacı bir kabuğun ardında, onaya bağımlı ve incinmeye açık bir benlik bulunur. Çoğu zaman çocuklukta yaşanan eleştiri, ihmal ya da reddedilme deneyimlerinin izleri, yetişkinlikte tekrar eden ilişkisel döngüler olarak karşımıza çıkar.

Bu tablo hem kişinin kendi yaşam kalitesini hem de ilişkilerini zorlayıcı hale getirir. İşyerinde alınan küçük bir geri bildirimin günlerce süren bir kırgınlığa dönüşmesi, partnerin ilgisindeki küçük bir değişikliğin “terk edilme” kaygısını tetiklemesi bunun en tipik örneklerindendir.

Ancak kırılgan narsisizm değiştirilemez bir kader değildir. Terapi süreci, bu döngülerin fark edilmesine ve yeni yolların keşfedilmesine olanak tanır. Geçmişte yaşanan reddedilme deneyimlerinin bugünkü yansımaları çalışıldığında, kişi hem kendisine karşı daha şefkatli olabilir hem de ilişkilerinde daha sağlıklı bağlar kurabilir.

Kırılgan narsisizmi anlamak, yalnızca psikolojik bir kavramı öğrenmek değildir. Aynı zamanda günlük yaşamda sıkça karşılaştığımız incinmelerin, kırgınlıkların ve hassasiyetlerin kökenine ışık tutar. Bu anlayış, hem bireysel farkındalığı hem de toplumsal düzeyde empatiyi artıran önemli bir adımdır.

Kırılgan Narsisizme Ne Kadar Yakınsınız?

Aşağıdaki ifadeleri okuyun ve kendinize “bu durumu sık sık yaşıyorum” diyorsanız not edin:

Ufak bir eleştiri bile bende yoğun bir kırgınlık veya utanç duygusu yaratıyor.

Sosyal medyada aldığım beğeni ya da yorumlar, kendimi değerli hissedip hissetmediğimi etkiliyor.

Yakın ilişki kurmak istiyorum ama partnerime çok yaklaşınca “ya reddedilirsem” diye kaygılanıyorum.

Bir arkadaşımın ya da partnerimin küçük bir ilgisizliğini “beni terk edecek” şeklinde yorumladığım oluyor.

Öfkelendiğimde çoğu zaman doğrudan ifade edemiyor, küsme ya da geri çekilme yolunu seçiyorum.

Bazen üstün olduğumu kanıtlama ihtiyacı hissediyor, başkalarıyla kendimi kıyaslıyorum.

Eleştirilmemek için hatalarımı kabul etmekte zorlanıyor, savunmaya geçebiliyorum.

Değerlendirme

3 ve üzeri madde size tanıdık geldiyse, kırılgan ya da narsistik eğilimler sizde de olabilir.

Bu bir tanı testi değildir; yalnızca farkındalık kazandırmak amacıyla hazırlanmıştır.

Kendinizde bu örüntüleri sık gözlemliyorsanız, bir uzmandan destek almak yararlı olabilir.


Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar, psikodinamik yönelim ağırlıklı çalışmaktadır. Travmalarla çalışırken EMDR yöntemini kullanmakta, ilişkilerde ise Gottman Çift Terapisi yaklaşımından yararlanmaktadır. Özellikle narsisizm, bağlanma sorunları ve ilişkisel dinamikler üzerine yoğunlaşır. Yazılarında hem klinik deneyimlerinden hem de bilimsel araştırmalardan beslenerek psikolojik kavramları herkesin anlayabileceği bir dille aktarmayı amaçlar.


Türkçe Kitap Önerileri

Alice Miller – Yetenekli Çocuğun Dramı 
→ Çocuklukta yaşanan reddedilme ve değersizleştirilme deneyimlerinin yetişkinlikteki kırılganlıklara nasıl dönüştüğünü anlatır.

Engin Geçtan – Psikanaliz ve Sonrası 
→ Psikanalitik kuramın narsisizm dahil birçok kavramı nasıl ele aldığını anlaşılır bir dille sunar.

Rollo May – Aşk ve İrade 
→ İlişkilerde sevgi, güç, bağımlılık ve özgürlük dinamiklerini işler; narsisistik ilişkileri anlamak için dolaylı bir kaynak niteliğindedir.

Byung-Chul Han – Şeffaflık Toplumu 
→ Modern toplumun görünürlük, performans ve onay kültürünü nasıl pekiştirdiğini ele alır. Sosyal medya ve kırılgan narsisizm ilişkisini anlamak için güncel bir çerçeve sunar.


Kaynakça

Cain, N. M., Pincus, A. L. & Ansell, E. B. (2008). Narcissism at the crossroads: Phenotypic description of pathological narcissism across clinical theory, social/personality psychology, and psychiatric diagnosis. Clinical Psychology Review, 28(4), 638–656. pubmed.ncbi.nlm.nih.gov

Pincus, A. L., et al. (2009). Initial construction and validation of the Pathological Narcissism Inventory. Psychological Assessment, 21(3), 365–379. 

Devamı
featured_image

Love Bombing: İlişkilerde Sevgi Görünümlü Manipülasyon

Yazar: Tuğçe Turanlar17 Haziran 2024 İlişkiler ve Çift Dinamikleri, İstismar ve Manipülasyon, Narsisizm0 Yorum

İlişkinizin ilk günlerini hatırlıyor musunuz? Her şey harikaydı, değil mi? Size sürekli iltifatlar eden, hediyelerle sizi şımartan ve sürekli sizi düşünen bir partner… Ancak bu rüya gibi başlangıcın altında karanlık bir gerçek olabilir: Love bombing. Peki, love bombing nedir ve nasıl anlaşılır?

Love Bombing Nedir

Love bombing, bir kişinin başka birini aşırı sevgi, ilgi ve hediyelerle bombardımana tutarak onu kontrol etmeye çalıştığı bir manipülasyon tekniğidir. Bu taktik, özellikle narsist ve kontrolcü bireyler tarafından kullanılır ve hedef kişiyi, hızlıca duygusal bağımlılık içine çekmeyi amaçlar.

Love Bombing’in Belirtileri

Love bombing’in belirtilerini anlamak, bu tuzağa düşmemek için kritik öneme sahiptir. İşte dikkat etmeniz gerekenler:

  • Yoğun ve Hızlı İlerleyen İlişki: Tanıştığınız ilk andan itibaren her şeyin hızlıca ilerlediğini mi hissediyorsunuz? Daha ilk haftadan evlilik konuşmaları, birlikte yaşama planları mı yapılıyor?
  • Sürekli İletişim ve İltifat: Sabahın erken saatlerinden gecenin geç saatlerine kadar sürekli mesajlar, aramalar ve iltifatlar alıyorsanız, bu durum love bombing’in bir işareti olabilir.
  • Hediye Yağmuru: Sürekli olarak size pahalı hediyeler alınıyor ve bu hediyelerle kendinizi özel hissettiriliyorsanız, dikkatli olun.
  • Aşırı Kıskançlık ve Kontrol: Partneriniz sürekli ne yaptığınızı, kiminle görüştüğünüzü sorguluyor ve sizin üzerinizde kontrol kurmaya çalışıyorsa, bu bir uyarı işareti olabilir.

Neden Love Bombing

Love bombing, genellikle narsist kişilik bozukluğuna sahip bireyler tarafından uygulanır. Bu kişiler, başkalarını manipüle ederek kendi güç ve kontrol duygularını pekiştirmek isterler. Bu taktikle, mağduru hızlıca kendilerine bağlar ve duygusal olarak bağımlı hale getirirler.

Love Bombing’in Sonuçları

Love bombing’in mağdurları, genellikle kendilerini duygusal olarak tükenmiş ve manipüle edilmiş hissederler. Bu manipülasyonun uzun vadeli etkileri şunlar olabilir:

  • Duygusal Yıpranma: Sürekli duygusal dalgalanma ve belirsizlik, mağdurun duygusal sağlığını olumsuz etkiler.
  • Güven Sorunları: İlişki sona erdikten sonra başkalarına güvenmek zorlaşır.
  • Bağımlılık ve Kırılganlık: Mağdur, love bombing sonrası kendini bağımlı ve kırılgan hisseder.

Kendinizi Korumak İçin Neler Yapabilirsiniz

Love bombing’e karşı korunmak için dikkatli ve bilinçli olmak önemlidir. İşte bazı öneriler:

  • Sınırlar Koyun: İlişkinizde net sınırlar belirleyin ve bu sınırlara sadık kalın.
  • Yavaş İlerleyin: İlişkinizin doğal bir hızda ilerlemesine izin verin, acele etmeyin.
  • Bağımsızlığınızı Koruyun: Kendi bağımsızlığınızı ve kişisel alanınızı koruyun.
  • Destek Alın: Güvendiğiniz arkadaşlarınızdan ve ailenizden destek alın ve onların görüşlerini dinleyin.

Love bombing, ilk başta masum ve romantik gibi görünse de, aslında ciddi bir manipülasyon ve kontrol yöntemidir. Bu belirtileri erken fark etmek ve kendinizi korumak, sağlıklı ve mutlu bir ilişki için önemlidir.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Yule Psikoloji

Referanslar

  • Carnes, P. J. (1997). The Betrayal Bond: Breaking Free of Exploitive Relationships. Health Communications, Inc.
  • Vaknin, S. (2001). Malignant Self Love: Narcissism Revisited. Narcissus Publications.
  • Dutton, D. G., & Painter, S. L. (1993). The Battered Woman Syndrome: Effects of Severity and Intermittency of Abuse. American Journal of Orthopsychiatry, 63(4), 614-622.
Devamı
featured_image

Ghosting Nedir ve Neden Yapılır

Yazar: Tuğçe Turanlar15 Haziran 2024 İlişkiler ve Çift Dinamikleri, İstismar ve Manipülasyon, Narsisizm0 Yorum

Ghosting, bir kişiyle olan iletişimin aniden ve açıklama yapmadan kesilmesi durumudur. Bu terim, özellikle dijital iletişimde ve romantik ilişkilerde sıklıkla karşımıza çıkar.

Ghosting’in Nedenleri

Çatışma Kaçınması: Bazı insanlar, karşılaştıkları problemleri ve çatışmaları doğrudan ele almak yerine, bunlardan kaçınmayı tercih eder. Bu kişiler, yüzleşmekten ve zor konuşmalar yapmaktan kaçındıkları için ghosting yöntemine başvururlar. Bu, genellikle çatışma yönetiminde yetersizlik veya çatışma korkusunun bir sonucudur.

Bağlanma Korkusu: İlişki ilerledikçe ve duygusal bağlar güçlendikçe, bazı kişiler bağlanma korkusu yaşar. Bu korku, geçmişteki kötü deneyimler veya terk edilme korkusundan kaynaklanır. Bağlanma korkusuyla başa çıkamayan kişiler, ilişkiden kaçmak için aniden iletişimi keser.

Duygusal Yetersizlik: Bazı insanlar, duygusal olarak olgunlaşmamış ve bir ilişkiyi sonlandırmanın sağlıklı yollarını bilmiyor olabilir. Bu durumda ghosting, kişinin duygusal yetersizliğinden ve ilişkileri sağlıklı bir şekilde sonlandırma becerisinden yoksun olmasından kaynaklanır. Bu kişiler, zorlu duygusal durumlardan kaçınmak için ghosting yaparlar.

Dijital İletişimin Anonimliği: Dijital çağda, insanların birbirine karşı daha az sorumluluk hissetmeleri yaygındır. Sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları, insanlar arasında daha yüzeysel ve bağsız iletişimler kurulmasına neden olur. Bu anonimlik duygusu, insanların daha kolay bir şekilde ghosting yapmasına olanak tanır. Çünkü yüz yüze gelme zorunluluğu yoktur.

Özgüven Eksikliği: Bazı insanlar, karşılarındaki kişiyi hayal kırıklığına uğratmaktan veya olumsuz bir tepki almaktan korktukları için ortadan kaybolurlar. Bu özgüven eksikliği, kişinin kendini yeterince güçlü hissetmemesi ve zor durumlarla başa çıkma becerisine sahip olmamasından kaynaklanır.

Sosyal Normların Değişimi: Modern toplumda, hızlı tüketim kültürü ve anında tatmin arayışı, ilişkilerin de hızlı ve geçici olmasına yol açabilir. Bu değişen sosyal normlar, ghosting’i daha yaygın hale getirir. Çünkü insanlar artık daha az bağlılık ve sorumluluk hissetmektedir.

Ghosting’in Psikolojik Etkileri

Ghosting, hem ghosting yapan kişi (ghoster) hem de ghosting’e maruz kalan kişi (ghostee) üzerinde derin psikolojik etkiler yaratabilir:

Özgüven Kaybı: Ghosting’e maruz kalan kişiler, kendilerini değersiz veya yetersiz hisseder. Bu durum, özgüvenlerini ciddi şekilde zedeler. İlişkinin aniden ve açıklamasız sona ermesi, kişinin kendisiyle ilgili olumsuz düşünceler geliştirmesine neden olur. “Ben neyi yanlış yaptım?” veya “Bende bir eksiklik mi var?” gibi sorular kişinin kendine olan güvenini sarsabilir.

Anksiyete ve Depresyon: Ghosting, terk edilme korkusunu ve güvensizlik duygularını tetikleyebilir. Bu da kişide sürekli bir endişe ve kaygı hali yaratır. Ghosting, aynı zamanda depresyon belirtilerine yol açabilir. Kişi, sürekli olarak reddedilme duygusuyla başa çıkmak zorunda kalır ve bu durum, genel ruh halini olumsuz etkiler.

Güvensizlik: Ghosting, gelecekteki ilişkilerde güvensizlik yaratabilir. Ghosting’e maruz kalan kişi, yeni bir ilişkiye başlamaktan çekinir veya sürekli olarak terk edilme korkusu yaşar. Bu güvensizlik, kişinin yeni insanlarla duygusal bağ kurmasını zorlaştırır ve ilişkilerinde sürekli bir şüphecilik hali oluşturur.

Sosyal İzolasyon: Ghosting, kişinin sosyal çevresinden izole olmasına neden olabilir. Ghosting’e maruz kalan kişi, insanlarla olan ilişkilerinde daha temkinli davranır ve kendini sosyal ortamlardan uzaklaştırır. Bu izolasyon, kişinin genel yaşam kalitesini düşürür.

Özsaygı Zedelenmesi: Ghosting, kişinin özsaygısını zedeleyebilir. Kişi, kendine olan saygısını yitirir ve kendini değersiz hisseder. Bu durum, kişinin genel mutluluğunu ve yaşamdan aldığı tatmini olumsuz yönde etkiler.

Yas Süreci: Ghosting, bir tür kayıp olarak da deneyimlenebilir. Kişi, ilişkiyi ve gelecekteki potansiyelini kaybettiği için yas tutar. Bu yas süreci, kişinin duygusal olarak iyileşmesini zorlaştırır.

Ghosting ile Baş Etme Yolları

Bu durum ile başa çıkmak zor olabilir, ancak aşağıdaki stratejiler yardımcı olabilir:

  1. Kendinize Zaman Tanıyın: Ghosting’in yarattığı duygusal yaraları sarmak zaman alabilir. Kendinize bu süreçte sabırlı olun.
  2. Destek Alın: Aile ve arkadaşlarınızla duygularınızı paylaşmak ve bir profesyonelden destek almak size yardımcı olabilir.
  3. Kendi Değerinizi Hatırlayın: Ghosting, sizin değerinizi belirlemez. Kendinize olan güveninizi yeniden inşa etmek için olumlu yönlerinize odaklanın.
  4. Yeni Bağlantılar Kurun: Eski ilişkilere takılıp kalmak yerine, yeni bağlantılar kurmak ve sosyal çevrenizi genişletmek iyi bir fikir olabilir.

Ghosting, modern ilişkilerde karşılaşılan zorlayıcı bir durumdur. Aniden ortadan kaybolan birinin yarattığı belirsizlik ve duygusal acı, başa çıkılması gereken zor bir süreç olabilir. Ancak, kendinize zaman tanıyarak, destek alarak ve kendi değerinizi hatırlayarak bu durumu atlatabilirsiniz.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Yule Psikoloji

Referanslar

  • LeFebvre, L. E., & Allen, M. (2014). Grieving alone and together: Facilitation and customization of support groups for bereaved adolescents. Psychology & Society, 6(1), 102-123.
  • Koessler, R. B. (2019). Ghosting: Understanding and dealing with ghosting in modern relationships. Journal of Relationships, 15(2), 34-45.
  • Davis, M. E., & Nicholson, B. C. (2020). The psychological impact of ghosting: Understanding the short and long-term effects. Journal of Social and Personal Relationships, 37(5), 1452-1471.
  • Zuckerman, M. (2017). The digital age of relationships: How technology affects communication and connection. Digital Communication Research, 12(3), 203-218.
Devamı
featured_image

Travma Bağı Neden Olur

Yazar: Tuğçe Turanlar15 Haziran 2024 İlişkiler ve Çift Dinamikleri, İstismar ve Manipülasyon, Narsisizm, Travma ve Çocukluk İzleri0 Yorum

Travma bağı, bireylerin travmatik ilişkilerde, özellikle de istismar eden ya da manipülatif partnerlerle, uzun süreli ve güçlü duygusal bağlar geliştirdiği bir olgudur. Travma bağı, genellikle duygusal, fiziksel ya da cinsel istismar içeren ilişkilerde ortaya çıkar ve bireylerin bu tür ilişkilerden kopmalarını zorlaştırır. Bu yazıda, travma bağının nedenlerini ve nasıl geliştiğini derinlemesine inceleyeceğiz.

Travma Bağının Nedenleri

Duygusal Bağımlılık

Duygusal bağımlılık, bireyin kendini değerli hissetmek için sürekli olarak bir başkasının onayına ve sevgisine ihtiyaç duymasıdır. Bu durum, kişinin kendine olan güvenini ve bağımsızlığını zayıflatır.

Çocukluk döneminde ihmal ya da duygusal istismar yaşamış bireyler, yetişkinliklerinde de bu tür ilişkileri tekrarlama eğiliminde olurlar.

İstismar Döngüsü

İstismar döngüsü, istismarcının kurbanı üzerinde sürekli olarak kontrol ve güç kullanmasını içerir. Bu döngü genellikle üç aşamadan oluşur: balayı dönemi, gerilim birikimi ve patlama.

Bu döngü, kurbanın kendini suçlu hissetmesine ve istismarcının davranışlarını haklı görmesine neden olur. Balayı dönemi, istismarcının affedilmesine ve ilişkinin devam etmesine yol açar.

Travmatik Bağlanma

Travmatik bağlanma, bireylerin hayatlarındaki önemli kişilere, özellikle de bakım verenlere duyduğu güven ve bağlılık ihtiyacından kaynaklanır. Bu durum, travmatik olaylar sırasında bile devam edebilir.

Çocuklukta ebeveynlerinden yeterli sevgi ve güven duygusu almayan bireyler, bu eksikliği yetişkinliklerinde telafi etmeye çalışırlar ve bu yüzden istismarcı partnerlerine sıkı sıkıya bağlanırlar.

Psikolojik Manipülasyon

Psikolojik manipülasyon, bir bireyin diğerini kontrol etmek için çeşitli zihinsel ve duygusal taktikler kullanmasıdır. Gaslighting, izolasyon ve aşırı eleştiri bu taktikler arasındadır.

Manipülatif ilişkilerde kurban, manipülatörün gerçek niyetlerini göremez hale gelir ve kendine olan güvenini kaybeder. Bu durum, kurbanın ilişkiye olan bağımlılığını artırır.

Korku ve Tehditler

İstismarcılar, kurbanlarını korku ve tehditlerle kontrol altında tutarlar. Bu, fiziksel şiddet tehditleri, ekonomik bağımlılık veya sosyal izolasyon olabilir.

Kurbanlar, istismarcının tehditlerinden korktukları için ilişkiden ayrılma cesaretini gösteremezler. Bu korku, travma bağının güçlenmesine neden olur.

Sevgi ve Bağlılık Yanılgısı

Kurbanlar, istismarcının arada sırada gösterdiği sevgi ve bağlılık ifadelerini, ilişkinin devam etmesi için bir umut ışığı olarak görürler.

Bu yanılgı nedeniyle, kurban, istismarcının değişeceğine inanır ve ilişkide kalmaya devam eder.

Travma bağı, bireylerin sağlıksız ve istismarcı ilişkilerde kalmalarına neden olan karmaşık bir olgudur. Bu bağın nedenleri arasında duygusal bağımlılık, istismar döngüsü, travmatik bağlanma, psikolojik manipülasyon, korku ve tehditler, sevgi ve bağlılık yanılgısı gibi faktörler yer almaktadır. Bu tür ilişkilerden kurtulmak ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için profesyonel yardım almak önemlidir.

Travma Bağı Neden Olur

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Yule Psikoloji – yulepsikoloji@gmail.com

 

Referanslar

  • Carnes, P. (1997). The Betrayal Bond: Breaking Free of Exploitive Relationships. Health Communications.
  • Herman, J. L. (1997). Trauma and Recovery: The Aftermath of Violence – From Domestic Abuse to Political Terror. Basic Books.
  • Van der Kolk, B. A. (2014). The Body Keeps the Score: Brain, Mind, and Body in the Healing of Trauma. Viking.
  • Dutton, D. G., & Painter, S. (1981). Traumatic Bonding: The Development of Emotional Attachments in Battered Women and Other Relationships of Intermittent Abuse. Victimology: An International Journal, 6(1-4), 139-155.
  • Walker, L. E. (2009). The Battered Woman Syndrome. Springer Publishing Company.
Devamı
featured_image

Narsisizm: Kırılgan Narsisizm ve Büyüklenmeci Narsisizm

Yazar: Tuğçe Turanlar28 Aralık 2023 İstismar ve Manipülasyon, Narsisizm0 Yorum

Narsisizm Nedir

Narsisizm, bireylerin aşırı benmerkezcilik, büyüklenme, dış görünüş veya başarıları konusunda abartılı bir takıntıyı ifade eder. Kişinin, başkalarına karşı empati eksikliği gösterdiği bir kişilik özelliğidir. Narsisistler, genellikle başkalarından hayranlık ve onay beklentisi içinde olur. Eleştirilere karşı savunmacı veya saldırgan bir tutum sergilerler. Bu kişilik özelliği, ilişkilerde ve sosyal etkileşimlerde zorluklara yol açar.

Hem sağlıklı (normal) hem de sağlıksız (patolojik) formlarda ortaya çıkar. Kişilerarası ilişkileri ve bireyin genel işleyişini etkiler.

Normal narsisizm, bireyin sağlıklı bir özsaygı ve kendine güven düzeyine sahip olduğu bir durumu ifade eder. Bu türdeki kişiler, başarılarını ve yeteneklerini genellikle gerçekçi bir şekilde değerlendirir. Başkalarına karşı empatik davranırlar. Patolojik narsisizm ise, kişinin aşırı benmerkezcilik, büyüklenme ve başkalarına karşı empati eksikliği gösterdiği bir durumu tanımlar. Bu tür narsisistler, kendilerini abartılı bir şekilde üstün görme eğilimindedirler. Eleştirilere karşı savunmacı veya saldırgan bir tutum sergilerler. Bu durum, kişisel ve profesyonel ilişkilerde sorunlara yol açma ihtimalini doğurur.

Kırılgan Narsisizm Nedir

Kırılgan narsisizm, narsisistik kişilik bozukluğunun daha az bilinen bir türüdür. Genellikle, güvensiz ve reddedilmeye karşı aşırı hassasiyet gösteren kişilerde görülür. Bu kişiler, kendilerini diğerlerinden hem aşağıda hem de üstün hisseder. Eleştiriye veya göz ardı edilmeye karşı kolayca; kızgın, kaygılı veya düşmanca tavırlar sergilerler.

Her türlü eleştiriyi negatif olarak algılarlar. Övgüleri almakta zorlanırlar. Kaynaklarına güvenmez ve bu tür geri bildirimleri gizli saldırılar olarak algılarlar. Kişiliklerinin sadece bazı yönlerini açığa çıkarırlar. Yardıma muhtaç, yenilmiş gibi görünebilirler, ancak alamadıkları şeylere karşı kolayca sinirlenirler. Büyürken fazla empati tecrübesi yaşamadıkları için empati eksikliği gösterirler.

Kırılgan narsisizm, daha yaygın olarak bilinen büyüklenme narsisizmine göre tanımlanması zor olan bir durumdur. Ancak, kendine özgü düşünce ve davranış kalıplarıyla ilişkilendirilir. Büyüklenmeci narsisistlerinin aksine, daha içe dönük bir kişiliğe sahiptirler. Büyük Beş Kişilik Modeline göre; içe dönükler genellikle yaklaşılmaz, dostça olmayan, soğuk veya negatif olarak algılanırlar. Yalnız zaman geçirme ihtiyacı duyarlar. Ayrıca, yüksek düzeyde nevrotik olurlar. Nevrotizm; anksiyete/panik eğilimi, depresyon, düşmanlık, öz bilinç, aşırılık ve savunmasızlık gibi altı yönü kapsar.

Dikkate değer görevlerinin tamamlanmasının ardından aradıkları övgüyü almak isterler. Ne kadar çok çalıştıklarını veya ne kadar çok başardıklarını dolaylı yollardan ima ederler.  Bunun için büyük çaba sarf ederler. Hatalarından nadiren sorumlu tutulurlar. Çünkü işler ters gittiğinde bunun kendi hataları olduğunu düşünmezler. Diğer insanların veya koşulların hatalarından sorumlu olduğuna inanırlar.

Büyüklenmeci (Grandiyöz) Narsisizm

Narsisistik kişilik özelliklerinin en yaygın ve tanınmış biçimidir. Bu türdeki bireyler, genellikle kendi yeteneklerine, başarılarına veya görünüşlerine aşırı derecede özgüven ve özsaygı sergilerler. Grandiyöz narsisistler şu özelliklere sahip olurlar:

  • Kendini Yüceltme ve Üstünlük Hissi: Kendilerini diğer insanlardan üstün görme eğilimindedirler. Kendi başarılarını, yeteneklerini veya görünüşlerini abartırlar. Bu özelliklerini sürekli olarak başkalarına gösterme ihtiyacı hissederler.
  • Empati Eksikliği: Bu tür narsisistler, başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını anlamakta zorluk çekerler. Kendi ihtiyaçlarını ve isteklerini her zaman başkalarınınkinin önüne koyarlar.
  • Dikkat ve Takdir Arayışı: Genellikle dikkat çekmeyi ve övgü almayı severler. Başkalarından sürekli takdir ve onay beklerler.
  • İlişkilerde Manipülatif Davranışlar: Kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarını manipüle ederler. Bu, ilişkilerinde dengesizlik ve zorluklara yol açar.
  • Kırılgan Benlik Saygısı: Grandiyöz görünümlerinin altında, genellikle kırılgan bir benlik saygısı ve derin güvensizlikler yatar. Eleştiriye karşı aşırı duyarlı olurlar ve reddedilmeye karşı aşırı tepki gösterirler.

Grandiyöz narsisizm, bir kişinin toplum içindeki etkileşimlerini ve ilişkilerini olumsuz yönde etkiler. Başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurmakta zorlanır. Çevrelerindeki insanlar için zorluklar yaratabilir. Bu nedenle, bu tür kişilik özelliği taşıyan bireylerle etkili bir şekilde iletişim kurmak, gerektiğinde profesyonel yardım almak önemlidir.

Kırılgan Narsisizm ve Büyüklenmeci (Grandiyöz) Narsisizm arasındaki fark nedir?

Büyüklenmeci Narsisizm, genellikle dışa dönük ve kendinden emin kişilerde görülür. Bu kişiler, kendi yeteneklerini ve başarılarını abartma eğilimindedirler. Başkalarından sürekli takdir ve onay beklerler. Empati eksikliği gösterir ve eleştirilere karşı savunmacı ya da agresif tepkiler verirler. Kırılgan Narsisizm, daha çok içe dönük, utangaç ve kendini koruma altına almış kişilerde görülür. Duygusal olarak hassas olup kolayca incinebilirler ve eleştirilere karşı savunmacı davranışlar sergilerler. Her iki tür de benmerkezci ve özel olma ihtiyacına sahiptir, ancak ifade biçimleri farklıdır.

Klinik Psikolog  Tuğçe Turanlar

Kaynaklar

Pincus, A. L., & Lukowitsky, M. R. (2010). Pathological narcissism and narcissistic personality disorder. Annual review of clinical psychology, 6, 421-446.

Seray, A. K. Ç. A. (2017). Kohut’un kendilik nesnesi ihtiyaçları bağlamında kırılgan narsisizmin incelenmesi: Bir vaka örneği. Ayna Klinik Psikoloji Dergisi, 4(1), 1-13.

Ronningstam, E. (2010). Narcissistic personality disorder: A current review. Current psychiatry reports, 12, 68-75.

 

Devamı
featured_image

Narsist (Narsisist) kimdir, nasıl ilişki kurar?

Yazar: Tuğçe Turanlar4 Eylül 2021 İlişkiler ve Çift Dinamikleri, İstismar ve Manipülasyon, Narsisizm0 Yorum

 Narsist  (Narsisizm)

Yunan mitolojisinde; sudaki yansımasını gören ve bu yansımasına aşık olan ve bir ömür boyu ulaşamayacağı bu aşkın peşinde aşkını (kendisini) izleyerek ömrünü tüketen Narkissos’dan gelir. Narkissos bu imkansız aşkına ulaşma isteğiyle suya düşer ve boğularak hayatını kaybeder. Narsist sözcüğünün kaynağı bu hikayedir.

“En zeki insanlar bile kendilerini narsisistik (narsistik) özelliklere sahip biri tarafından manipüle edilirken bulabilir.”

İlişkiler karşılıklı saygı, uzlaşma ve fedakarlığa dayanır. Her iki tarafın da ilişkiye yatırımı ortak bir zeminde buluşmalıdır. Bu yatırımda bir dengesizlik olduğunda ilişki, gözyaşları ve mutsuz anılar üreten bir merkez haline gelir ve narsisti besler.

Narsisizm kurbanı yıpratırken, istismarcıyı güçlendirir ve büyük bir güç dengesizliği yaratır. Bu dengesizlik, narsisist bireyin ilişkiyi kontrol edebilmesi için ihtiyacı olan her şeyi verir.

“Narsistler (Narsisistler), özünde etkileyici ve manipülatörlerdir.“

Narsist (Narsisist) için: “Bir kişi narsisistten daha iyi veya daha güçlü olarak algılanırsa, o kişi haddinin bildirilmesi gereken bir hedef haline gelebilir.”

Yeterli özgüvene sahip üretken, sakin bir kişi bile narsisist bir ilişki içinde paranoyak, gergin ve bağımlı birine dönüşebilir.

“Patolojik narsisizmde talepler aşırıdır ve tatmin edilemez.“

Narsisistler, aklı başında bireyleri dramatik, mantıksız, yalancı ve sorunlu olduklarına ikna edebilirler. Gaslighting (gaz lambası ), ghosting (yok olma) ve mikromanipülasyonlar, narsisistlerin bir ilişkide kurbanı şaşırtmak ve onları kontrol altında tutmak için kullandıkları araçlardan sadece birkaçıdır.

Gaslighting (Gaz Lambası Tekniği) 

Bir psikolojik manipülasyon ve taciz yöntemi. Bireyi kendi hafıza, algı ve akıl sağlığını sorgulayıp irdelemeye iten bir çeşit kötü yönlendirme. Bireyde şüphe uyandırma, kalıcı inkâr, çelişki ve yalan yoluyla yavaş yavaş dikte edilir ve fark edilmesi kimi zaman güçtür.

Gaslighting’e Maruz Kaldığını Nasıl Anlarsın?

Ona karşı kendini devamlı açıklama, ispat etme ihtiyacı duyuyorsan, artık kendi kararlarından şüphe edip onsuz yaşayamayacağını düşünüyorsan ve o kişi hayatına girdiğinden beri özgüveninde azalma varsa ‘Gaslighting‘e maruz kalmış olabileceğin ihtimalini düşünebilirsin.

Son güncel kavramlardan biri olan “yok olma” (ghosting) taktiği nedir?

“Yok olan” partneriyle ilişkisini beklenmedik bir anda keser. Hiçbir şekilde iletişime geçmeye izin vermeyen bu taktiğin sonucunda kurban hayal kırıklığı, reddedilmişlik ve kendini suçlama gibi hislerle bir başına kalır.

Bu duygusal manipülasyon taktiklerinin, narsisist bireyin kendi travmatik deneyimleri nedeniyle sürekli tatmin etmeye çalıştığı sonsuz boşluğu partnerine sunma yoluyla travmanın aktarımına yardım ettiği düşünülmektedir. Benlik gelişimini tamamlayan kurban partner ise sahte bir benlik yaratamayacağı için bunu şiddetli bir ayrılık travması olarak deneyimleyecektir.

Patolojik narsisizmdeki en önemli nokta bireyin tamamen dıştan gelen yorumlarla beslenmeye açık ve muhtaç olmasıdır. Bu bireyler kendilerine yönelik değersizlik ve kendilerinde hoşlarına gitmeyen diğer olumsuz özelliklerini çevrelerine yansıtarak rahatlama yolunu seçerler. Bu yüzden kendilerine yönelik ifade edilen olumsuz duygulara, eleştirilere aşırı duyarlı tavırlar gösterirler (Kernberg, 1975).

Toplum içerisinde  narsist (narsisistik) kişilik bozukluğunun görülme sıklığı yaklaşık %1’dir. Narsist (Narsisistik)  kişilik bozukluğu tanısı konulan kişilerin %70 ten fazlası erkektir.

(NARSİST) NARSİSİSTİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU DSM V TANI KRİTERLERİ

Aşağıdakilerden beşi (ya da daha çoğu) ile belirli, erken erişkinlikte başlayan ve değişik bağlamlarda ortaya çıkan, büyüklenme (düşlemlerde ya da davranışlarda), beğenilme gereksinimi ve eş duyum yapamama ile giden yaygın bir örüntüdür. Temel özellikleri aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır.

Büyüklenir (Başarılarını ve yeteneklerini abartır, gösterdiği başarılarla orantısız bir biçimde, üstün bir biçimde görülme beklentisi içindedir).

Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik ya da yüce bir sevgi düşlemleriyle uğraşır durur.

“Özel” ve eşi benzeri bulunmaz biri olduğuna ve ancak özel ya da üstün diğer kişilerce (ya da kurumlarca) anlaşılabileceğine ve ancak onlarla ilişki kurması gerektiğine inanır.

Çok beğenilmek ister.

Hak ettiği duygusu içindedir (özellikle kayırılacak bir tedavi göreceğine ya da her ne istiyorsa yapılacağına ilişkin anlamsız beklentiler içerisinde olma).

Kendi çıkarı için başkalarını kullanır (kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarını kullanır).

Empati yapamaz, başkalarının duygularını ve gereksinimlerini anlamak istemez.

Sıklıkla başkalarını kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığına inanır.

Başkalarına saygısız davranır, kendini beğenmiş davranışlar ya da tutumlar sergiler.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Erdoğan, B., & Öztürk, E. (2018). RUHSAL TRAVMANIN AKTARIMINDA NARSİSİZM. Bartın Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 3(3), 11-20.

Karaaziz, M., & Atak, İ. E. (2013). NARSİSİZM VE NARSİSİZMLE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ÜZERİNE BİR GÖZDEN GEÇİRME. Nesne Psikoloji Dergisi, 1(2), 44-59.

American Psychiatric Association, A. P., & American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders: DSM-5.

 

Devamı

Instagram

Görmezden Gelen Ebeveynin Çocuğu Olmak ❤️‍🩹Çocuklukta ebeveyn tarafından duygusal olarak görülmemek, yani duygusal ihmal, bireyin benlik algısı, duygularını düzenleme becerisi ve ilişkilerinde derin izler bırakır.

* Çocuklukta: Temel ihtiyaçlar karşılanır ama duygusal sıcaklık, aynalanma ve düzenleyici ilişki deneyimi eksik kalır. Çocuk, sessizlikle kabul edilmeyi öğrenir. Bu da içe kapanma, yalnızlık ve yetersizlik duygularına yol açar.

* Yetişkinlikte: Duygularını ifade etmekte zorlanma, ya bastırma ya da yoğun ve kontrolsüz dışavurum şeklinde görülür. İlişkilerde aşırı uyum sağlama veya duygusal mesafe koyma eğilimleri gelişebilir. Karar vermede güçlük, onay arayışı, kaygı ve depresyon gibi sorunlar sık görülür.

* Onay ihtiyacı: Görülmeyen çocuk, yetişkin olduğunda değeri onay üzerinden tanımlar. Bu ya pasif bir uyum (sessizlik, memnun etme) ya da aktif bir onay arayışı (mükemmeliyetçilik, sürekli doğru olma çabası) olarak ortaya çıkar.

* İyileşme: Duyguların fark edilmesi, adlandırılması, öz-şefkat, sınır koyma ve kendini ifade etme becerilerinin güçlendirilmesiyle mümkündür. Güvenli ve düzenleyici ilişkiler, özsaygıyı ve duygu düzenleme kapasitesini destekler.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Bağlanma stilleri, ayrılıkla başa çıkma biç Bağlanma stilleri, ayrılıkla başa çıkma biçimimizi önemli ölçüde şekillendirir. Bu farkındalık, yaşanan tepkilerin kişisel bir yetersizlik değil, geçmişten gelen bağlanma dinamiklerinin doğal bir yansıması olduğunu hatırlatır. Kendi bağlanma stilimizi tanımak, hem ayrılık sürecinde duygularımızı anlamlandırmamıza hem de gelecekte daha sağlıklı ilişkiler kurmamıza katkı sağlar.

Güvenli Bağlanma

* Yakınlıktan korkmaz, duygularını ifade eder.
* Ayrılıkta üzüntüyü kabul eder, sosyal destekle iyileşmeye yönelir.
* Daha hızlı toparlanır ve sağlıklı ilişkiler kurma olasılığı yüksektir.

Kaygılı Bağlanma
* Reddedilme korkusu taşır, partneri kaybetmemek için yoğun çaba gösterir.
* Ayrılık sonrası yoğun acı, çaresizlik ve takıntılı düşünceler yaşar.
* Eski partnerle teması sürdürme girişimleri sık görülür.

Kaçıngan Bağlanma
* Yakınlıktan rahatsız olur, duygusal bağı sınırlı tutar.
* Ayrılık sonrası soğukkanlı görünür, acıyı bastırmaya çalışır.
* Bastırılan duygular uzun vadede yalnızlık ya da öfke olarak geri döner.

Korkulu-Kaçıngan Bağlanma
* Hem yakınlık ister hem de reddedilmekten korkar.
* Ayrılıkta duyguları dalgalanır; özlem ve öfke arasında gidip gelir.
* Bu çelişkiler iyileşmeyi ve yeni ilişkileri zorlaştırır.

Ortak Noktalar 🌹
* Ayrılık bir kayıp deneyimidir ve yas süreciyle benzerlik gösterir.
* Benlik algısı sarsılabilir, kişi değerini sorgulayabilir.
* Zamanla çoğu birey ayrılığı kabullenir ve yeni başlangıçlar yapar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Mikro aldatma, ilişkilerde sadakatin yalnızca fi Mikro aldatma, ilişkilerde sadakatin yalnızca fiziksel sınırlarla değil, duygusal ve dijital alanlarla da şekillendiğini ortaya koyan bir kavramdır. 

Sosyal medyada flörtöz etkileşimler, eski sevgiliyle gizli mesajlaşmalar ya da partnerden saklanan yakınlıklar, görünürde küçük olsa da güveni zedeleyebilir. Bu davranışların ortak özelliği gizlilik, duygusal yatırım ve ilgi odağının partnerden başkasına kaymasıdır. Bu nedenle mikro aldatma, ilişkilerde belirsizlik ve güvensizlik duygularını tetikleyerek büyük krizlere yol açabilir❤️‍🩹

Bununla birlikte, her davranışın mikro aldatma sayılıp sayılmayacağı çiftlerin ortak sınırlarına bağlıdır. Bazı ilişkilerde eski sevgiliyle iletişim önemsiz görülebilirken, başka bir ilişkide bu durum ciddi bir güven sorununa dönüşebilir. Bu nedenle mikro aldatmayı anlamanın anahtarı, partnerlerin açık iletişim kurması, sınırlarını netleştirmesi ve birbirlerinin hassasiyetlerini gözetmesidir. Şeffaflık ve empati, mikro aldatmanın ilişkilerde yıkıcı bir tehdit olmaktan çıkıp, güveni güçlendiren bir farkındalık alanına dönüşmesini sağlayabilir 🌷

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
🥀 Erkek Narsisizm mi, Dişi Narsisizm mi? Aşa 🥀 Erkek Narsisizm mi, Dişi Narsisizm mi?

Aşağıdaki cümlelerden hangileri size daha tanıdık geliyor?

1. Başkalarının hayranlığına ihtiyaç duyarım ve bu benim değerimi kanıtlar.
2. Çoğu zaman empati kurmakta zorlanırım ve mesafeli dururum.
3. İlişkilerde kontrolün bende olmasını isterim.
4. Kendimi çoğu zaman kurban gibi hissederim.
5. Kabul görmek için uyum sağlarım, bazen de kendimden vazgeçerim.
6. Partnerimin başarılarını ve güçlü yanlarını kendi kimliğime katmaya çalışırım.

👉 Eğer daha çok 1-2-3 size uyuyorsa, erkek narsisizmine özgü yönler sizde daha baskın olabilir.

👉 Eğer daha çok 4-5-6 size uyuyorsa, dişi narsisizme özgü yönler sizde daha fazla olabilir.

(Bu test bir tanı aracı değildir; sadece farkındalık yaratmayı amaçlar.)

Barbel Wardetzki, Almanya’da narsisizm üzerine çalışan terapist ve yazar. Onun “Dişi ve Erkek Narsisizm” diye yaptığı ayrım, biyolojik cinsiyetten çok narsisizmin iki farklı dışavurum biçimini anlatıyor:

1. “Erkek narsisizm” (männlicher Narzissmus)

* Daha çok gösterişli, dışa dönük, üstünlük vurgulu bir tarzı ifade eder.
* Tipik özellikler: kibir, grandiyözlük, başarıya ve güce odaklanma, sürekli takdir arama.
* Dışarıdan güçlü, etkileyici, hatta “dokunulmaz” görünür.
* Yani bu daha çok toplumun “maskülen güç” imgeleriyle örtüşüyor.

2. “Dişi narsisizm” (weiblicher Narzissmus)

* Daha çok ilişki odaklı, bağımlı, onay arayışlı bir narsisizm biçimi.
* Tipik özellikler: sürekli sevilme, kabul görme, vazgeçilmez olma ihtiyacı; fedakârlık yaparak değer kazanma çabası.
* Dışarıdan uyumlu, alçakgönüllü biri gibi görünebilir ama altında derin bir değersizlik ve onaylanma açlığı vardır.
* Bu da toplumun “feminen uyum” beklentileriyle bağlantılıdır.

👉 Wardetzki’nin asıl vurgusu şu: Her iki biçim de özde aynı narsisistik yarayı (değersizlik ve reddedilme korkusu) saklar, sadece toplumda öğrenilen rollere göre farklı maskelerle dışa vurulur.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
❤️‍🩹 Duygu köprüsü, geçmişte yaşadığımız yoğun bir duygunun, bugün benzer bir durumla karşılaştığımızda yeniden tetiklenmesidir. 

İlişkinizdeki Duygu Köprüsünü Keşfetmek İçin Kendinize Aşağıdaki Soruları Sorabilirsiniz

Partnerimin bu davranışı bende hangi duyguyu tetikledi?

Bu duyguyu ilk kez hayatımda ne zaman hissetmiştim?

Geçmişte bu duyguyu hissettiğim olay kiminle yaşanmıştı?

Şu anki tepkim gerçekten bugünkü duruma mı ait?

Bu farkındalık, ilişkide nasıl daha sağlıklı bir tepki vermeme yardımcı olabilir?

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

#psikoloji
🍃 Travmatik bağlanmayı kişisel farkındalık 🍃 Travmatik bağlanmayı kişisel farkındalık açısından anlamak için üç parçaya ayıralım:

1. Döngüyü tanımak

Travmatik bağlanmada ilişkiler genelde şu döngüyü izler:
1. Yakınlık / balayı dönemi → Partner çok sevgi dolu, özel hissettiriyor.
2. Gerginlik → Eleştiri, uzaklaşma, küçümseme başlıyor.
3. İncitme → Kötü davranış, ihanet, şiddet, duygusal manipülasyon.
4. Telafi → Özür, sevgi gösterileri, “bir daha olmayacak” sözleri.
5. Döngü tekrar başlar.

Soru: Sizin deneyiminizde bu tür iniş-çıkışlar olmuş muydu? Varsa, genelde hangi aşamada ilişkiye daha çok tutunma hissi geliyordu?

2. Bağlılığı güçlendiren psikolojik mekanizmalar

* Dopamin ve adrenalin dalgalanmaları: Yoğun kötü-iyi geçişleri beynin ödül sistemini etkiler.
* Umut bağı: “Bir gün hep iyi olacak” beklentisi.
* Kendi değer algısının bağa bağlanması: “O beni severse değerliyim” inancı.
* Yalnızlık ve korku: İlişkinin bitmesinin yarattığı boşluk korkusu.

Mini farkındalık çalışması: 1 dakika boyunca gözlerinizi kapatıp şunu fark edin: “Onu düşününce midemde/kalbimde/hissiyatımda nasıl bir duygu ya da gerginlik oluyor?”

3. Döngüyü kırmaya yönelik ilk farkındalık adımları

* Gerçeklik listesi tut: Onun hem iyi hem kötü anlarını tarafsızca yazmak, zihnin sadece “iyi” anlara tutunmasını dengeler.
* İçsel ihtiyaçları keşfet: Bu bağ, hangi çocukluk ihtiyacını (güven, onay, sevgi) tetikliyor?
* Destek ağı: Güvendiğin kişilerle yaşadığın döngüyü konuşmak, yalnızlık hissini azaltır.
* Küçük kopuş pratikleri: Tamamen kopmak zor geliyorsa, önce mesajlaşma süresini, görüşme sıklığını kademeli azaltmak.

Umarım bu bilgiler yolunuzu aydınlatmaya yardımcı olur 🩵

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Instagram'da takip et

Etiketler

Bağımlılık Bireysel psikoterapi depresyon Dopamin EMDR Terapisi Freud Gottman Çift Terapisi ilişki Jung Kişilik Bozuklukları Kişisel Gelişim narsist Nörobilim Online EMDR Online psikolog Online Psikoterapi Psikanaliz Psikodinamik Psikoterapi Rüya travma Travma Bağı Travma Sonrası Tepkiler Çift Terapisi İlişkiler

Son Eklenenler

  • Ayrılık ve Bağlanma Stilleri: Hangi Tepkiler Sizi Bekliyor?
  • Mutluluk Korkusu: Neden Bazı İnsanlar Mutluluk Hissinden Kaçar?
  • Mikro Aldatma ve İlişkiler
  • Dişi ve Erkek Narsisizm: İlişkilerde İki Farklı Yüz
  • İlişkilerde Pygmalion Etkisi: Beklentilerimiz Bizi Nasıl Şekillendirir?
  • Kuşaklararası Travma Aktarımı

Yasal Uyarı

Bu internet sitesinin içeriği ve uygulamaları, sadece bilgilendirme ve eğitim amaçlı olup, herhangi bir şekilde tıbbi öneri verme veya herhangi bir danışan sağlama amacı ile oluşturulmamıştır. Sitemizde yer alan alıntı ve görüşler açıkça belirtilmediği takdirde resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. Yazılı izin alınmaksızın kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz