Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim

Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
featured_image

Psikolojik Dayanıklılık Nedir

Yazar: Tuğçe Turanlar16 Kasım 2024 Kişisel Gelişim0 Yorum

Zorluklar ve stres, hayatın kaçınılmaz bir parçasıdır. Ancak bazı bireyler, krizler karşısında hızla toparlanıp güçlenebilirken, diğerleri daha fazla zorlanır. Bu farkın temelinde, psikolojik dayanıklılık (resilience) yatmaktadır. Peki, psikolojik dayanıklılık tam olarak nedir ve nasıl geliştirilebilir?

Psikolojik Dayanıklılık

Psikolojik dayanıklılık, bireyin stres, travma, kayıp, hastalık gibi zorluklar karşısında esnek kalabilme, toparlanabilme ve bu deneyimlerden güçlenerek çıkabilme kapasitesidir. Psikolojik dayanıklılık, zorluklardan kaçmak değil; onlarla yüzleşerek uyum sağlamak anlamına gelir.

Amerikan Psikoloji Derneği’ne (APA) göre psikolojik dayanıklılık, bir bireyin hem fiziksel hem de duygusal olarak esnek olmasını sağlayan bir dizi düşünce ve davranış modelinden oluşur (American Psychological Association, 2012).

Psikolojik Dayanıklılığı Etkileyen Faktörler

Dayanıklılık, yalnızca doğuştan gelen bir özellik değildir; çevresel ve kişisel faktörlerle de şekillenir. Bu faktörlerden bazıları şunlardır:

• Destek Sistemleri: Aile, arkadaşlar veya topluluk desteği, zorluklarla başa çıkmada kritik bir rol oynar.

• Bilişsel Esneklik: Problemlere farklı açılardan bakabilme yeteneği, dayanıklılığı artırır.

• İçsel Güç: Bireyin kendine olan güveni ve problem çözme becerileri, kriz anlarında toparlanmayı kolaylaştırır.

• Amaç Duygusu: Hayatta bir anlam ve amaç hissine sahip olmak, bireyi güçlü tutar.

Hayatta Karşılaşılan Zorluklarla Başa Çıkma Yolları

Psikolojik dayanıklılığı artırmak ve hayatın zorluklarıyla daha etkili bir şekilde başa çıkmak için aşağıdaki stratejileri kullanabilirsiniz:

1. Destek Sistemlerinizi Güçlendirin

Sosyal ilişkiler, dayanıklılığın temel taşlarından biridir. Duygularınızı paylaşabileceğiniz güvenilir bir arkadaş veya aile üyesine sahip olmak, stresle başa çıkmayı kolaylaştırır. Topluluk etkinliklerine katılmak veya bir destek grubu bulmak da faydalı olabilir.

2. Duygularınızı Kabul Edin

Zorluklar karşısında hissettiğiniz stres, üzüntü veya öfke gibi duyguları bastırmak yerine kabul etmek önemlidir. Bu duyguları anlamak ve yönetmek, daha sağlıklı bir zihinsel duruma ulaşmanıza yardımcı olur.

3. Esnek Bir Düşünce Yapısı Geliştirin

Her zorluk, aynı zamanda bir öğrenme fırsatı sunar. Olaylara sadece olumsuz yönlerinden değil, büyüme fırsatları açısından da bakmaya çalışın. Örneğin, bir iş kaybı yeni kariyer fırsatları yaratabilir.

4. Fiziksel Sağlığınıza Özen Gösterin

Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve yeterli uyku, dayanıklılığı artırmada büyük rol oynar. Fiziksel olarak güçlü bir beden, zihinsel olarak da daha esnek olmanıza yardımcı olur.

5. Kendi Hikayenizi Yeniden Yazın

Olumsuz geçmiş deneyimlerinizi yeniden çerçevelendirin. Kendinize, “Bu durumdan ne öğrendim?” veya “Bu zorluğun bana kattığı olumlu bir şey var mı?” gibi sorular sorun.

6. Stres Yönetimi Tekniklerini Öğrenin

Meditasyon, nefes egzersizleri veya farkındalık (mindfulness) teknikleri, stres düzeyinizi azaltmada etkili araçlardır.

7. Küçük Hedefler Belirleyin

Büyük bir problemi tek seferde çözmek yerine, onu küçük, yönetilebilir parçalara bölün. Bu, hem başarma hissinizi artırır hem de stresinizi azaltır.

Sonuç

Psikolojik dayanıklılık, hayattaki zorluklara karşı bir kalkan değil, onları aşabilmek için sahip olduğunuz bir rehberdir. Dayanıklılık geliştikçe, sadece zorluklara karşı daha güçlü olmakla kalmaz, aynı zamanda bu zorluklardan öğrenerek büyürsünüz.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Yule Psikoloji

Kaynakça:

• American Psychological Association. (2012). Building your resilience. Retrieved from apa.org.

• Southwick, S. M., & Charney, D. S. (2012). Resilience: The Science of Mastering Life’s Greatest Challenges. Cambridge University Press.

• Bonanno, G. A. (2004). Loss, trauma, and human resilience: Have we underestimated the human capacity to thrive after extremely aversive events? American Psychologist, 59(1), 20-28.

Devamı
featured_image

Psikoterapiden Ne Beklemeliyim

Yazar: Tuğçe Turanlar13 Ağustos 2024 Kişisel Gelişim, Psikoterapiler0 Yorum

Psikoterapiden Ne Beklemeliyim

Psikoterapi, bireylerin duygusal ve psikolojik zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olmayı amaçlayan profesyonel bir destek sürecidir. Bu süreç, kişinin kendini daha iyi anlamasını, düşünce ve davranış kalıplarını fark etmesini ve daha sağlıklı bir yaşam sürdürmesini hedefler. Ancak, psikoterapiye başlamadan önce ne beklemeniz gerektiğini bilmek önemlidir.

Destekleyici Bir Ortam

Psikoterapi, yargılanmadan, eleştirilmeden konuşabileceğiniz güvenli bir ortam sunar. Terapi odası, duygularınızı ve düşüncelerinizi açıkça ifade edebileceğiniz bir alan olarak tasarlanmıştır. Terapistiniz, sizi dinlerken empati ve anlayış gösterecek, bu da kendinizi rahat hissetmenize yardımcı olacaktır.

Zamanla Gelişen Bir Süreç

Psikoterapi, hemen sonuç almayı beklemeniz gereken bir süreç değildir. Sorunlarınızın kökenine inmek ve bu sorunları anlamak zaman alır. Sabırlı olmak ve sürecin doğal akışına güvenmek önemlidir. Her seans, bir öncekinin üzerine inşa edilir. Farkındalık ve değişim zamanla gerçekleşir.

Duygusal Dalgalanmalar

Terapi sürecinde, bazı seanslar diğerlerinden daha zorlayıcı olur. Duygusal olarak zorlandığınız anlar yaşayabilirsiniz. Bu tamamen normaldir. Bu dalgalanmalar, aslında ilerlemenin bir göstergesidir. Duygularınızı bastırmak yerine, onları fark etmek ve işlemeye çalışmak, terapinin bir parçasıdır.

Kendi Kendine Yardım

Terapistiniz size rehberlik ederken, asıl işin sizde olduğunu unutmayın. Terapiden en iyi şekilde yararlanmak için, seanslar arasında terapistinizin önerdiği yöntemleri uygulamak, düşüncelerinizi yazmak ya da belirli egzersizler yapmak önemlidir. Terapi, sadece terapistinizle buluştuğunuz zamanlarda değil, yaşamın her anında kendinize odaklanmayı gerektirir.

Gizlilik

Psikoterapide gizlilik esastır. Terapistinizle paylaştığınız bilgiler, sizin izniniz olmadan üçüncü şahıslarla paylaşılmaz. Bu gizlilik, güvenli bir alan yaratır ve özgürce konuşabilmenizi sağlar. Ancak, bazı yasal yükümlülükler altında, özellikle kendinize veya başkalarına zarar verme riski varsa, terapistiniz durumu yetkililere bildirmek zorunda kalabilir.

Uygulamalı Stratejiler

Psikoterapi, sadece konuşmakla sınırlı kalmaz. Terapistiniz, sizinle birlikte belirli stratejiler geliştirebilir ve bunları hayatınıza nasıl entegre edebileceğinizi gösterebilir. Örneğin, stres yönetimi, duygu düzenleme teknikleri veya düşünce kalıplarınızı değiştirmeye yönelik egzersizler günlük yaşamınızda size yardımcı olur.

Sonuç

Psikoterapi, duygusal ve psikolojik iyilik halinizi desteklemek için güçlü bir araçtır. Ancak, terapi süreci her zaman lineer olmayabilir. İniş çıkışlarla dolu olabilir. Sabırlı olmak, sürece güvenmek ve açık fikirli kalmak, terapiden en yüksek düzeyde fayda sağlamanıza yardımcı olacaktır.

Psikoterapiden Ne Beklemeliyim

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Randevu veya bilgi almak için yulepsikoloji@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.

Referanslar

  • American Psychological Association (APA). (2021). What Should I Expect During My First Therapy Session? Retrieved from https://www.apa.org
  • National Institute of Mental Health (NIMH). (2022). Psychotherapies. Retrieved from https://www.nimh.nih.gov
  • Mayo Clinic. (2023). Psychotherapy: What you can expect. Retrieved from https://www.mayoclinic.org
Devamı
featured_image

Bireysel Terapi Nedir

Yazar: Tuğçe Turanlar5 Eylül 2021 Psikoterapiler0 Yorum

Bireysel terapi, kişinin duygusal ve zihinsel zorluklarını ele almasına, kendini daha iyi anlamasına ve yaşam kalitesini artırmasına yardımcı olan bir psikoterapi türüdür. Terapist ve danışan arasında güvene dayalı bir iş birliğiyle gerçekleşir ve danışanın ihtiyaçlarına uygun bir terapi süreci sunar.

Bireysel terapi, kişinin kendini ifade etmesine, duygularını keşfetmesine ve sorunlarla başa çıkma becerilerini geliştirmesine olanak tanır. Ayrıca, bireyin refahını olumsuz etkileyen semptomların iyileştirilmesi veya kontrol edilmesi hedeflenir.


Bireysel Terapinin Amaçları

Bireysel terapi; kişinin yaşadığı zorluklara yönelik çözüm yolları geliştirmeyi, duygusal yüklerini hafifletmeyi ve yaşamına yeni bir yön vermesini sağlamayı hedefler. Terapi sürecinde aşağıdaki konular ele alınabilir:

  • Duygu ve düşünceleri ifade etme,
  • Davranış kalıplarını fark etme,
  • Problemleri ve çatışmaları çözme,
  • Güçlü yönleri ve zayıflıkları keşfetme.

Bireysel terapinin süresi, ele alınan konuların niteliğine ve danışanın ihtiyaçlarına bağlı olarak kısa veya uzun dönemli olabilir.


Bireysel Terapi ile Destek Alabileceğiniz Durumlar

Bireysel terapi; strese, üzüntüye, öfkeye veya çatışmaya neden olabilecek birçok farklı durumda etkili bir destek sunar. Aşağıdaki durumlarda bireysel terapi sizin için faydalı olabilir:

  • Kaygı bozuklukları ve stres,
  • Depresyon ve duygusal dalgalanmalar,
  • Özgüven ve özsaygı problemleri,
  • Travma ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB),
  • Yas süreci ve kayıplar,
  • İlişki sorunları ve çatışmalar,
  • Aile içi şiddet veya duygusal istismar,
  • Yeme bozuklukları,
  • Bağımlılıklar (madde, sosyal medya, vb.),
  • Fobiler ve korkular,
  • Zorbalığa maruz kalma,
  • Uykusuzluk ve diğer uyku problemleri.

Bireysel Terapinin Faydaları

Bireysel terapi, duygusal ve zihinsel iyilik halinizi geliştirecek birçok fayda sunar:

  • Kendinizi daha iyi anlamanıza yardımcı olur.
  • Duygularınızı nasıl yöneteceğinizi öğretir.
  • Sorunların temel nedenlerini keşfetmenizi sağlar.
  • Sağlıklı başa çıkma becerileri kazandırır.
  • Yaşam değişikliklerine uyum sağlamanızı destekler.
  • Benlik saygınızı artırır ve karar alma süreçlerinizi iyileştirir.

Terapiye Ne Zaman Başvurmalısınız?

Bir sorun, günlük yaşamınızı etkiliyor veya sizi sürekli bunaltıyorsa, terapiye başvurmanın zamanı gelmiş olabilir. Sık sık mutsuz hissediyorsanız, yaşamınızdaki sorunlar hakkında umutsuzsanız veya profesyonel bir destek almadan üstesinden gelemeyeceğinizi düşündüğünüz bir zorlukla karşı karşıyaysanız, bireysel terapi size yardımcı olabilir.


Bireysel Terapide Gizlilik ve İlk Seans

Bireysel terapide gizlilik esastır. İlk seans, danışanın yaşadığı zorlukların anlaşılmasına odaklanır ve terapinin nasıl ilerleyeceği hakkında bilgi verir. Terapist ve danışan arasında güvenli bir ilişki kurmak, terapi sürecinin etkili bir şekilde ilerlemesi için önemlidir.


Bireysel Terapinin Süresi

Terapinin süresi; ele alınan konuların doğasına, kişinin iyileşme hızına ve ihtiyaçlarına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bazı sorunlar kısa süreli terapi ile çözülebilirken, kronik veya daha karmaşık durumlar daha uzun süreli bir tedavi gerektirebilir.


Bireysel Terapi Hakkında Merak Edilenler

1. Bireysel terapiye kimler başvurabilir?
Bireysel terapi, duygusal veya zihinsel zorluklar yaşayan, kendini daha iyi anlamak isteyen veya yaşamında olumlu bir değişim arayışında olan herkes için uygundur.

2. Terapi ne kadar sürer?
Terapinin süresi, kişinin ihtiyaçlarına ve ele alınan konuların karmaşıklığına bağlıdır. Bazı durumlar birkaç seans içinde çözülebilirken, daha derin ve kronik sorunlar için daha uzun bir süreç gerekebilir.

3. Terapide gizlilik nasıl sağlanır?
Terapistler, danışanların paylaştığı bilgileri gizli tutmakla yükümlüdür. Ancak, kişinin kendisine veya başkalarına zarar verme riski varsa, bu durum gizlilik ilkesi dışında değerlendirilir. İlk seansta gizlilikle ilgili detaylar terapist tarafından açıklanır.

4. Terapi sürecinde hangi yöntemler kullanılır?
Kullanılan yöntemler, danışanın ihtiyaçlarına göre belirlenir. Bu yöntemler arasında bilişsel davranışçı terapi (BDT), şema terapi, EMDR ve psikodinamik terapi gibi yaklaşımlar yer alabilir.

5. Terapide konuşmak zorunda mıyım?
Terapide konuşmak önemli bir unsurdur, ancak bazı danışanlar başlangıçta duygularını ifade etmekte zorlanabilir. Terapist, bu süreci kolaylaştırmak için destekleyici bir yaklaşım sunar.

6. Terapide olumlu bir sonuç ne kadar zamanda alınır?
Bu, kişinin terapiye olan bağlılığına, ele alınan sorunlara ve terapistin yöntemine bağlı olarak değişir. Düzenli seanslara katılmak ve verilen ödevleri yerine getirmek, süreci hızlandırabilir.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Yaşam kalitenizi artırmak ve kendinizi yeniden keşfetmek için bireysel terapi sürecine adım atabilirsiniz.

Psikolojik Danışmanlık Başvuru Formu için tıklayın.

Online psikolojik danışmanlık randevusu almak için yulepsikoloji@gmail.com adresine mail atabilir ya da 0532 053 3992 whatsapp üzerinden mesaj atarak iletişime geçebilirsiniz.

Devamı

Instagram

klinikpsikologtugceturanlar

Bağlanma stilleri, ayrılıkla başa çıkma biç Bağlanma stilleri, ayrılıkla başa çıkma biçimimizi önemli ölçüde şekillendirir. Bu farkındalık, yaşanan tepkilerin kişisel bir yetersizlik değil, geçmişten gelen bağlanma dinamiklerinin doğal bir yansıması olduğunu hatırlatır. Kendi bağlanma stilimizi tanımak, hem ayrılık sürecinde duygularımızı anlamlandırmamıza hem de gelecekte daha sağlıklı ilişkiler kurmamıza katkı sağlar.

Güvenli Bağlanma

* Yakınlıktan korkmaz, duygularını ifade eder.
* Ayrılıkta üzüntüyü kabul eder, sosyal destekle iyileşmeye yönelir.
* Daha hızlı toparlanır ve sağlıklı ilişkiler kurma olasılığı yüksektir.

Kaygılı Bağlanma
* Reddedilme korkusu taşır, partneri kaybetmemek için yoğun çaba gösterir.
* Ayrılık sonrası yoğun acı, çaresizlik ve takıntılı düşünceler yaşar.
* Eski partnerle teması sürdürme girişimleri sık görülür.

Kaçıngan Bağlanma
* Yakınlıktan rahatsız olur, duygusal bağı sınırlı tutar.
* Ayrılık sonrası soğukkanlı görünür, acıyı bastırmaya çalışır.
* Bastırılan duygular uzun vadede yalnızlık ya da öfke olarak geri döner.

Korkulu-Kaçıngan Bağlanma
* Hem yakınlık ister hem de reddedilmekten korkar.
* Ayrılıkta duyguları dalgalanır; özlem ve öfke arasında gidip gelir.
* Bu çelişkiler iyileşmeyi ve yeni ilişkileri zorlaştırır.

Ortak Noktalar 🌹
* Ayrılık bir kayıp deneyimidir ve yas süreciyle benzerlik gösterir.
* Benlik algısı sarsılabilir, kişi değerini sorgulayabilir.
* Zamanla çoğu birey ayrılığı kabullenir ve yeni başlangıçlar yapar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Mikro aldatma, ilişkilerde sadakatin yalnızca fi Mikro aldatma, ilişkilerde sadakatin yalnızca fiziksel sınırlarla değil, duygusal ve dijital alanlarla da şekillendiğini ortaya koyan bir kavramdır. 

Sosyal medyada flörtöz etkileşimler, eski sevgiliyle gizli mesajlaşmalar ya da partnerden saklanan yakınlıklar, görünürde küçük olsa da güveni zedeleyebilir. Bu davranışların ortak özelliği gizlilik, duygusal yatırım ve ilgi odağının partnerden başkasına kaymasıdır. Bu nedenle mikro aldatma, ilişkilerde belirsizlik ve güvensizlik duygularını tetikleyerek büyük krizlere yol açabilir❤️‍🩹

Bununla birlikte, her davranışın mikro aldatma sayılıp sayılmayacağı çiftlerin ortak sınırlarına bağlıdır. Bazı ilişkilerde eski sevgiliyle iletişim önemsiz görülebilirken, başka bir ilişkide bu durum ciddi bir güven sorununa dönüşebilir. Bu nedenle mikro aldatmayı anlamanın anahtarı, partnerlerin açık iletişim kurması, sınırlarını netleştirmesi ve birbirlerinin hassasiyetlerini gözetmesidir. Şeffaflık ve empati, mikro aldatmanın ilişkilerde yıkıcı bir tehdit olmaktan çıkıp, güveni güçlendiren bir farkındalık alanına dönüşmesini sağlayabilir 🌷

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
🥀 Erkek Narsisizm mi, Dişi Narsisizm mi? Aşa 🥀 Erkek Narsisizm mi, Dişi Narsisizm mi?

Aşağıdaki cümlelerden hangileri size daha tanıdık geliyor?

1. Başkalarının hayranlığına ihtiyaç duyarım ve bu benim değerimi kanıtlar.
2. Çoğu zaman empati kurmakta zorlanırım ve mesafeli dururum.
3. İlişkilerde kontrolün bende olmasını isterim.
4. Kendimi çoğu zaman kurban gibi hissederim.
5. Kabul görmek için uyum sağlarım, bazen de kendimden vazgeçerim.
6. Partnerimin başarılarını ve güçlü yanlarını kendi kimliğime katmaya çalışırım.

👉 Eğer daha çok 1-2-3 size uyuyorsa, erkek narsisizmine özgü yönler sizde daha baskın olabilir.

👉 Eğer daha çok 4-5-6 size uyuyorsa, dişi narsisizme özgü yönler sizde daha fazla olabilir.

(Bu test bir tanı aracı değildir; sadece farkındalık yaratmayı amaçlar.)

Barbel Wardetzki, Almanya’da narsisizm üzerine çalışan terapist ve yazar. Onun “Dişi ve Erkek Narsisizm” diye yaptığı ayrım, biyolojik cinsiyetten çok narsisizmin iki farklı dışavurum biçimini anlatıyor:

1. “Erkek narsisizm” (männlicher Narzissmus)

* Daha çok gösterişli, dışa dönük, üstünlük vurgulu bir tarzı ifade eder.
* Tipik özellikler: kibir, grandiyözlük, başarıya ve güce odaklanma, sürekli takdir arama.
* Dışarıdan güçlü, etkileyici, hatta “dokunulmaz” görünür.
* Yani bu daha çok toplumun “maskülen güç” imgeleriyle örtüşüyor.

2. “Dişi narsisizm” (weiblicher Narzissmus)

* Daha çok ilişki odaklı, bağımlı, onay arayışlı bir narsisizm biçimi.
* Tipik özellikler: sürekli sevilme, kabul görme, vazgeçilmez olma ihtiyacı; fedakârlık yaparak değer kazanma çabası.
* Dışarıdan uyumlu, alçakgönüllü biri gibi görünebilir ama altında derin bir değersizlik ve onaylanma açlığı vardır.
* Bu da toplumun “feminen uyum” beklentileriyle bağlantılıdır.

👉 Wardetzki’nin asıl vurgusu şu: Her iki biçim de özde aynı narsisistik yarayı (değersizlik ve reddedilme korkusu) saklar, sadece toplumda öğrenilen rollere göre farklı maskelerle dışa vurulur.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
❤️‍🩹 Duygu köprüsü, geçmişte yaşadığımız yoğun bir duygunun, bugün benzer bir durumla karşılaştığımızda yeniden tetiklenmesidir. 

İlişkinizdeki Duygu Köprüsünü Keşfetmek İçin Kendinize Aşağıdaki Soruları Sorabilirsiniz

Partnerimin bu davranışı bende hangi duyguyu tetikledi?

Bu duyguyu ilk kez hayatımda ne zaman hissetmiştim?

Geçmişte bu duyguyu hissettiğim olay kiminle yaşanmıştı?

Şu anki tepkim gerçekten bugünkü duruma mı ait?

Bu farkındalık, ilişkide nasıl daha sağlıklı bir tepki vermeme yardımcı olabilir?

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

#psikoloji
🍃 Travmatik bağlanmayı kişisel farkındalık 🍃 Travmatik bağlanmayı kişisel farkındalık açısından anlamak için üç parçaya ayıralım:

1. Döngüyü tanımak

Travmatik bağlanmada ilişkiler genelde şu döngüyü izler:
1. Yakınlık / balayı dönemi → Partner çok sevgi dolu, özel hissettiriyor.
2. Gerginlik → Eleştiri, uzaklaşma, küçümseme başlıyor.
3. İncitme → Kötü davranış, ihanet, şiddet, duygusal manipülasyon.
4. Telafi → Özür, sevgi gösterileri, “bir daha olmayacak” sözleri.
5. Döngü tekrar başlar.

Soru: Sizin deneyiminizde bu tür iniş-çıkışlar olmuş muydu? Varsa, genelde hangi aşamada ilişkiye daha çok tutunma hissi geliyordu?

2. Bağlılığı güçlendiren psikolojik mekanizmalar

* Dopamin ve adrenalin dalgalanmaları: Yoğun kötü-iyi geçişleri beynin ödül sistemini etkiler.
* Umut bağı: “Bir gün hep iyi olacak” beklentisi.
* Kendi değer algısının bağa bağlanması: “O beni severse değerliyim” inancı.
* Yalnızlık ve korku: İlişkinin bitmesinin yarattığı boşluk korkusu.

Mini farkındalık çalışması: 1 dakika boyunca gözlerinizi kapatıp şunu fark edin: “Onu düşününce midemde/kalbimde/hissiyatımda nasıl bir duygu ya da gerginlik oluyor?”

3. Döngüyü kırmaya yönelik ilk farkındalık adımları

* Gerçeklik listesi tut: Onun hem iyi hem kötü anlarını tarafsızca yazmak, zihnin sadece “iyi” anlara tutunmasını dengeler.
* İçsel ihtiyaçları keşfet: Bu bağ, hangi çocukluk ihtiyacını (güven, onay, sevgi) tetikliyor?
* Destek ağı: Güvendiğin kişilerle yaşadığın döngüyü konuşmak, yalnızlık hissini azaltır.
* Küçük kopuş pratikleri: Tamamen kopmak zor geliyorsa, önce mesajlaşma süresini, görüşme sıklığını kademeli azaltmak.

Umarım bu bilgiler yolunuzu aydınlatmaya yardımcı olur 🩵

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Hayatımız boyunca sıklıkla kendimize ya da başkalarına “Bu normal mi?” diye sorarız. Peki, aslında “normal” nedir? Kim belirler, neye göre değişir? “Normal”, çoğu zaman toplumun ortalama kabul ettiği davranış, düşünce ve duyguları ifade eden bir kavram olarak kullanılır. Ancak bu sınırların kesin ve değişmez olduğunu söylemek mümkün değildir.

Çünkü “normal”, kültüre, zamana, yaşanılan çevreye ve hatta kişinin yaşam dönemine göre farklılık gösterir. Bir toplumda kabul gören bir davranış, başka bir toplumda yadırganabilir. Hatta aynı toplumda bile yıllar geçtikçe normal kabul edilen şeyler değişebilir. Bir dönem tabu olarak görülen konular, bugün gündelik sohbetlerin parçası haline gelebilir.

Psikolojide ise “normal” ve “anormal” ayrımı, çoğu zaman işlevsellik üzerinden yapılır. Bir davranış ya da duygu, kişinin günlük yaşamını ve ilişkilerini olumsuz etkilemeye başladığında, bu durumun üzerinde durmak gerekebilir. Fakat burada da kesin bir çizgi çizmek zordur; çünkü her insanın başa çıkma yolları, duygu yoğunluğu ve yaşam deneyimleri birbirinden farklıdır.

✨✨✨✨

“Tut ki şu anda gece yarısı aniden güneş doğuveriyor. Gece yarısında! Zerre kadar şaşırtmaz mı bu seni?’
‘Hayır’ diye yanıtlıyorum, ‘bu, zerre kadar şaşırtmaz beni.’
Barcelonalı saatçi yüksek sesle: ‘Ben şaşırırdım yahu! Hatta o kadar ki, herhalde kafayı oynatırdım’ dedi.
İşte tam burada Salvador Dali sadece kendine özgü o görkemli hazır yanıtlarından birini yumurtluyor:
‘Bende ise tam tersi! Kafayı oynatanın güneş olduğunu düşünürdüm.’

Bir Dahinin Güncesi
Salvador Dalí
Instagram'da takip et

Etiketler

Bağımlılık Bireysel psikoterapi depresyon Ebeveyn EMDR EMDR Terapisi Freud Gottman Çift Terapisi Jung Kişilik Bozuklukları narsist Online EMDR Online psikolog Psikanaliz Psikodinamik Psikoterapi Rüya travma Travma Bağı Travma Sonrası Stres Bozukluğu Travma Sonrası Tepkiler Çift Terapisi Çocukluk Travmaları çocukluk çağı travmaları İlişkiler

Son Eklenenler

  • Bağlanma Stili ve Ayrılıkla Başa Çıkma
  • Mutluluk Korkusu: Neden Bazı İnsanlar Mutluluk Hissinden Kaçar?
  • Mikro Aldatma ve İlişkiler
  • Dişi ve Erkek Narsisizm: İlişkilerde İki Farklı Yüz
  • İlişkilerde Pygmalion Etkisi: Beklentilerimiz Bizi Nasıl Şekillendirir?
  • Kuşaklararası Travma Aktarımı

Yasal Uyarı

Bu internet sitesinin içeriği ve uygulamaları, sadece bilgilendirme ve eğitim amaçlı olup, herhangi bir şekilde tıbbi öneri verme veya herhangi bir danışan sağlama amacı ile oluşturulmamıştır. Sitemizde yer alan alıntı ve görüşler açıkça belirtilmediği takdirde resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. Yazılı izin alınmaksızın kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz