Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim

Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
featured_image

Gottman Çift Terapisi

Yazar: Tuğçe Turanlar19 Aralık 2024 Çift Terapisi, İlişkiler0 Yorum

Gottman Çift Terapisinde Süreç Nasıl İşler

Çiftler arasındaki ilişkileri daha sağlıklı ve tatmin edici bir noktaya taşımayı hedefleyen Gottman Çift Terapisi, bilimsel temellere dayanan bir yaklaşımla çiftlere rehberlik eder. Dr. John ve Julie Gottman tarafından geliştirilen bu yöntem, yıllarca süren araştırmaların ışığında, çiftlerin ilişkilerindeki zorlukları anlamalarına ve bu zorlukları aşmalarına yardımcı olmayı amaçlar. Peki, bu terapi süreci nasıl işler? Gelin adım adım inceleyelim.


1. Başlangıç Değerlendirme Süreci

Gottman Çift Terapisi süreci, detaylı bir değerlendirme aşamasıyla başlar. Bu süreç, terapistin çiftin ilişki dinamiklerini ve karşılaştıkları zorlukları anlamasına yardımcı olur.

  • İlk Görüşme: Terapi süreci, çiftin birlikte katıldığı bir seansla başlar. Bu seansta çiftin genel ilişkisi, hedefleri ve terapiye dair beklentileri konuşulur.
  • Bireysel Görüşmeler: Her iki partnerle ayrı ayrı yapılan görüşmeler, bireysel bakış açılarını anlamak için önemlidir.
  • İlişki Anketleri: Gottman Enstitüsü tarafından geliştirilmiş bilimsel anketler, çiftin güçlü yönlerini ve geliştirilmesi gereken alanlarını detaylı bir şekilde ortaya koyar.

2. Tedavi Planının Oluşturulması

Değerlendirme süreci tamamlandıktan sonra, çiftin ihtiyaçlarına özel bir tedavi planı hazırlanır. Bu plan, çiftin hedeflerine uygun olarak şekillendirilir ve aşağıdaki konuları ele alabilir:

  • Etkili iletişim becerilerinin geliştirilmesi
  • Çatışma çözme stratejilerinin öğrenilmesi
  • Duygusal bağın güçlendirilmesi
  • Ortak değerlerin ve hedeflerin keşfedilmesi

3. Çalışma Aşaması: Uygulamalı Teknikler ve Stratejiler

Gottman Çift Terapisi, teorik bilgi yerine uygulamaya dayalı bir yaklaşımla öne çıkar. Bu aşamada çiftler, terapistin rehberliğinde ilişkilerinde kalıcı değişiklikler yapmalarına yardımcı olacak teknikleri öğrenirler:

  • “Four Horsemen” (Dört Atlı) ile Mücadele: Eleştiri, savunmacılık, küçümseme ve duvar örme gibi ilişkilere zarar veren davranışları tanıma ve değiştirme yolları.
  • Yumuşak Başlangıçlar: Tartışmalara daha yapıcı bir şekilde başlama teknikleri.
  • Duygusal Haritalar: Partnerinizin duygusal dünyasını daha iyi anlamanızı sağlayan egzersizler.
  • Sevgi ve Hayranlık Sisteminin Güçlendirilmesi: Olumlu duyguları artırmaya yönelik aktiviteler.

4. İlerleme ve Takip Süreci

Terapinin ilerleyen aşamalarında, çiftin öğrendikleri teknikleri günlük yaşamlarına nasıl entegre ettikleri değerlendirilir. Terapist, çiftin karşılaştığı yeni zorluklara yönelik destek sunar ve ilerleme kaydedilen alanları güçlendirmek için ek stratejiler önerir.


5. Sonlandırma ve Geleceğe Hazırlık

Terapinin sonunda, çiftler öğrendikleri becerileri bağımsız bir şekilde uygulayabilecek duruma gelirler. Terapist, çiftlere gelecekte karşılaşabilecekleri zorluklarla başa çıkmak için stratejiler sunar ve süreci sonlandırır.


Gottman Çift Terapisi Kimler İçin Uygundur

Gottman Çift Terapisi, ilişkisinde sorunlar yaşayan ya da ilişkilerini daha iyi bir noktaya taşımak isteyen tüm çiftler için uygundur. Aşağıdaki durumlarda bu terapi yöntemi faydalı olabilir:

  • İletişim problemleri yaşayan çiftler
  • Sürekli tartışma veya çatışma yaşayan çiftler
  • Duygusal bağını yeniden güçlendirmek isteyen çiftler
  • İlişkisinde aldatma gibi travmalar yaşamış çiftler
  • Ortak hedeflerini ve değerlerini belirlemek isteyen çiftler

Neden Gottman Çift Terapisi

Bilimsel temellere dayanan ve etkinliği araştırmalarla kanıtlanmış bu terapi yöntemi, ilişkilerinizi daha tatmin edici ve sağlıklı bir hale getirmek için güçlü bir rehber sunar. Gottman Çift Terapisi ile hem kendinizi hem de partnerinizi daha iyi anlayabilir, ilişkilerinizde kalıcı bir değişim yaratabilirsiniz.


Eğer siz de ilişkinizde daha mutlu bir noktaya ulaşmak istiyorsanız, Yule Psikoloji ile iletişime geçerek Gottman Çift Terapisi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Unutmayın, her ilişki doğru rehberlikle güçlenebilir ve gelişebilir.

📞 Telefon: 0532 053 3992
📧 E-posta: yulepsikoloji@gmail.com
🌐 Online Randevu: Yule Psikoloji

Yule Psikoloji,  online terapi seçenekleriyle bireysel ihtiyaçlarınıza uygun profesyonel destek sunmaktadır. Kendinizi daha yakından tanımak ve bu içsel yolculuğa adım atmak için hemen randevu alabilirsiniz.


 

Devamı
featured_image

Gölge Arketipi

Yazar: Tuğçe Turanlar16 Aralık 2024 Jung, Kişisel Gelişim, Psikoterapiler0 Yorum

Carl Gustav Jung’un psikoloji dünyasına kazandırdığı en etkileyici kavramlardan biri olan gölge arketipi, insan psikolojisinin derinliklerine dair önemli bir pencere açar. Gölge, bilincimizin dışında kalan ve genellikle bastırdığımız, reddettiğimiz ya da görmezden geldiğimiz yönlerimizi temsil eder. Çoğu zaman karanlık, ulaşılmaz ve rahatsız edici gibi görünse de, eğer yüzleşir ve entegre edebilirsek, kişisel gelişim için büyük bir potansiyel taşır.

Gölge Arketipi Nedir

Jung, gölge arketipini bireyin karanlık tarafı olarak tanımlar. Gölge, bizim ideal benlik algımıza uymayan ve bu yüzden bastırdığımız duygu, düşünce ve davranışlardan oluşur. Bu özellikler olumsuz nitelikler (örneğin öfke, kıskançlık ya da açgözlülük) olabileceği gibi, toplumsal ya da kişisel normlara uymadığı için reddedilen olumlu özellikler (örneğin yaratıcılık, özgüven ya da spontanlık) de olabilir.

Örneğin, sürekli nazik olmayı ön planda tutan bir kişi, öfkesini ya da kararlı tavırlarını bastırabilir ve bunlar farkında olmadan gölgesinin bir parçası haline gelir. Ancak bu özellikler bastırıldığında tamamen yok olmaz; bilinçaltında kalır ve dolaylı yollarla davranışlarımızı etkiler.

Gölge Nasıl Oluşur

Gölge, çocukluk döneminde toplumun beklentileri ve normları ile şekillenmeye başlar. Aile, kültür ya da toplum tarafından kabul görmeyen özellikler, sosyal uyumu sağlamak ve olumlu bir benlik algısı oluşturmak adına bastırılır. Bu süreç zamanla bilinçaltımızda birikerek gölgeyi oluşturur.

Örneğin, çocukken öfkesini ifade etmesi engellenen bir birey, yetişkinlikte çatışmadan kaçınan ancak zaman zaman kontrolsüz öfke patlamaları yaşayan biri haline gelebilir.

Gölgenin Kendini Gösterdiği Durumlar

Gölge genellikle farkında olmadığımız şekillerde kendini gösterir. Bunlar arasında:

  • Yansıtma: Gölge özelliklerimizi başkalarına atfetmek. Örneğin, dürüstlük konusunda sorun yaşayan bir kişi, başkalarını sürekli yalan söylemekle suçlayabilir.
  • Duygusal Tepkiler: Belirli insanlara veya durumlara aşırı tepkiler vermek, genellikle gölgenin iş başında olduğunu gösterir.
  • Rüyalar: Jung’a göre gölge, sıklıkla rüyalar aracılığıyla kendini gösterir ve rahatsız edici figürler veya temalarla ifade edilir.

Gölge Arketipi ve Kişisel Gelişim

Jung, gölgeyi görmezden gelmenin psikolojik dengesizliğe ve tıkanıklığa yol açacağını vurgulamıştır. Gölgeyle yüzleşmek ve onu entegre etmek, bireyleşme (individuation) sürecinin temel bir parçasıdır. Bu süreç, bütünsel ve özgün bir insan olma yolunda atılan en önemli adımlardan biridir.

Gölgeyle Yüzleşme ve Entegrasyon Adımları

  1. Varlığını Kabul Etmek: Herkesin bir gölgesi olduğunu kabul etmek, bu yolda ilk adımdır.
  2. Kendini Gözlemlemek: Kişinin tetiklendiği durumlara, yargılamalarına ve tekrarlayan çatışmalara dikkat etmesi gerekir. Hangi özelliklerden ya da duygulardan kaçınıyorsunuz?
  3. Rüyaları İncelemek: Jung’a göre gölge, rüyalarda sıklıkla ortaya çıkar ve bilinçaltındaki çatışmalara dair ipuçları verir.
  4. Yaratıcı İfade: Sanat, yazı veya diğer yaratıcı faaliyetler, gölgeyle güvenli bir şekilde yüzleşmek için bir alan sunabilir.
  5. Terapi: Özellikle Jungian yöntemlerle çalışan bir terapistle gölge çalışması yapmak, bu süreci güvenli ve bilinçli bir şekilde ilerletmeye yardımcı olabilir.

Gölgeyi Kucaklamanın Önemi

Gölge, özünde olumsuz bir kavram değildir. Karanlık ve yıkıcı eğilimler barındırsa da, aynı zamanda yaratıcılık, dayanıklılık ve bilgelik gibi keşfedilmeyi bekleyen potansiyelleri de içerir. Gölgeyi entegre etmek, şu faydaları sağlar:

  • İlişkileri İyileştirir: Gölgeyi anlamak, yansıtmayı azaltır ve empatiyi artırır.
  • İçsel Uyumu Artırır: Kendini tüm yönleriyle kabul eden birey, içsel çatışmalardan arınır.
  • Potansiyeli Ortaya Çıkarır: Gölgenin içinde gizli olan yetenekler ve özellikler, kişinin hayatına yeni bir zenginlik katabilir.

Jung’un Gölge Üzerine Bıraktığı Miras

Jung’un gölge arketipi, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde derin etkiler yaratır. Bireysel düzeyde gölge çalışması, psikolojik büyümeyi ve özgünlüğü destekler. Toplumsal düzeyde ise gölgeyi anlamak, önyargıların, çatışmaların ve ayrışmaların azalmasına katkı sağlayarak farkındalık ve empatiyi teşvik eder.

Jung’un şu ünlü sözü, bu yolculuğun önemini özetler:
“Bilinçsiz olanı (bilinçdışını) bilinçli hale getirmediğiniz sürece, o sizin hayatınızı yönlendirecek ve siz bunu kaderiniz sanacaksınız.”

Gölgeyle yüzleşmek kolay değildir; cesaret, dürüstlük ve tevazu gerektirir. Ancak ödülü büyüktür: Kendini daha derin bir düzeyde anlamak ve daha özgün bir yaşam sürmek.

Kaynaklar
Jung, C. G. (1959). Aion: Researches into the Phenomenology of the Self. Princeton University Press.
Sharp, D. (1991). Jung Lexicon: A Primer of Terms & Concepts. Inner City Books.
Stein, M. (1998). Jung’s Map of the Soul: An Introduction. Open Court. Wilde, D.J. (2011). Shadow Archetypes. In: Jung’s Personality Theory Quantified. Springer, London. https://doi.org/10.1007/978-0-85729-100-4_8

 


Kendi Gölgenizi Keşfetmeye Hazır mısınız?

Gölgenizi anlamak ve kabul etmek, sadece içinizdeki karanlık yönleri değil, aynı zamanda saklı kalan gücünüzü, yaratıcılığınızı ve potansiyelinizi de ortaya çıkarabilir. Bu yolculukta yalnız değilsiniz.

📞 Telefon: 0532 053 3992
📧 E-posta: yulepsikoloji@gmail.com
🌐 Online Randevu: Yule Psikoloji

Yule Psikoloji, Muğla Gökova’daki ofisimizde veya online terapi seçenekleriyle bireysel ihtiyaçlarınıza uygun profesyonel destek sunmaktadır. Kendinizi daha yakından tanımak ve bu içsel yolculuğa adım atmak için hemen randevu alabilirsiniz.


 

Devamı
featured_image

Kırılgan Narsisizm | Yule Psikoloji

Yazar: Tuğçe Turanlar15 Aralık 2024 Narsisizm0 Yorum

Kırılgan narsisizm, narsistik kişilik özelliklerinin bir türü olarak aşırı duyarlılık, güvensizlik ve reddedilme korkusuyla tanımlanır. Büyüklenmeci narsisizm (grandiose narcissism) kibir ve üstünlük hissiyle kendini gösterirken, kırılgan narsisizm savunmacı bir dış görünüşün ardında kırılgan bir özgüven taşır. Bu yazıda, kırılgan narsisizmin temel özellikleri, nedenleri ve bilimsel araştırmalara dayalı bulgular ele alınmaktadır.


Kırılgan Narsisizmin Temel Özellikleri

Kırılgan narsisizm, bireyin özgüven ve kişilerarası ilişkilerinde belirgin hassasiyetlerle kendini gösterir:

  • Eleştiriye Hassasiyet: Kırılgan narsisizme sahip bireyler, yapıcı eleştirileri bile kişisel saldırı olarak algılayabilir. Bu durum, utanç ve yetersizlik duygularını tetikler.
  • Kırılgan Özgüven: Özgüvenleri, dışarıdan gelen onaya bağımlıdır. Reddedilme veya terk edilme korkusu, özgüveni zayıf hale getirir.
  • Sosyal Çekilme: Reddedilme korkusu, bireylerin sosyal etkileşimlerden uzaklaşmasına neden olabilir. Bu durum, duygusal yakınlık kurmayı zorlaştırır.
  • Duygu Düzenleme Sorunları: Kıskançlık, utanç ve öfke gibi yoğun duygularla başa çıkmakta zorlanırlar. Bu da duygusal olarak dengesiz bir duruma yol açar.

Kırılgan Narsisizmin Nedenleri

Araştırmalar, kırılgan narsisizmin genetik, çevresel ve gelişimsel faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklandığını öne sürmektedir:

  • Erken Çocukluk Deneyimleri: Cain, Pincus ve Ansell (2008), aşırı eleştirel veya ihmalkâr ebeveynlik deneyimlerinin, bireyin benlik algısında kırılganlık yarattığını belirtmiştir.
  • Bağlanma Sorunları: Özellikle kaçıngan ve kaygılı bağlanma stilleri, kırılgan narsisizmin gelişiminde etkili rol oynar.
  • Travma: Miller ve arkadaşları (2013), küçük düşme, reddedilme veya ihanet gibi travmatik olayların, savunmacı ve aşırı hassas bir kişilik yapısının gelişimine neden olduğunu göstermiştir.
  • Toplumsal Etkiler: Twenge ve Campbell (2009), bireysel başarı ve dış görünüş odaklı toplumsal değerlerin, kırılgan narsisizmi artırıcı bir rol oynadığını belirtmiştir. Sosyal medya gibi platformlar, bu bireylerin özgüven kırılganlığını derinleştirebilir.

Kırılgan Narsisizm Üzerine Yapılan Araştırmalar

Kırılgan narsisizm üzerine yapılan araştırmalar, bu kişilik özelliğinin farklı boyutlarına ışık tutmaktadır:

1. Nörobiyolojik Temeller

Ronningstam (2009), kırılgan narsisizmin beyindeki limbik sistemle ilişkili olabileceğini öne sürmüştür. Limbik sistemin aşırı duyarlılığı, bireyin eleştiri ve reddedilme gibi durumlara yoğun tepki vermesine yol açabilir.

2. Bağlanma Stilleri

Cain, Pincus ve Ansell (2008), kırılgan narsisizmin güvensiz bağlanma stilleriyle güçlü bir ilişkisi olduğunu bulmuştur. Bu bağlanma sorunları, bireyin kendine dair algısında kırılganlık yaratır ve ilişkilerde savunmacı davranışlara yol açar.

3. Sosyal Faktörler

Twenge ve Campbell (2009), modern toplumun bireysel başarıyı ve dış görünüşü merkeze alan yapısının, kırılgan narsisizmi beslediğini belirtmiştir. Sosyal medya gibi platformların onay arayışını artırdığı, bu bireylerde özgüven dalgalanmalarına yol açtığı görülmüştür.

4. Duygu Düzenleme

Miller ve arkadaşları (2013), kırılgan narsisizmin yoğun utanç ve öfke gibi duygularla başa çıkmayı zorlaştırdığını vurgulamıştır. Farkındalık temelli stratejilerin bu duyguları düzenlemeye yardımcı olabileceği belirtilmiştir.

5. Çevresel Travmalar

Fonagy ve Target (2003), küçük düşürülme, ihanet veya reddedilme gibi travmaların, bireylerde savunmacı kişilik özelliklerinin gelişmesine neden olduğunu göstermiştir. Bu tür travmalar, kırılgan narsisizmin temelindeki kırılgan benlik algısını pekiştirir.

6. İlişkisel Çatışmalar

Horowitz ve arkadaşları (1996), kırılgan narsisizme sahip bireylerin, kişilerarası ilişkilerde algılanan küçümseme veya reddedilme durumlarına aşırı tepki verdiğini bulmuştur. Bu bireylerde sıklıkla pasif-agresif davranışlar gözlenmiştir.

7. Depresyon ve Psikolojik Sağlık

Skodol ve arkadaşları (2002), kırılgan narsisizmin düşük özgüven ve yalnızlık gibi özellikler nedeniyle depresyon riskini artırdığını göstermiştir. Depresyonun eşlik ettiği durumlarda, terapilerin etkisinin daha uzun vadede ortaya çıktığı belirtilmiştir.


Sonuç

Kırılgan narsisizm, özgüven, duygu düzenleme ve kişilerarası ilişkilerde yaşanan zorluklarla kendini gösteren karmaşık bir kişilik özelliğidir. Bu durumun kökenlerini anlamak, bireylerin yaşam kalitesini artırmak için önemlidir. Araştırmalar, kırılgan narsisizmin gelişiminde erken çocukluk deneyimleri, bağlanma sorunları, travmalar ve toplumsal faktörlerin etkili olduğunu göstermektedir. Bu anlayış, terapötik müdahalelerin ve sosyal destek stratejilerinin geliştirilmesine ışık tutmaktadır.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Yule Psikoloji


Kaynaklar 

  • Cain, N. M., Pincus, A. L., & Ansell, E. B. (2008). Vulnerable narcissism and maladaptive self-regulation. Journal of Personality, 76(4), 667-694.
  • Fonagy, P., & Target, M. (2003). Psychoanalytic theories: Perspectives from developmental psychopathology. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 44(1), 1195-1211.
  • Horowitz, M. J., Rosenberg, S. E., & Bartholomew, K. (1996). Interpersonal problems of narcissistic personality disorder patients. Journal of Personality Disorders, 10(3), 238-252.
  • Miller, J. D., Gentile, B., Wilson, L., & Campbell, W. K. (2013). Grandiose and vulnerable narcissism: A nomological network analysis. Journal of Personality, 81(1), 90-102.
  • Ronningstam, E. (2009). Narcissistic personality disorder: A clinical perspective. Journal of Psychotherapy, 46(1), 5-22.
  • Skodol, A. E., Gunderson, J. G., McGlashan, T. H., et al. (2002). Functional impairment in patients with schizotypal, borderline, avoidant, or obsessive-compulsive personality disorder. American Journal of Psychiatry, 159(2), 276-283.
  • Twenge, J. M., & Campbell, W. K. (2009). The narcissism epidemic: Living in the age of entitlement. New York: Free Press.
Devamı
featured_image

İlişkilerde Şiddet Türleri ve Gottman Çalışmaları

Yazar: Tuğçe Turanlar18 Kasım 2024 Çift Terapisi, İlişkiler, Şiddet0 Yorum

John Gottman’ın çift laboratuvarında şiddet içeren ilişkilerle yapılan çalışmalar, ilişkilerde iki temel şiddet türünü ortaya koymaktadır: Karakterolojik Şiddet ve Durumsal Şiddet.

Karakterolojik Şiddet

Bu şiddet türü, genellikle erkeklerin kadınlara üstünlük kurmak, kontrol etmek ve korkutmak amacıyla şiddet uyguladığı, son derece tehlikeli bir durumdur. Bu tür şiddet çoğunlukla ciddi yaralanmalarla hatta ölümle sonuçlanabilir. Fail ve kurban rollerinin net olduğu bu ilişkilerde, kronik şiddet döngüsü bulunmaktadır. Şiddet genellikle nedensiz şekilde, kontrol ve tahakküm sağlamak için uygulanır.

Bu tür şiddet içeren çiftlerle çift terapisi yapılması önerilmez, çünkü bu tür bir ilişkide çözülebilecek bir problem yoktur. İlişkiyi veya failin davranışlarını değiştirme umudu, gerçekçi değildir.

Durumsal Şiddet

Durumsal şiddet, çiftler arasında nadiren yaşanan ve iletişim becerilerinin eksikliğinden kaynaklanan bir şiddet türüdür. Tartışmalar sırasında kol sıkmak ya da nesne fırlatmak gibi eylemleri içerebilir, ancak bu eylemler ciddi yaralanmalara veya kontrol kurma amacına yönelik değildir. Bu tür şiddet genellikle tekrarlamaz ve çift terapisiyle çözülmesi mümkündür. Terapi sürecinde çiftler, iletişim ve çatışma çözme becerileri kazanarak bu tür olayların önüne geçebilir.

Şiddet Uygulayanlar: Kobralar ve Pitbullar

Gottman, karakterolojik şiddet uygulayan erkekleri iki ana gruba ayırmıştır: Kobralar ve Pitbullar.

Kobralar

Bu grup, şiddet uygularken dahi sakin kalabilen, pişmanlık veya empati hissetmeyen, genellikle antisosyal özellikler taşıyan bireylerden oluşur. Şiddetten zevk alabilirler ve eşlerine bağlılık hissetmezler.

Kobralar:

  • Şiddet öncesinde sakinleşir ve soğukkanlılıkla hareket ederler.
  • Çocukluklarında sıklıkla fiziksel ve duygusal istismar yaşamışlardır.
  • Antisosyal davranışlar sergiler ve dürtü kontrollerinde zorluk yaşarlar.
  • Pişmanlık hissetmeden özür dileyebilir, ancak değişim göstermezler.

Eşlerinin İlişkide Kalma Sebepleri
Kobraların eşleri genellikle korku ve depresyon duygularıyla bu ilişkilerde kalmaya devam eder. Eşlerin bu ilişkiden ayrılamama sebepleri arasında ekonomik bağımlılık önemli bir faktör olsa da, eşlerin “değişeceğine dair umutları” ya da “başka bir seçenek görmemeleri” daha baskındır.

Pitbullar

Pitbull grubu, şiddet göstermeden önce giderek daha agresifleşen ve terk edilme korkusuyla hareket eden bireylerden oluşur.

Pitbullar:

  • Şiddet öncesinde kalp atışları hızlanır ve agresyonları giderek artar.
  • Eşlerine karşı aşırı derecede kıskanç ve bağımlıdırlar.
  • Terk edilme korkusu nedeniyle kontrolcü ve baskıcı davranışlar sergilerler.
  • Genellikle çocukluklarında ebeveyn şiddetine tanıklık etmişlerdir.

Eşlerinin İlişkide Kalma Sebepleri
Pitbulların eşleri, bu ilişkiden kurtulmanın imkansız olduğu hissine kapılırlar. Pitbulların en büyük korkusu terk edilmek olduğu için, ayrılık süreçlerinde şiddet daha da tehlikeli hale gelebilir.

Kobralar ve Pitbullar Arasındaki Farklılıklar

Özellik Kobralar Pitbullar
Şiddet Sırasındaki Hissiyat Soğukkanlı ve sakin Artan agresyon ve gerginlik
Empati Kapasitesi Düşük, pişmanlık yok Daha yüksek, ancak kıskançlık ve kontrolcü davranışlar hakim
Terk Edilme Korkusu Yok Yüksek
Çocukluk Travmaları Antisosyal davranışlar, madde bağımlılığı, istismar Aile içi şiddete tanıklık

Bu İlişkilerden Kurtulma Yolları

Kobralarla İlişkide:

  • Bu bireylerin değişeceğini düşünmek gerçekçi değildir. Öncelikli adım, şiddetin döngüsünden çıkmak için güvenli bir plan hazırlamaktır.
  • Profesyonel destek alınmalı ve yakın çevreye durumu açıklayarak yardım istenmelidir.

Pitbullarla İlişkide:

  • Ayrılık süreçleri dikkatli planlanmalıdır. Pitbulların terk edilme korkusu, şiddetin artmasına neden olabilir.
  • Hukuki destek ve güvenli bir ortam sağlanmalıdır.
  • Şiddetin sona erdirilmesi için destek gruplarına ve terapilere başvurulabilir.

Sonuç

Karakterolojik şiddet, ilişkilerde derin travmalar yaratabilen bir olgudur. Kobralar ve Pitbullar gibi farklı dinamiklere sahip şiddet uygulayıcılarını anlamak, bu tür ilişkilerden kurtulmanın ilk adımıdır. Eğer böyle bir durumda bulunuyorsanız, mutlaka profesyonel destek almanız ve güvenliğinizi sağlamanız önemlidir.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Yule Psikoloji

(Online ya da yüz yüze psikolojik danışmanlık randevusu almak için yulepsikoloji@gmail.com adresine mail atabilir ya da 0532 053 3992 whatsapp üzerinden mesaj atarak iletişime geçebilirsiniz.)

Kaynakça

  1. Bancroft, L. (2002). Why does he do that? Inside the minds of angry and controlling men. Berkley Books.
  2. Evans, P. (1996). The verbally abusive relationship: How to recognize it and how to respond. Adams Media.
  3. Gottman, J. M., & Jacobson, N. S. (1998). When men batter women: New insights into ending abusive relationships. Simon & Schuster.
  4. The Gottman Institute. (n.d.). A review of the research on domestic violence. Retrieved from https://www.gottman.com/blog/a-review-of-the-research-on-domestic-violence/

 

Devamı
featured_image

Psikodinamik Psikoterapi

Yazar: Tuğçe Turanlar25 Ağustos 2024 Freud, Psikoterapiler, Rüya0 Yorum

Psikodinamik psikoterapi, bilinçaltındaki düşünce ve duyguların bireyin davranışları üzerindeki etkisini incelemeye odaklanan bir psikoterapi türüdür. Bu terapi yaklaşımı, bireyin geçmiş deneyimlerinin, özellikle çocukluk dönemi yaşantılarının, şu anki duygu, düşünce ve davranışlarına nasıl etki ettiğini anlamaya çalışır. Sigmund Freud’un psikanalitik kuramına dayanmakla birlikte, modern psikodinamik terapi, daha kısa süreli ve hedefe yönelik müdahalelerle uyarlanmıştır.

Temel İlkeler ve Teknikler

Psikodinamik terapinin temel ilkesi, bilinçdışı süreçlerin bireyin ruhsal durumunu ve davranışlarını şekillendirdiği fikridir. Terapide, bireyin geçmişte yaşadığı ve çözümlenmemiş duygusal deneyimlerin güncel yaşantılara nasıl yansıdığı incelenir. Bu süreçte, terapist ve danışan arasındaki ilişki, danışanın bilinçdışı malzemeyi ortaya çıkarmasına yardımcı olur.

Başlıca teknikler şunlardır:

  1. Serbest Çağrışım: Danışanın aklına gelen her şeyi sansürsüz bir şekilde dile getirmesi teşvik edilir. Bu, bilinçdışı düşünce ve duyguların su yüzüne çıkmasına yardımcı olur.
  2. Rüya Analizi: Rüyalar, bilinçdışı arzuların ve korkuların bir ifadesi olarak görülür. Terapist, rüyaların sembolik anlamlarını çözümleyerek danışanın bilinçdışını anlamaya çalışır.
  3. Aktarım: Danışanın, terapiste karşı geçmişteki önemli figürlerle (ebeveynler, otorite figürleri gibi) yaşadığı duyguları aktarması. Bu süreç, danışanın bilinçdışı duygusal kalıplarını keşfetmesine yardımcı olur.
  4. Direnç: Danışanın bilinçdışındaki acı verici düşünce ve duyguları fark etmesini engelleyen bilinçli ya da bilinçsiz savunma mekanizmalarıdır. Terapist, bu direnci analiz ederek danışanın içgörü kazanmasına yardımcı olur.

Psikodinamik Psikoterapi Süreci Nasıl İşler

Psikodinamik psikoterapi süreci, terapist ve danışan arasında güçlü bir terapötik ilişki kurmayı gerektirir. Terapi genellikle haftada bir veya daha fazla seans şeklinde düzenlenir ve her seans yaklaşık 45-50 dakika sürer. Terapist, danışanın serbest çağrışım yapmasını teşvik eder ve bu süreçte ortaya çıkan bilinçdışı içerikleri analiz eder. Terapinin süresi, danışanın ihtiyaçlarına ve terapi hedeflerine bağlı olarak değişebilir. Psikodinamik terapi, genellikle uzun süreli bir süreçtir ve danışanın kendini derinlemesine keşfetmesine olanak tanır.

Psikodinamik Psikoterapinin Yararları

Bu terapi yaklaşımı, bireylerin kendilerini daha iyi anlamalarını, içsel çatışmalarını çözümlemelerini ve daha tatmin edici ilişkiler geliştirmelerini sağlar. Özellikle uzun süreli ve karmaşık ruhsal sorunlarda etkili olduğu bilinmektedir. Psikodinamik terapi, bireyin iç dünyasına derinlemesine bir bakış sunar ve bu sayede daha kalıcı değişimlere yol açar.

Psikodinamik psikoterapi, bireylerin bilinç dışındaki duygu ve düşüncelerini keşfederek içsel dengelerini iyileştirmelerine yardımcı olan etkili bir terapi yöntemidir. Bu terapi süreci, bireyin geçmiş deneyimlerinin bugünkü yaşam üzerindeki etkilerini anlamasına olanak tanır ve derin bir içsel dönüşüm sağlar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Randevu veya bilgi almak için yulepsikoloji@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.


Referanslar:

  • Shedler, J. (2010). The efficacy of psychodynamic psychotherapy. American Psychologist, 65(2), 98-109. https://doi.org/10.1037/a0018378
  • American Psychoanalytic Association. (2021). What is Psychodynamic Psychotherapy?
  • Gabbard, G. O. (2004). Long-Term Psychodynamic Psychotherapy: A Basic Text. American Psychiatric Publishing.
Devamı
featured_image

Psikoterapiden Ne Beklemeliyim

Yazar: Tuğçe Turanlar13 Ağustos 2024 Kişisel Gelişim, Psikoterapiler0 Yorum

Psikoterapiden Ne Beklemeliyim

Psikoterapi, bireylerin duygusal ve psikolojik zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olmayı amaçlayan profesyonel bir destek sürecidir. Bu süreç, kişinin kendini daha iyi anlamasını, düşünce ve davranış kalıplarını fark etmesini ve daha sağlıklı bir yaşam sürdürmesini hedefler. Ancak, psikoterapiye başlamadan önce ne beklemeniz gerektiğini bilmek önemlidir.

Destekleyici Bir Ortam

Psikoterapi, yargılanmadan, eleştirilmeden konuşabileceğiniz güvenli bir ortam sunar. Terapi odası, duygularınızı ve düşüncelerinizi açıkça ifade edebileceğiniz bir alan olarak tasarlanmıştır. Terapistiniz, sizi dinlerken empati ve anlayış gösterecek, bu da kendinizi rahat hissetmenize yardımcı olacaktır.

Zamanla Gelişen Bir Süreç

Psikoterapi, hemen sonuç almayı beklemeniz gereken bir süreç değildir. Sorunlarınızın kökenine inmek ve bu sorunları anlamak zaman alır. Sabırlı olmak ve sürecin doğal akışına güvenmek önemlidir. Her seans, bir öncekinin üzerine inşa edilir. Farkındalık ve değişim zamanla gerçekleşir.

Duygusal Dalgalanmalar

Terapi sürecinde, bazı seanslar diğerlerinden daha zorlayıcı olur. Duygusal olarak zorlandığınız anlar yaşayabilirsiniz. Bu tamamen normaldir. Bu dalgalanmalar, aslında ilerlemenin bir göstergesidir. Duygularınızı bastırmak yerine, onları fark etmek ve işlemeye çalışmak, terapinin bir parçasıdır.

Kendi Kendine Yardım

Terapistiniz size rehberlik ederken, asıl işin sizde olduğunu unutmayın. Terapiden en iyi şekilde yararlanmak için, seanslar arasında terapistinizin önerdiği yöntemleri uygulamak, düşüncelerinizi yazmak ya da belirli egzersizler yapmak önemlidir. Terapi, sadece terapistinizle buluştuğunuz zamanlarda değil, yaşamın her anında kendinize odaklanmayı gerektirir.

Gizlilik

Psikoterapide gizlilik esastır. Terapistinizle paylaştığınız bilgiler, sizin izniniz olmadan üçüncü şahıslarla paylaşılmaz. Bu gizlilik, güvenli bir alan yaratır ve özgürce konuşabilmenizi sağlar. Ancak, bazı yasal yükümlülükler altında, özellikle kendinize veya başkalarına zarar verme riski varsa, terapistiniz durumu yetkililere bildirmek zorunda kalabilir.

Uygulamalı Stratejiler

Psikoterapi, sadece konuşmakla sınırlı kalmaz. Terapistiniz, sizinle birlikte belirli stratejiler geliştirebilir ve bunları hayatınıza nasıl entegre edebileceğinizi gösterebilir. Örneğin, stres yönetimi, duygu düzenleme teknikleri veya düşünce kalıplarınızı değiştirmeye yönelik egzersizler günlük yaşamınızda size yardımcı olur.

Sonuç

Psikoterapi, duygusal ve psikolojik iyilik halinizi desteklemek için güçlü bir araçtır. Ancak, terapi süreci her zaman lineer olmayabilir. İniş çıkışlarla dolu olabilir. Sabırlı olmak, sürece güvenmek ve açık fikirli kalmak, terapiden en yüksek düzeyde fayda sağlamanıza yardımcı olacaktır.

Psikoterapiden Ne Beklemeliyim

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Randevu veya bilgi almak için yulepsikoloji@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.

Referanslar

  • American Psychological Association (APA). (2021). What Should I Expect During My First Therapy Session? Retrieved from https://www.apa.org
  • National Institute of Mental Health (NIMH). (2022). Psychotherapies. Retrieved from https://www.nimh.nih.gov
  • Mayo Clinic. (2023). Psychotherapy: What you can expect. Retrieved from https://www.mayoclinic.org
Devamı

Instagram

yulepsikoloji

Kütüphanemde bana eşlik etmiş olan bu değerli Kütüphanemde bana eşlik etmiş olan bu değerli kitapları, artık başka zihinlere ve kalplere ulaşabilmesi için paylaşmak istiyorum.

Her ay bir psikoloji kitabını hediye edeceğim. Belki bir cümlesi, bir fikri, bir sayfası size de eşlik eder ❤️

📖 Bu ayın kitabı: Kaygının Anlamı – Rollo May

“Kaygı, içsel bir çağrıdır; bizi yüzleşmeye, büyümeye ve sorumluluk almaya davet eder.”

Çekilişe katılmak için:

✅ Gönderiyi beğenmeniz
✅ Yorumlara iki arkadaşınızı etiketlemeniz
✅ Yule Psikoloji sayfasını takip etmeniz yeterli

📅 Son katılım: 27 Mayıs Salı

#psikoloji #kitap
Narsistik ilişkileri çözümleme atölyesi 🌷 Narsistik ilişkileri çözümleme atölyesi 🌷 narsistik partnerle kurulan ilişki dinamiklerini ve bu ilişkilerde ortaya çıkan travma bağını anlamak isteyenler için hazırlandı. Atölyede, sağlıksız ilişki döngülerinin arka planındaki psikolojik mekanizmaları, duygusal bağımlılığı ve bu tür ilişkilerden kopmakta yaşanan zorlukları birlikte inceleyeceğiz. 

🌷 Katılımcılar, narsistik ilişkilerin nasıl işlediğini daha iyi kavrayarak, kendi ilişkilerini sorgulama ve daha sağlıklı bağlar kurma yolunda önemli bir farkındalık kazanacaklar.

📅 Tarih: 2 Haziran Pazartesi
⏰ Saat: 21.00 – 22.30
💻 Platform: Google Meet – Online

Detaylı bilgi için DM’den ya da WhatsApp üzerinden ulaşabilirsiniz.

📱 0532 053 3992 (WhatsApp)

Görüşmek üzere 💛

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji #ilişkiler
🌷 Yetersiz annelik görmüş kişiler, içlerin 🌷 Yetersiz annelik görmüş kişiler, içlerinde güçlü bir sevgi açlığı taşısalar bile yakın ilişkilerde rahat edemezler. Sevgi almaya duydukları özlem, genellikle içlerindeki güvensizlik ve koruyucu duvarlarla engellenir. Geçmişte ihtiyaçlarının karşılanmamış olması, birinin onlar için gerçekten var olacağına inanmalarını zorlaştırır. 

Bazıları sevgiyi hak etmediğini düşünürken, daha bağımlı kişiler partnerlerine yapışır, onları boğar ve aradıkları kusursuz sevgiyi bulamayınca öfkeyle karşılık verir. Bu öfke, ilişkiyi zedeler ve eski terk edilme yaralarını tekrar canlandırır.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji #anne
🩵 “Farkında olmak, tam da burada, şimdide o 🩵 “Farkında olmak, tam da burada, şimdide olmak demektir; şimdiki zamanda bütünüyle var olabilmek, karşımıza hangi deneyim çıkarsa kabul edebilmek, yine de deneyimin hiçbir türden görünümüne kendini kaptırmamak demektir. Farkında olmak aynı zamanda, yargılamadan veya değerlendirmeye tabi tutmadan, deneyimin farkında olmak demektir.”

Kitap: Psikoterapide Bağlanma - David J. Wallin

#psikoloji #farkındalık
❤️ İçsel çocuk arketipleri, çocuklukta gel ❤️ İçsel çocuk arketipleri, çocuklukta geliştirdiğimiz duygusal başa çıkma kalıplarını simgeler. O dönemde ihtiyaç duyduğumuz sevgi, güven ve kabulü elde etmek için öğrenilen bu stratejiler, büyüdükten sonra da davranışlarımızı şekillendirmeye devam eder. Arketipleri tanımak, hangi eğilimlerin bize fayda sağladığını hangilerinin ise sınırlarımıza zarar verdiğini ayırt etmeye imkân tanır; böylece daha bilinçli seçimler yapabiliriz.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Kaynaklar

*LePera, N. (2021). How to Do the Work: Recognize Your Patterns, Heal from Your Past, and Create Your Self. TarcherPerigee.

*Maté, G. (2021). The Myth of Normal: Trauma, Illness & Healing. Avery.

*Schwartz, R. C. (1995). Internal Family Systems Therapy. Guilford Press.

#psikoloji
Narsisistik ebeveynler, kendilerini önemli ve üs Narsisistik ebeveynler, kendilerini önemli ve üstün hissetme ihtiyacı duyarlar; eleştiriye karşı aşırı duyarlıdırlar ve başkalarıyla empati kurmakta zorlanırlar. 
Bazı anneler, kendi gerçekleşmemiş hayallerini ve isteklerini çocukları üzerinden yaşamak isterler. Örneğin, kendilerini güzel ya da başarılı hissetmediklerinde çocuklarının bu eksikliği tamamlamasını ve adeta onların “intikamını” almasını bekleyebilirler. Bu nedenle çocuklarının kendi beklentilerini karşılamasını aşırı derecede önemser ve bu gerçekleşmediğinde onları yok sayar ya da düşmanca davranabilirler.

Bu tutum sonucu çocuklar, kendilerini değerli hissetmek için sürekli başkalarının onayına ve beğenisine ihtiyaç duyarlar. Benlik değerleri dışarıya bağımlıdır ve başkalarını anlamakta güçlük çekerler. Sağlıklı bir benlik saygısı için çocukların ebeveynlerini idealize edebilmesi ve ebeveynlerin çocuğun atfettiği gücü çocuklarıyla paylaşması gerekir. 
Narsisistik babalar ise genellikle kendi ihtiyaçlarını ön planda tutarak çocuklarının güçlenmesini engeller ve onlarla sağlıklı yakın ilişkiler kurulmasını zorlaştırırlar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Kaynak: Kişilik ve Zihin - Prof. Dr. Doğan Şahin

#psikoloji #narsissist #ebeveyn
❤️‍🩹 Toplumsal travma, geniş kitlelerin ❤️‍🩹 Toplumsal travma, geniş kitlelerin fiziksel ve ruhsal güvenlik duygusunu altüst eder. Ortaya çıkan etkiler yalnızca o olayla sınırlı kalmaz, gelecek nesillerin de duygusal ve sosyal yaşamını etkileyebilir. Ancak yüzleşme, paylaşım, kolektif hafızanın inşası ve adalet arayışı, toplumsal onarımı destekler. Dayanışma kültürünü beslemek ve yıkıcı olayların tekrarlanmaması için kalıcı çözümler geliştirmek, her bir bireyin katkısıyla mümkün hâle gelir.

Toplumsal Boyutta İyileşme

* Güçlü Sosyal Destek Ağı: Travmadan etkilenen bireylerin destek hissetmesi, toplumun onarıcı gücünü artırır. Ayrıca aile, arkadaş ve komşuluk ilişkileri gibi yakın çevre alanlarının güvenilirliği ve dayanışması, ruhsal toparlanmaya olumlu katkıda bulunur.

* Açık ve Şeffaf İletişim: Toplumsal travmanın ardından yaşananları görmezden gelme veya inkar, tüm kesimlerde derin bir güvensizlik yaratır. Oysa olayların kabul edilmesi, hatırlanması ve anlatılması uzun vadede onarıcı bir etki taşır.

* Adalet ve Yüzleşme Mekanizmaları: Geniş çaplı bir felaket veya zulüm sonrası adaleti sağlayacak yolların (yargı süreçleri, hak talepleri vb.) işlemesi, toplumsal bellek ve iyileşme sürecinin merkezinde yer alır. Resmî kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve yerel inisiyatifler bu süreçte kritik rol oynar (Paker, 2007).

* Aktif Katılım ve Dayanışma: Dayanışma faaliyetlerine katılmak, yardım kampanyalarında yer almak veya hak savunuculuğu yapmak hem toplumu hem de bireyi güçlendirir. Bu tür eylemler, çaresizlik duygusunu hafifletir ve umudu canlı tutar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

Kaynaklar

Herman, J. (1992). Travma ve İyileşme. İstanbul: Literatür Yayıncılık.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Merkezi. (2015). Psiko-Eğitim Broşürleri – 4: Toplumsal Travma Nedir?
Janoff-Bulman, R. (1992). Shattered assumptions: Towards a New Psychology of Trauma. New York: Free Press.
Paker, M. (2007). Psiko-politik Yüzleşmeler. İstanbul: Birikim Yayınları.

#psikoloji
Neden en çok sevdiğimiz insanlara kızarız? 💔

Bunun temel sebebi, kurduğumuz bağın derinliği ve bu bağla birlikte gelişen beklentilerimizdir. 

Sevdiğimiz kişiler bize en yakın ve en açık olduğumuz kişilerdir; bu nedenle, onlar tarafından görülmeyi, anlaşılmayı ve desteklenmeyi bekleriz. Bu beklentiler gerçekleşmediğinde yaşadığımız hayal kırıklığı, çoğunlukla öfke olarak dışa vurulur. 

Ayrıca, sevdiğimiz insanlar bize adeta bir ayna tutarlar. Kendimizde kabul etmekte zorlandığımız taraflarımızı onların davranışlarında gördüğümüzde iç dünyamızdaki çatışmalar tetiklenir ve bu durum öfkeye neden olabilir. 

Ancak önemli olan bu duyguyu nasıl ifade ettiğimizdir. Öfkemizi doğru şekilde ifade etmek, ilişkilerimizi güçlendirme ve sağlıklı hale getirme potansiyeline sahiptir.

Unutmayalım ki, her kızgınlık bize kendimizle ilgili önemli bir mesaj taşır. Bu mesajı okumak ve anlamlandırmak, ilişkilerimizi olduğu kadar kendimizi de geliştirmek için çok değerlidir. ❤️

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#ilişkiler #psikoloji
🍃 Duygusal olarak olgunlaşmamış kişilerle i 🍃 Duygusal olarak olgunlaşmamış kişilerle iletişimde temel prensip, duygusal kontrolü onlara bırakmamak ve kendinizden emin, sakin bir duruş sergilemektir. Böylece kendi iç huzurunuzu korur ve iletişim süreçlerinizi sağlıklı yürütürsünüz.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji #ilişkiler 

Kaynak
Gibson, L. C. (2022). Olgunlaşmamış Ebeveynlerin Açtığı Yaraları İyileştirmek.
🍃 Terapi; hızlı çözümlerden çok, adım ad 🍃 Terapi; hızlı çözümlerden çok, adım adım gerçekleşen bir değişim ve dönüşüm yolculuğudur. Kişinin zaman içinde kendi duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını derinlemesine keşfederek, eski kalıpları dönüştürdüğü, kendini yeniden tanımladığı ve içsel kaynaklarını yeniden sahiplendiği bir süreçtir. Bu süreçte birey dışarıdan aldığı onaya bağımlı olmaktan kurtularak kendi değerini ve gerçek benliğini içten gelen bir anlayışla benimsemeyi öğrenir. Terapi, hayatla daha özgün ve tatmin edici bir ilişki kurmanın yolunu açar 🌷

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji #terapi
🍃 Güvensiz-kaçıngan bağlanma stilinin temel 🍃 Güvensiz-kaçıngan bağlanma stilinin temelinde, “hayal kırıklığı yaşamamak için bağlanmamak daha iyi” düşüncesi yatar. Güvensiz bağlanan kişiler genellikle yakınlığı reddeder, bağımsızlığı aşırı önemser ve başkalarına ihtiyaç duymayı zayıflık olarak algılarlar. 

📸: lightafterchaos

#psikoloji
🍃 Duygusal manipülasyon, birinin sizi fark ett 🍃 Duygusal manipülasyon, birinin sizi fark ettirmeden kontrol altına almaya çalıştığı, psikolojik oyunlarla yönlendirdiği bir süreçtir. Bunu yaparken suçluluk hissettirme, gaslighting, aşırı eleştiri, tehdit veya duygusal şantaj gibi yöntemler kullanabilir. Amaç, sizi kendinizden şüphe ettirmek, kararlarınızı sorgulatmak ve zamanla kendi iradenizden uzaklaştırıp manipülatörün istediği yönde hareket etmenize neden olmaktır. Böyle bir durumun içinde olduğunuzu fark etmek ve sınır koymak, psikolojik sağlığınızı korumanın en önemli adımıdır.

#psikoloji #ilişkiler
Instagram'da Takip Et

Etiketler

Bağımlılık Bireysel psikoterapi depresyon Ebeveyn EMDR EMDR Terapisi Freud Gottman Çift Terapisi Jung Kişilik Bozuklukları narsist Online EMDR Online psikolog Psikanaliz Psikodinamik Psikoterapi Rüya travma Travma Bağı Travma Sonrası Stres Bozukluğu Travma Sonrası Tepkiler Çift Terapisi Çocukluk Travmaları çocukluk çağı travmaları İlişkiler

Son Eklenenler

  • İnsanlar Değişir mi? Romantik İlişkilerde Değişimin Rolü
  • Uzak Mesafe İlişkisi: Bağ ve Güveni Sürdürme
  • Oversharing (Aşırı Paylaşım) Nedir ve Nasıl Başa Çıkılır?
  • Travma Terapisi: Gerçek Nedir?
  • Uzun Süreli Yalnızlık: Beyin Üzerindeki Etkileri ve Çözüm Yolları
  • Depresyondaki Partnerime Nasıl Yardım Edebilirim?

Yasal Uyarı

Bu internet sitesinin içeriği ve uygulamaları, sadece bilgilendirme ve eğitim amaçlı olup, herhangi bir şekilde tıbbi öneri verme veya herhangi bir danışan sağlama amacı ile oluşturulmamıştır. Sitemizde yer alan alıntı ve görüşler açıkça belirtilmediği takdirde resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. Yazılı izin alınmaksızın kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz