Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
    • Narsisizm
    • Aldatma ve Sadakatsizlik
    • İstismar ve Manipülasyon
    • İlişkiler ve Çift Dinamikleri
    • İlişkiler ve Psikoloji
    • Bağlanma Stilleri
    • Travma ve Çocukluk İzleri
    • Terapi Yaklaşımları
      • Psikodinamik Terapi
      • EMDR
      • Şema Terapi
      • Gottman Çift Terapisi
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • Kitap Önerileri
  • İletişim

Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
    • Narsisizm
    • Aldatma ve Sadakatsizlik
    • İstismar ve Manipülasyon
    • İlişkiler ve Çift Dinamikleri
    • İlişkiler ve Psikoloji
    • Bağlanma Stilleri
    • Travma ve Çocukluk İzleri
    • Terapi Yaklaşımları
      • Psikodinamik Terapi
      • EMDR
      • Şema Terapi
      • Gottman Çift Terapisi
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • Kitap Önerileri
  • İletişim
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
    • Narsisizm
    • Aldatma ve Sadakatsizlik
    • İstismar ve Manipülasyon
    • İlişkiler ve Çift Dinamikleri
    • İlişkiler ve Psikoloji
    • Bağlanma Stilleri
    • Travma ve Çocukluk İzleri
    • Terapi Yaklaşımları
      • Psikodinamik Terapi
      • EMDR
      • Şema Terapi
      • Gottman Çift Terapisi
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • Kitap Önerileri
  • İletişim
featured_image

İlişkilerde Değişim ve Güçlü Bağların Sırları

1 Ekim 2025 Yazar: Tuğçe Turanlar Gottman Çift Terapisi, İlişkiler ve Çift Dinamikleri, İlişkiler ve Psikoloji 0 Yorum

İlişkiler, durağan bir yapıya sahip değildir. Tıpkı doğadaki döngüler gibi değişir, dönüşür ve yeniden şekillenir. Hayatın getirdiği farklı dönemler, çiftlerin ilişkilerini de etkiler; kimi zaman heyecan verici yeni başlangıçlar, kimi zaman zorluklarla dolu stresli süreçler, kimi zaman da sakinleşme ve uyum dönemleri yaşanır.

Bu değişimler kaçınılmazdır. Önemli olan, her dönemi fark edebilmek ve o dönemde ilişkiyi güçlendirecek adımlar atabilmektir. Çünkü sevgi durağan bir duygu değil; değişimle birlikte büyüyen, olgunlaşan ve derinleşen bir süreçtir.

İlişkilerde Uyum ve Ritüellerin Önemi

Hayatın akışı içinde değişim kaçınılmazdır. Mezuniyet, iş değişikliği, yeni bir şehre taşınmak ya da çocukların büyüyüp evden ayrılması gibi olaylar, çiftlerin yaşam ritmini doğrudan etkiler. Bu tür dönemler, ilişkide hem heyecan verici yenilikler hem de zorlayıcı uyum süreçleri yaratabilir.

İşte bu noktada, ortak ritüeller güçlü bir bağ oluşturur. Ritüeller, ilişkinin içinde güven ve süreklilik duygusu yaratan küçük ama etkili alışkanlıklardır. Pazar sabahı yapılan kahvaltılar, her yıl tekrarlanan doğum günü kutlamaları ya da haftalık film geceleri, çiftin bağını koruyan ve değişimin dalgaları arasında ilişkiye sabit bir zemin sunar.

Bununla birlikte, açık uçlu sorular sormak da bu dönemin en önemli iletişim araçlarından biridir. “Bu değişim seni nasıl etkiliyor?”, “Şu an en çok neye ihtiyaç duyuyorsun?” gibi sorular, partnerin duygu ve düşüncelerini derinlemesine anlamaya yardımcı olur. Evet/hayır yanıtlarıyla sınırlı kalmayan bu tür sorular, çiftin birbirine yabancılaşmasını engeller ve değişim dönemlerini bir fırsata dönüştürür.

Geçiş dönemleri aslında birlikte öğrenmenin ve uyum sağlamanın en verimli zamanlarıdır. Çiftler bu süreçte birbirlerinin iç dünyasına daha dikkatle kulak verdikçe, bağları güçlenir ve ileride karşılaşacakları yeni dalgalara karşı daha dayanıklı hâle gelirler.

İlişkilerde Çatışma Yönetimi ve İletişim Stratejileri

İlişkiler her zaman huzur ve uyum içinde ilerlemez. Hayatın farklı evrelerinde işsizlik, maddi sıkıntılar, sağlık sorunları, kayıplar ya da güveni sarsan olaylar ortaya çıkabilir. Bu dönemler, çiftlerin bağını test eden zorlu zamanlardır.

Çatışmalar bu dönemin en doğal parçasıdır. Ancak önemli olan, çatışmaları tamamen ortadan kaldırmak değil, onları yapıcı bir şekilde yönetebilmektir. Bu noktada “ben dili” kullanmak büyük önem taşır. “Sen beni hiç anlamıyorsun” yerine, “Bu durumda kendimi anlaşılmamış hissediyorum” demek, suçlamayı ortadan kaldırır ve iletişimi daha sağlıklı bir zemine taşır.

Bir diğer önemli unsur, onarım girişimleridir. Tartışmalar sırasında “Özür dilerim”, “Biraz sakinleşelim” ya da “Sana ihtiyacım var” gibi ifadeler, ilişkiyi kopma noktasından geri döndürebilir. Küçük ama samimi bu adımlar, çiftlere “önceliğimiz birbirimiz” mesajını verir.

Zorluklar döneminde güven ve bağlılık yeniden sınanır. Bu dönemde verilen küçük sözleri tutmak, partnerin yanında olmak ve destek vermek, ilişkinin temel taşlarını güçlendirir. Böylece en zorlayıcı dönemler bile çiftin birbirine daha çok kenetlenmesine aracılık edebilir.

Evlilikte İletişim, Aile ve Destekleyici Bağlar

Hayat yalnızca zorluklardan ibaret değildir; kimi dönemler umut verici ve heyecan doludur. Evlilik, birlikte eve çıkmak, çocuk sahibi olmak ya da yeni bir iş fırsatı, çiftler için yeni sorumluluklarla birlikte büyük mutluluk da getirir.

Bu süreçte en kritik nokta, partnerler arasındaki karşılıklı destektir. Destek, sadece “yanındayım” demekle sınırlı değildir. Bazen duygusal destek gerekir; bazen de günlük sorumlulukları paylaşmak, plan yapmak ya da partnerin hayalini gerçekleştirmesi için ona zaman yaratmak, destek olmanın somut yollarıdır.

Ayrıca bu dönemde çiftlerin “aşk haritalarını” güncellemeleri çok önemlidir. Aşk haritası, partnerin ilgi alanlarını, korkularını, hayallerini ve hedeflerini bilmeyi ifade eder. İnsanlar zamanla değişir; bu nedenle aşk haritasının da güncel tutulması gerekir. Partnerinizin şu anda en çok neye önem verdiğini bilmek, ilişkinizi canlı ve güçlü tutar.

Yeni başlangıçların enerjisiyle birlikte, çiftler aynı zamanda kendi “biz hikâyelerini” de yeniden yazmaya başlar. Nasıl tanıştıklarını, hangi zorlukları aştıklarını ve hangi başarıları paylaştıklarını hatırlamak, ilişkinin olumlu yönlerini öne çıkarır ve geleceğe daha güvenle bakmalarını sağlar.

İlişkilerde Ortak Hayaller, Oyun ve Eğlencenin Gücü

İlişkilerin en keyifli dönemlerinden biri, çiftlerin birlikte büyüme ve keşif sürecidir. Bu dönemde daha fazla enerji hissedilir, yeni şeyler deneme isteği artar. Seyahatler, hobiler, ortak projeler ya da günlük hayata eklenen küçük yenilikler, ilişkiye heyecan ve tazelik katar.

Bu dönemde önemli olan, partnerin hayallerini ve hedeflerini bilmek ve bunları paylaşmaktır. “Hayatında en çok neyi gerçekleştirmek istiyorsun?” veya “Birlikte başarmak istediğimiz şeyler neler?” gibi sorular, çiftin ortak yönünü belirlemesine yardımcı olur. Bu tür konuşmalar, yalnızca bireysel gelişimi değil, aynı zamanda ortak bir gelecek vizyonunu da güçlendirir.

Ayrıca oyun ve eğlencenin rolü göz ardı edilmemelidir. Çoğu zaman yoğun iş temposu veya günlük sorumluluklar nedeniyle eğlence geri plana atılır. Oysa birlikte kahkaha atmak, spontane etkinlikler yapmak, espriler paylaşmak ve küçük maceralar yaşamak, çiftin bağını derinleştirir.

Unutulmaması gereken basit bir gerçek vardır: “Birlikte oyun oynayan çiftler, birlikte kalır.” Eğlence ve oyun, yalnızca keyifli anlar yaratmaz; aynı zamanda güven, yakınlık ve derin bir duygusal bağın da temel taşlarından biridir.

Değişimi Kabul Etmek ve Sağlam Bağlar Kurmak

İlişkiler, tıpkı doğa gibi farklı evrelerden geçer. Kimi zaman uyum arayışı, kimi zaman stres ve zorlukların ağırlığı, kimi zaman umut dolu yeni başlangıçların heyecanı, kimi zaman da büyüme ve keşfin canlılığı yaşanır. Her dönem kendi içinde zorluklar kadar fırsatlar da barındırır.

Önemli olan, hangi evrede olunduğunu fark etmek ve o dönemin ihtiyaçlarına uygun adımlar atabilmektir. Ritüeller değişim dönemlerini kolaylaştırır, çatışmaları doğru yönetmek zorlukları aşılır kılar, yeni başlangıçlarda destek vermek ilişkiyi güçlendirir, oyun ve macera ise bağı canlı tutar.

Sevgi, durağan bir duygu değil; değişimle birlikte olgunlaşan, derinleşen ve güçlenen bir süreçtir. Çiftler yaşamın farklı evrelerini birlikte deneyimledikçe yalnızca ilişkilerini değil, kendilerini de yeniden keşfeder.


Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar, psikodinamik yönelim ağırlıklı çalışmaktadır. Travmalarla çalışırken EMDR yöntemini, kişilik örüntüleriyle çalışırken Şema Terapiyi, ilişkilerde ise Gottman Çift Terapisi yaklaşımını kullanmaktadır. Özellikle narsisizm, bağlanma sorunları ve ilişkisel dinamikler üzerine yoğunlaşır. Yazılarında hem klinik deneyimlerinden hem de bilimsel araştırmalardan beslenerek psikolojik kavramları herkesin anlayabileceği bir dille aktarmayı amaçlar.


Kaynakça

Gottman Institute. (2025). Seasons of Life. Love Notes Newsletter, October 2025.

Aşk Haritası Çift Terapisi Çiftler Evlilik Online Bireysel Terapi Sağlıklı ilişkiler
Önceki
Sonraki

İlgili Makaleler

Spiritüel Bypass
Spiritüel Bypass
13 Ocak 2024

"Spiritüel Bypass" terimi, insanların manevi fikir ve uygulamaları kullanarak...

Devamı
Psikoterapiden Ne Beklemeliyim
Psikoterapiden Ne Beklemeliyim
13 Ağustos 2024

Psikoterapiden Ne Beklemeliyim Psikoterapi, bireylerin duygusal ve psikolojik...

Devamı
Freud Okuma Listesi
Freud Okuma Listesi
9 Şubat 2022

Freud Okuma Listesi; uzmanlar ve Freud hakkında bilgi edinmek isteyen tüm...

Devamı
Freud’un Rüya Analizi: Psikanalizin Kapısı
Freud’un Rüya Analizi: Psikanalizin Kapısı
10 Ocak 2024

"Rüyalar, bastırılmış arzuların gerçekleşmesidir." – Freud İnsanlık tarihinin...

Devamı

Instagram

🩵 Günlük hayatın içinde çoğu zaman kendim 🩵 Günlük hayatın içinde çoğu zaman kendimizi duymadan, duygularımızı fark etmeden ilerleriz. Oysa küçük bir mola verip içimize döndüğümüzde değişimin ilk adımını atmış oluruz. Kendine Dönüş Rehberi, bu yolculukta sana eşlik etmesi için hazırlandı.

🦋 Yedi gün boyunca kısa okumalar, egzersizler ve sorularla kendine daha yakından bakmayı, duygularını tanımayı ve içindeki farklı sesleri keşfetmeyi deneyimleyeceksin. Bazen güçlü yanlarını hatırlayacak, bazen sınır koymayı çalışacak, bazen de içindeki küçük çocukla buluşacaksın. Her gün 10–15 dakikanı ayırman, kendinle kurduğun bağı güçlendirmek için yeterli.

✨Bu rehber terapi yerine geçmez. Ama farkındalığını artırmana, kendine daha şefkatli yaklaşmana ve geleceğe dair yeni niyetler koymana destek olabilir. 

🦋✨ Yolculuğun sonunda kendi notlarınla şekillenen kişisel bir defterin olacak: sana ait, sana yol gösteren bir pusula.

7 Gün 7 Adım: Kendine Dönüş Rehberi
	1.	Kendine Bakışın
	2.	Duyguların Haritası
	3.	İç Sesini Resmet
	4.	Güçlü Yanlarının Kolajı
	5.	“Hayır” Günlüğü
	6.	Küçük Çocuğa Mektup
	7.	Gelecek Benliğe Niyet

🔗 Kendine Dönüş Rehberi’ni profilimdeki linkten veya www.tugceturanlar.com’dan ücretsiz indirebilirsin.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

#psikoloji
Travmatik ya da yıkıcı aile ortamlarında çocu Travmatik ya da yıkıcı aile ortamlarında çocuk, dış koşulları değiştiremeyeceği için hayatta kalma stratejisi olarak çoğu zaman suçu kendine yükler. Bu durum, “kontrol yanılsaması” yaratarak çaresizlik duygusunu hafifletir. Ancak çocuklukta geliştirilen bu mekanizma, yetişkinlikte de ilişkilerde kendini gösterir: partneri yüceltmek, sürekli özür dilemek ya da terk edilme korkusu yaşamak gibi örüntüler bu geçmiş stratejinin izleridir.

Bu durum özellikle kaygılı bağlanma eğiliminde ve narsisistik ilişkilerde çok görülür ❤️‍🩹

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

#psikoloji
İlişkilerde sınır koymak çoğu zaman “benci İlişkilerde sınır koymak çoğu zaman “bencillik” olarak algılansa da, aslında hem kişinin hem de ilişkinin sağlığını koruyan bir adımdır. 

Sınır, duyguları, zamanı, enerjiyi ve değerleri koruyan görünmez bir çizgidir; sevgiyi azaltan bir duvar değil, ilişkiyi daha güvenli ve saygılı kılan bir çerçevedir. Sağlıklı sınırlar duygusal, fiziksel, dijital ya da değer temelli olabilir ve iletişime kapıyı kapatmaz; tam tersine beklentileri netleştirerek çatışmaları azaltır, iletişimi güçlendirir ve güvenli bağlanmayı destekler.

Bencillik algısının kökeninde genellikle kaygılı bağlanma örüntüleri, “fedakârlık = sevgi” gibi kültürel kalıplar ve çocuklukta “hayır” demeyle ilişkilenen suçluluk duyguları vardır. Oysa sınır koyabilen kişi, partnerine de alan tanır; bu da saygıyı ve güveni artırır. 

Gottman Çift Terapisi’nde de vurgulandığı gibi, mutlu çiftler hem “biz” olmayı hem de “ben” kalabilmeyi başarır ❤️

Kısacası, sınır koymak sevgisizliğin değil özsaygının göstergesidir; gerçek yakınlık ise sınırların yok sayılmasıyla değil, kabul edilip saygı duyulmasıyla mümkündür.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Günümüzde ayrılıklar artık sadece yüz yüze Günümüzde ayrılıklar artık sadece yüz yüze yaşanan bir deneyim değil; sosyal medya da bu sürecin önemli bir parçası haline geldi 💔

Eski partnerin paylaşımlarını görmek, hikâyelerini takip etmek ya da ortak fotoğraflarla karşılaşmak, duygusal toparlanmayı zorlaştırabilir. 

Kaygılı bağlanan kişiler ayrılık sonrası sosyal medyada daha yoğun “takip” davranışı gösterirken; kaçınan bağlanan kişiler genellikle tüm dijital izleri silmeyi tercih eder. 

Modern ilişki dinamikleri arasında yer alan “ghosting” (aniden ortadan kaybolma) ve “breadcrumbing” (ufak mesajlarla umut verip ilişkiyi sürüncemede bırakma) gibi davranışlar ise bu süreci daha da karmaşık hale getirebilir.

🔗 Yazının tamamını www.tugceturanlar.com’da okuyabilirsiniz 🩵

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Görmezden Gelen Ebeveynin Çocuğu Olmak ❤️‍🩹Çocuklukta ebeveyn tarafından duygusal olarak görülmemek, yani duygusal ihmal, bireyin benlik algısı, duygularını düzenleme becerisi ve ilişkilerinde derin izler bırakır.

* Çocuklukta: Temel ihtiyaçlar karşılanır ama duygusal sıcaklık, aynalanma ve düzenleyici ilişki deneyimi eksik kalır. Çocuk, sessizlikle kabul edilmeyi öğrenir. Bu da içe kapanma, yalnızlık ve yetersizlik duygularına yol açar.

* Yetişkinlikte: Duygularını ifade etmekte zorlanma, ya bastırma ya da yoğun ve kontrolsüz dışavurum şeklinde görülür. İlişkilerde aşırı uyum sağlama veya duygusal mesafe koyma eğilimleri gelişebilir. Karar vermede güçlük, onay arayışı, kaygı ve depresyon gibi sorunlar sık görülür.

* Onay ihtiyacı: Görülmeyen çocuk, yetişkin olduğunda değeri onay üzerinden tanımlar. Bu ya pasif bir uyum (sessizlik, memnun etme) ya da aktif bir onay arayışı (mükemmeliyetçilik, sürekli doğru olma çabası) olarak ortaya çıkar.

* İyileşme: Duyguların fark edilmesi, adlandırılması, öz-şefkat, sınır koyma ve kendini ifade etme becerilerinin güçlendirilmesiyle mümkündür. Güvenli ve düzenleyici ilişkiler, özsaygıyı ve duygu düzenleme kapasitesini destekler.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Bağlanma stilleri, ayrılıkla başa çıkma biç Bağlanma stilleri, ayrılıkla başa çıkma biçimimizi önemli ölçüde şekillendirir. Bu farkındalık, yaşanan tepkilerin kişisel bir yetersizlik değil, geçmişten gelen bağlanma dinamiklerinin doğal bir yansıması olduğunu hatırlatır. Kendi bağlanma stilimizi tanımak, hem ayrılık sürecinde duygularımızı anlamlandırmamıza hem de gelecekte daha sağlıklı ilişkiler kurmamıza katkı sağlar.

Güvenli Bağlanma

* Yakınlıktan korkmaz, duygularını ifade eder.
* Ayrılıkta üzüntüyü kabul eder, sosyal destekle iyileşmeye yönelir.
* Daha hızlı toparlanır ve sağlıklı ilişkiler kurma olasılığı yüksektir.

Kaygılı Bağlanma
* Reddedilme korkusu taşır, partneri kaybetmemek için yoğun çaba gösterir.
* Ayrılık sonrası yoğun acı, çaresizlik ve takıntılı düşünceler yaşar.
* Eski partnerle teması sürdürme girişimleri sık görülür.

Kaçıngan Bağlanma
* Yakınlıktan rahatsız olur, duygusal bağı sınırlı tutar.
* Ayrılık sonrası soğukkanlı görünür, acıyı bastırmaya çalışır.
* Bastırılan duygular uzun vadede yalnızlık ya da öfke olarak geri döner.

Korkulu-Kaçıngan Bağlanma
* Hem yakınlık ister hem de reddedilmekten korkar.
* Ayrılıkta duyguları dalgalanır; özlem ve öfke arasında gidip gelir.
* Bu çelişkiler iyileşmeyi ve yeni ilişkileri zorlaştırır.

Ortak Noktalar 🌹
* Ayrılık bir kayıp deneyimidir ve yas süreciyle benzerlik gösterir.
* Benlik algısı sarsılabilir, kişi değerini sorgulayabilir.
* Zamanla çoğu birey ayrılığı kabullenir ve yeni başlangıçlar yapar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Instagram'da takip et

Öne Çıkan Konular

  • Narsisizm
  • İstismar ve Manipülasyon
  • Bağlanma Stilleri
  • Psikodinamik Terapi
  • EMDR
  • Şema Terapi
  • Gottman Çift Terapisi

Son Eklenenler

  • Travmatik Anılar ve EMDR Terapisi: TSSB Belirtilerinde İyileşme
  • İlişkilerde Değişim ve Güçlü Bağların Sırları
  • Kendine Dönüş Neden Önemli?
  • Hangi Terapi Yöntemi Bana Uygun?
  • İlişkilerde Sınır Koymak Bencillik mi?
  • Ayrılık ve Bağlanma Stilleri: Hangi Tepkiler Sizi Bekliyor?

Yasal Uyarı

Bu internet sitesinin içeriği ve uygulamaları, sadece bilgilendirme ve eğitim amaçlı olup, herhangi bir şekilde tıbbi öneri verme veya herhangi bir danışan sağlama amacı ile oluşturulmamıştır. Sitemizde yer alan alıntı ve görüşler açıkça belirtilmediği takdirde resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. Yazılı izin alınmaksızın kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz