Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim

Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
featured_image

Borderline Kişilik Bozukluğu Tanı Kriterleri

19 Ocak 2023 Yazar: Tuğçe Turanlar Çocuk istismarı ve İhmali, Depresyon, Kişilik Bozuklukları, Travma 0 Yorum

Borderline Kişilik Bozukluğu Tanı Kriterleri DSM-5

Borderline  (Sınırda) Kişilik Bozukluğu  Amerikan Psikiyatri Birliği (APA, 2013) DSM-5’de Borderline Kişilik Bozukluğunu şöyle tanımlanmıştır:

Aşağıdakilerden beşi (ya da daha çoğu) ile belirli, erken erişkinlikte başlayan ve değişik bağlamlarda ortaya çıkan, kişilerarası ilişkilerde, benlik algısında ve duygulanımda tutarsızlık ve belirgin dürtüsellik ile giden yaygın bir örüntü:

1. Gerçek ya da imgesel bir ayrılıp gidilmeden (terk edilmeden) kaçınmak için çılgınca çaba gösterme.

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu olan kişiler terk edilmekten, yalnız kalmaktan korkarlar. İhmal edildiklerini düşündüklerinde yoğun bir öfke hissederler.

Sevdikleri kişinin hafta sonu başkalarıyla plan yapması bile bu korkularını tetikleyebilir. Bu durumu engellemek için tartışma çıkarabilir, ağlayabilir, yalvarabilir ya da kendilerinden tamamen uzaklaştırabilirler.

 2. Gözünde aşırı büyütme (göklere çıkarma) ve yerin dibine sokma uçları arasında gelip giden, tutarsız ve gergin kişilerarası ilişkiler örüntüsü.

BKB olan kişiler, arkadaşları, aile üyeleri ve romantik partnerleriyle kaotik ve istikrarsız bir ilişki sürdürürler. İlişki içinde oldukları kişiyi idealize etmekten hızla değersizleştirmeye geçiş yapabilirler. Göklere çıkardıkları gibi yerin dibine de sokabilirler. Sonra bundan pişman olup yine aynı döngüye girebilirler. Görüşleri aniden değiştiği için sağlıklı ilişki sürdüremezler. İlişki içinde oldukları kişi hakkındaki görüşleri ya siyahtır ya da beyaz. Ortası yoktur.

3. Kimlik karmaşası: Belirgin ve sürekli, tutarsız bir benlik algısı ya da kendilik duyumu.

BKB olan kişilerin, hayattan ne istediği ve kendi hakkındaki düşünceleri net değildir. Belirsiz bir benlik imajları vardır. Kararsızdırlar. Bazen kendileri hakkında iyi, bazense kötü hissederler. Bu nedenle iş, arkadaş ortamı, romantik partner, hedef ve değerleri sık değiştirirler.

4. Kendine kötülüğü dokunabilecek en az iki alanda dürtüsellik (örn. para harcama, cinsellik, madde kötüye kullanımı, güvensiz araba kullanma, tıkanırcasına yeme).

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu olan kişilerin dürtüsel ve kendine zarar verici davranışları olabilir. Özellikle üzgün hissettiklerinde ödeyemeyecekleri bir parayı harcayabilir, aşırı yemek yiyebilir, hırsızlık yapabilir, dikkatsizce araba kullanabilir, güvensiz seks yapabilir, madde veya alkolü aşırı kullanabilir.

5. Yenileyici intihar davranışları, girişimleri ya da göz korkutmaları ya da kendine kıyım davranışları.

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu olan kişilerde intihar ve kendine kasıtlı zarar verme davranışları yaygındır. Bu davranışları ilişkide oldukları kişileri tehdit etmek ya da intihar düşünceleri olduğu için gösterebilirler. Genellikle sevilen kişi tarafından reddedilme, terk edilme veya hayal kırıklığına uğramış olma ile tetiklenir.

6. Duygudurumda belirgin bir tepkiselliğin olmasına bağlı olarak duygulanımda tutarsızlık (örn. yoğun dönemsel disfori, kolay kızma ya da genellikle birkaç saat, ancak seyrek olarak birkaç günden daha uzun süren bunaltı).

Tutarsız duygular ve ruh halleri BKB olan kişilerde oldukça yaygındır. Mutlu hissederken bir anda umutsuzluğa kapılabilirler. Bu hisler oldukça yoğundur ama hızlı bir şekilde geçer.

7. Süreğen bir boşluk duygusu

BKB’si olan birçok kişi “boş”, üzgün ve hayattan tatmin olamamış hisseder.

8. Uygunsuz, yoğun bir öfke ya da öfkesini denetlemekte güçlük çekme (örn. sık sık kızgınlık gösterme, sürekli öfkeli olma, sık sık kavgaya karışma).

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu olan kişiler yoğun öfke hisleriyle başa çıkmakta zorluk yaşar ve bu öfkeyi dışa ya da içe yöneltirler. Sonrasında da utanç ve suçluluk duygusu gelir.

9. Zorlanmayla ilintili, gelip geçici kuşkucu düşünceler ya da ağır çözülme belirtileri.

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu olan kişiler, diğerleri hakkında şüpheli düşüncelere kapılırlar. Stres altındayken gerçekle bağlantılarını koparıp kendilerini boşlukta ve bedenlerinim dışındaymış gibi hissedebilirler. Dissosiyatif dönemler, paranoid düşünceler, terk edilme korkusu ile tetiklenebilir. Bu semptomlar geçicidir ve ayrı bir bozukluk olarak değerlendirilecek kadar şiddetli değildir.

Bu semptomların şiddeti, sıklığı ve süresi kişiye göre farklılık göstermektedir.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

“Borderline Annenin Çocuğu Olmak” bölümü için Seans Odası Sakinleri (S.O.S.) Podcast Serisinin üçüncü bölümünü aşağıdaki bağlantıya tıklayarak dinleyebilirsiniz.

Seans Odası Sakinleri (S.O.S.) Spotify Podcast

Seans Odası Sakinleri (S.O.S.) Apple Podcast

Seans Odası Sakinleri (S.O.S.) Youtube

Borderline Kişilik Bozukluğu Tanı Kriterleri DSM-5

KAYNAKLAR

Borderline Personality Disorders and DSM-5

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu çocukluk çağı travmaları Kişilik Bozuklukları travma
Önceki
Sonraki

İlgili Makaleler

İlkel Savunma Mekanizmaları
İlkel Savunma Mekanizmaları
4 Haziran 2024

İlkel savunma mekanizmaları, kişiliğin gelişiminin erken aşamalarında ortaya...

Devamı
Depresyon ve Yaratıcılık Arasında Bir Bağlantı Var mı
Depresyon ve Yaratıcılık Arasında Bir Bağlantı Var mı
7 Eylül 2021

Depresyon ile Yaratıcılık arasındaki bağlantı sadece bir mit olabilir mi?...

Devamı
Kuşaklararası Travma Aktarımı
Kuşaklararası Travma Aktarımı
31 Mayıs 2025

Kuşaklararası travma kavramı, ilk kez 20. yüzyıl ortalarında psikiyatri ve...

Devamı
Kuşkuculuk  Şeması
Kuşkuculuk  Şeması
19 Haziran 2024

Kuşkuculuk şeması, bireyin başkalarının onu kasıtlı olarak inciteceğine, kötüye...

Devamı

Instagram

yulepsikoloji

Narsisizmin temelleri çoğu zaman ailede ve çocu Narsisizmin temelleri çoğu zaman ailede ve çocuklukta atılır. Anne-baba tutumları, çocuklukta yaşanan duygusal deneyimler ve ilişkiler, ileride kişiliğimizin şekillenmesinde etkili olur. 

Ancak, herkesin bir miktar kendine değer verme, onay bekleme ya da hassasiyet gösterme ihtiyacı olabilir. Bu özellikler, narsisizm olarak tanımlanan patolojik düzeye ulaşmadıkça normaldir ve insan olmanın bir parçasıdır.

Narsisistik özellikler, ancak kişinin ilişkilerini, işlevselliğini veya yaşam kalitesini belirgin şekilde olumsuz etkilediğinde bir sorun haline gelir. 

Bu noktada geçmiş yaşantılarını gözden geçirmek ve kendini anlamaya çalışmak faydalı olabilir. Her insanın yaşamında zorlayıcı aile dinamikleri veya duygusal ihtiyaçlar olabilir; bu durum seni veya çevrendekileri “narsist” yapmaz. Önemli olan, kendinle ve başkalarıyla daha sağlıklı ilişkiler kurabilmek için farkındalık geliştirmektir.

Değişim ve gelişim mümkündür. Hiçbirimiz kusursuz değiliz; önemli olan kendi yolculuğunu farkındalıkla sürdürebilmektir ❤️

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Hepimizin içinde, çoğu zaman farkında olmadığımız, görmekten ya da kabul etmekten kaçındığımız duygular, düşünceler ve yönler vardır. 

Jung’un “gölge benlik” adını verdiği bu kısım; öfke, kıskançlık, yetersizlik, utanç ya da başkalarını yargılama gibi kabul etmekte zorlandığımız duyguları içerir. Gölgeyle yüzleşmek, kendimizi yargılamadan, bu yönlerimizi anlamaya ve kabule yaklaşmak demektir. 

Kendi gölgemizi tanımak, içsel çatışmalarımızı çözmemize ve daha bütün bir yaşam sürmemize yardımcı olur 🌷

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Bu konuyla ilgili kitap önerileri:

Gölgene Sahip Çık - Robert A. Johnson 
İnsan ve Sembolleri - Jung

#psikoloji
❤️‍🩹 Kuşaklararası travma aktarımı, b ❤️‍🩹 Kuşaklararası travma aktarımı, bir nesilde yaşanan acı, korku veya stresin sonraki kuşaklara aktarılması anlamına gelir. Ailede işlenemeyen ya da bastırılan duygular, çoğu zaman farkında olmadan çocuklara ve torunlara geçer.

Bilimsel araştırmalar, bu aktarımın hem psikolojik hem de biyolojik yollarla gerçekleşebildiğini gösteriyor. Yani travmanın etkisi, sadece duygu ve davranışlarımızda değil, genlerimizde de iz bırakabiliyor.

Çok kafa karıştırıcı olmasın diye yazdığım makalenin bir kısmını burada paylaştım. Konunun daha detaylı açıklamasını okumak isterseniz websitemde bulabilirsiniz 🌷

www.tugceturanlar.com

Kuşaklararası Travma Aktarımı

#psikoloji
🌷Toksik ilişkilerde sınır koymak çoğu zama 🌷Toksik ilişkilerde sınır koymak çoğu zaman imkânsız gibi hissedilebilir. Özellikle onaylanma ihtiyacı, suçluluk duygusu ya da yalnız kalma korkusu bu adımı atmayı zorlaştırır. 

Birçok insan, çocukluğundan itibaren “hayır” demenin bencilce olduğu yönünde mesajlar aldığı için, kendi ihtiyaçlarını ön plana koyduğunda suçluluk hisseder. Özellikle toksik ilişkilerde, karşı tarafın tepkilerinden korkmak ya da onu kaybetme endişesiyle kişi, kendi sınırlarını belirlemekte zorlanır. 

Aynı zamanda, sevilmek ve kabul görmek için kendinden sürekli ödün vermek, zamanla kişinin kendine yabancılaşmasına ve özgüveninin azalmasına neden olur. 

Oysa “hayır” diyebilmek, kendini korumak ve kendi ihtiyaçlarını önceliklendirmek bencillik değil, sağlıklı bir özsaygı göstergesidir. 

Sınır koymak, karşı tarafı reddetmek ya da cezalandırmak anlamına gelmez; aksine, hem kendine hem de karşındaki kişiye değer vermenin en sağlıklı yoludur. 

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji #ilişkiler
🌷 Bazı davranışlarımızın, dış dünyada 🌷 Bazı davranışlarımızın, dış dünyada olup bitenleri etkileyebileceğine inanırız. Mantıksız olduğunu bilsek de. 

Örneğin bir mesajı zamanında almazsak kötü bir şey olacağından korkmak ya da uğurlu bir objeye tutunmak… Psikolojide bu düşünce biçimine büyüsel düşünce denir. 

Piaget’ye göre bu düşünce biçimi özellikle çocuklukta yaygındır. Çünkü çocuk, dünya üzerindeki kontrolünü sınırlı hisseder. 

Jean Piaget’nin ifadesiyle:
“Çocuk için düşünce, gerçekliğin yerine geçer.”

(Piaget, J. (1929). The Child’s Conception of the World).

Yetişkin olduğumuzda bile bu düşünce biçimini sürdürebiliriz. Çünkü belirsizlik karşısında zihin, içsel güvenlik yaratacak sembolik dayanaklara ihtiyaç duyar. Bu, aslında içimizdeki çocuğun hâlâ kendini güvende hissetmeye çalışmasından başka bir şey değildir 🌷

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Kütüphanemde bana eşlik etmiş olan bu değerli Kütüphanemde bana eşlik etmiş olan bu değerli kitapları, artık başka zihinlere ve kalplere ulaşabilmesi için paylaşmak istiyorum.

Her ay bir psikoloji kitabını hediye edeceğim. Belki bir cümlesi, bir fikri, bir sayfası size de eşlik eder ❤️

📖 Bu ayın kitabı: Kaygının Anlamı – Rollo May

“Kaygı, içsel bir çağrıdır; bizi yüzleşmeye, büyümeye ve sorumluluk almaya davet eder.”

Çekilişe katılmak için:

✅ Gönderiyi beğenmeniz
✅ Yorumlara iki arkadaşınızı etiketlemeniz
✅ Yule Psikoloji sayfasını takip etmeniz yeterli

📅 Son katılım: 27 Mayıs Salı

#psikoloji #kitap
Narsistik ilişkileri çözümleme atölyesi 🌷 Narsistik ilişkileri çözümleme atölyesi 🌷 narsistik partnerle kurulan ilişki dinamiklerini ve bu ilişkilerde ortaya çıkan travma bağını anlamak isteyenler için hazırlandı. Atölyede, sağlıksız ilişki döngülerinin arka planındaki psikolojik mekanizmaları, duygusal bağımlılığı ve bu tür ilişkilerden kopmakta yaşanan zorlukları birlikte inceleyeceğiz. 

🌷 Katılımcılar, narsistik ilişkilerin nasıl işlediğini daha iyi kavrayarak, kendi ilişkilerini sorgulama ve daha sağlıklı bağlar kurma yolunda önemli bir farkındalık kazanacaklar.

📅 Tarih: 2 Haziran Pazartesi
⏰ Saat: 21.00 – 22.30
💻 Platform: Google Meet – Online

Detaylı bilgi için DM’den ya da WhatsApp üzerinden ulaşabilirsiniz.

📱 0532 053 3992 (WhatsApp)

Görüşmek üzere 💛

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

** Kontenjan dolmuştur. Sonraki eğitimde görüşmek üzere ❤️

#psikoloji #ilişkiler
🌷 Yetersiz annelik görmüş kişiler, içlerin 🌷 Yetersiz annelik görmüş kişiler, içlerinde güçlü bir sevgi açlığı taşısalar bile yakın ilişkilerde rahat edemezler. Sevgi almaya duydukları özlem, genellikle içlerindeki güvensizlik ve koruyucu duvarlarla engellenir. Geçmişte ihtiyaçlarının karşılanmamış olması, birinin onlar için gerçekten var olacağına inanmalarını zorlaştırır. 

Bazıları sevgiyi hak etmediğini düşünürken, daha bağımlı kişiler partnerlerine yapışır, onları boğar ve aradıkları kusursuz sevgiyi bulamayınca öfkeyle karşılık verir. Bu öfke, ilişkiyi zedeler ve eski terk edilme yaralarını tekrar canlandırır.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji #anne
🩵 “Farkında olmak, tam da burada, şimdide o 🩵 “Farkında olmak, tam da burada, şimdide olmak demektir; şimdiki zamanda bütünüyle var olabilmek, karşımıza hangi deneyim çıkarsa kabul edebilmek, yine de deneyimin hiçbir türden görünümüne kendini kaptırmamak demektir. Farkında olmak aynı zamanda, yargılamadan veya değerlendirmeye tabi tutmadan, deneyimin farkında olmak demektir.”

Kitap: Psikoterapide Bağlanma - David J. Wallin

#psikoloji #farkındalık
❤️ İçsel çocuk arketipleri, çocuklukta gel ❤️ İçsel çocuk arketipleri, çocuklukta geliştirdiğimiz duygusal başa çıkma kalıplarını simgeler. O dönemde ihtiyaç duyduğumuz sevgi, güven ve kabulü elde etmek için öğrenilen bu stratejiler, büyüdükten sonra da davranışlarımızı şekillendirmeye devam eder. Arketipleri tanımak, hangi eğilimlerin bize fayda sağladığını hangilerinin ise sınırlarımıza zarar verdiğini ayırt etmeye imkân tanır; böylece daha bilinçli seçimler yapabiliriz.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Kaynaklar

*LePera, N. (2021). How to Do the Work: Recognize Your Patterns, Heal from Your Past, and Create Your Self. TarcherPerigee.

*Maté, G. (2021). The Myth of Normal: Trauma, Illness & Healing. Avery.

*Schwartz, R. C. (1995). Internal Family Systems Therapy. Guilford Press.

#psikoloji
Narsisistik ebeveynler, kendilerini önemli ve üs Narsisistik ebeveynler, kendilerini önemli ve üstün hissetme ihtiyacı duyarlar; eleştiriye karşı aşırı duyarlıdırlar ve başkalarıyla empati kurmakta zorlanırlar. 
Bazı anneler, kendi gerçekleşmemiş hayallerini ve isteklerini çocukları üzerinden yaşamak isterler. Örneğin, kendilerini güzel ya da başarılı hissetmediklerinde çocuklarının bu eksikliği tamamlamasını ve adeta onların “intikamını” almasını bekleyebilirler. Bu nedenle çocuklarının kendi beklentilerini karşılamasını aşırı derecede önemser ve bu gerçekleşmediğinde onları yok sayar ya da düşmanca davranabilirler.

Bu tutum sonucu çocuklar, kendilerini değerli hissetmek için sürekli başkalarının onayına ve beğenisine ihtiyaç duyarlar. Benlik değerleri dışarıya bağımlıdır ve başkalarını anlamakta güçlük çekerler. Sağlıklı bir benlik saygısı için çocukların ebeveynlerini idealize edebilmesi ve ebeveynlerin çocuğun atfettiği gücü çocuklarıyla paylaşması gerekir. 
Narsisistik babalar ise genellikle kendi ihtiyaçlarını ön planda tutarak çocuklarının güçlenmesini engeller ve onlarla sağlıklı yakın ilişkiler kurulmasını zorlaştırırlar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Kaynak: Kişilik ve Zihin - Prof. Dr. Doğan Şahin

#psikoloji #narsissist #ebeveyn
❤️‍🩹 Toplumsal travma, geniş kitlelerin ❤️‍🩹 Toplumsal travma, geniş kitlelerin fiziksel ve ruhsal güvenlik duygusunu altüst eder. Ortaya çıkan etkiler yalnızca o olayla sınırlı kalmaz, gelecek nesillerin de duygusal ve sosyal yaşamını etkileyebilir. Ancak yüzleşme, paylaşım, kolektif hafızanın inşası ve adalet arayışı, toplumsal onarımı destekler. Dayanışma kültürünü beslemek ve yıkıcı olayların tekrarlanmaması için kalıcı çözümler geliştirmek, her bir bireyin katkısıyla mümkün hâle gelir.

Toplumsal Boyutta İyileşme

* Güçlü Sosyal Destek Ağı: Travmadan etkilenen bireylerin destek hissetmesi, toplumun onarıcı gücünü artırır. Ayrıca aile, arkadaş ve komşuluk ilişkileri gibi yakın çevre alanlarının güvenilirliği ve dayanışması, ruhsal toparlanmaya olumlu katkıda bulunur.

* Açık ve Şeffaf İletişim: Toplumsal travmanın ardından yaşananları görmezden gelme veya inkar, tüm kesimlerde derin bir güvensizlik yaratır. Oysa olayların kabul edilmesi, hatırlanması ve anlatılması uzun vadede onarıcı bir etki taşır.

* Adalet ve Yüzleşme Mekanizmaları: Geniş çaplı bir felaket veya zulüm sonrası adaleti sağlayacak yolların (yargı süreçleri, hak talepleri vb.) işlemesi, toplumsal bellek ve iyileşme sürecinin merkezinde yer alır. Resmî kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve yerel inisiyatifler bu süreçte kritik rol oynar (Paker, 2007).

* Aktif Katılım ve Dayanışma: Dayanışma faaliyetlerine katılmak, yardım kampanyalarında yer almak veya hak savunuculuğu yapmak hem toplumu hem de bireyi güçlendirir. Bu tür eylemler, çaresizlik duygusunu hafifletir ve umudu canlı tutar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

Kaynaklar

Herman, J. (1992). Travma ve İyileşme. İstanbul: Literatür Yayıncılık.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Merkezi. (2015). Psiko-Eğitim Broşürleri – 4: Toplumsal Travma Nedir?
Janoff-Bulman, R. (1992). Shattered assumptions: Towards a New Psychology of Trauma. New York: Free Press.
Paker, M. (2007). Psiko-politik Yüzleşmeler. İstanbul: Birikim Yayınları.

#psikoloji
Instagram'da Takip Et

Etiketler

Bağımlılık Bireysel psikoterapi depresyon Ebeveyn EMDR EMDR Terapisi Freud Gottman Çift Terapisi Jung Kişilik Bozuklukları narsist Online EMDR Online psikolog Psikanaliz Psikodinamik Psikoterapi Rüya travma Travma Bağı Travma Sonrası Stres Bozukluğu Travma Sonrası Tepkiler Çift Terapisi Çocukluk Travmaları çocukluk çağı travmaları İlişkiler

Son Eklenenler

  • Kuşaklararası Travma Aktarımı
  • Toksik İlişkilerde Sınır Koymak Neden Zordur
  • İnsanlar Değişir mi? Romantik İlişkilerde Değişimin Rolü
  • Uzak Mesafe İlişkisi: Bağ ve Güveni Sürdürme
  • Oversharing (Aşırı Paylaşım) Nedir ve Nasıl Başa Çıkılır?
  • Travma Terapisi: Gerçek Nedir?

Yasal Uyarı

Bu internet sitesinin içeriği ve uygulamaları, sadece bilgilendirme ve eğitim amaçlı olup, herhangi bir şekilde tıbbi öneri verme veya herhangi bir danışan sağlama amacı ile oluşturulmamıştır. Sitemizde yer alan alıntı ve görüşler açıkça belirtilmediği takdirde resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. Yazılı izin alınmaksızın kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz