Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
    • Narsisizm
    • Aldatma ve Sadakatsizlik
    • İstismar ve Manipülasyon
    • İlişkiler ve Çift Dinamikleri
    • İlişkiler ve Psikoloji
    • Bağlanma Stilleri
    • Travma ve Çocukluk İzleri
    • Terapi Yaklaşımları
      • Psikodinamik Terapi
      • EMDR
      • Şema Terapi
      • Gottman Çift Terapisi
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • Kitap Önerileri
  • İletişim

Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
    • Narsisizm
    • Aldatma ve Sadakatsizlik
    • İstismar ve Manipülasyon
    • İlişkiler ve Çift Dinamikleri
    • İlişkiler ve Psikoloji
    • Bağlanma Stilleri
    • Travma ve Çocukluk İzleri
    • Terapi Yaklaşımları
      • Psikodinamik Terapi
      • EMDR
      • Şema Terapi
      • Gottman Çift Terapisi
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • Kitap Önerileri
  • İletişim
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
    • Narsisizm
    • Aldatma ve Sadakatsizlik
    • İstismar ve Manipülasyon
    • İlişkiler ve Çift Dinamikleri
    • İlişkiler ve Psikoloji
    • Bağlanma Stilleri
    • Travma ve Çocukluk İzleri
    • Terapi Yaklaşımları
      • Psikodinamik Terapi
      • EMDR
      • Şema Terapi
      • Gottman Çift Terapisi
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • Kitap Önerileri
  • İletişim
featured_image

Esaret Fobisi

8 Haziran 2024 Yazar: Tuğçe Turanlar EMDR, İlişkiler ve Psikoloji 0 Yorum

Esaret fobisi, kişinin özgürlüğünün kısıtlanacağı veya kontrol altına alınacağı korkusudur. Bu fobi, genellikle bireyin bağımsızlığına ve kişisel alanına çok değer vermesinden kaynaklanır. Esaret fobisi olan kişiler, kendilerini kısıtlanmış, hapsedilmiş veya bir şekilde kontrol altında hissedecekleri durumlardan kaçınma eğilimindedirler.

Esaret Fobisi Nedenleri

Esaret fobisinde birçok faktör rol oynayabilir:

  1. Geçmiş Travmalar: Geçmişte yaşanan kısıtlanma, kontrol altına alınma veya özgürlüğün kaybedilmesi ile ilgili travmatik deneyimler, esaret fobisinin gelişmesine neden olabilir.
  2. Kontrol İhtiyacı: Aşırı derecede kontrol ihtiyacı olan kişiler, kontrolü kaybetme korkusu yaşayabilirler. Bu da esaret fobisine yol açabilir.
  3. Kültürel ve Sosyal Faktörler: Bireyin yetiştiği kültür ve sosyal çevre, özgürlüğe verilen değer ve bağımsızlık duygusunu etkileyebilir. Bağımsızlığın çok değer gördüğü toplumlarda esaret fobisi daha yaygın olabilir.
  4. Kişilik Özellikleri: Bağımsızlığa ve kişisel alanına çok önem veren kişilerde esaret fobisi daha sık görülür. Bu kişiler genellikle özgürlüklerine müdahale edilmesinden kaçınırlar.

Belirtileri

Esaret fobisi olan kişilerde şu belirtiler gözlemlenebilir:

  • Kapalı veya dar alanlarda kalmaktan kaçınma
  • Otorite figürleriyle karşı karşıya gelmekten kaçınma
  • Kendini sıkışmış veya hapsedilmiş hissetme durumunda aşırı anksiyete veya panik atak yaşama
  • Bağımsızlıklarını ve kişisel alanlarını koruma konusunda aşırı titiz olma
  • İkili ilişkilerde veya iş hayatında aşırı kontrol ihtiyacı hissetme

Tedavi

Esaret fobisi tedavisinde çeşitli yöntemler kullanılabilir:

  1. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Bu terapi yöntemi, kişilerin korkularıyla yüzleşmelerine ve bu korkuların irrasyonel düşüncelerini değiştirmelerine yardımcı olur.
  2. Maruz Bırakma Terapisi: Kişi, korktuğu durumlarla kontrollü bir şekilde yüzleştirilir ve bu durumlara alışması sağlanır.
  3. Rahatlama Teknikleri: Meditasyon, derin nefes alma ve yoga gibi rahatlama teknikleri, anksiyete düzeylerini azaltmaya yardımcı olur.
  4. EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme): Bu terapi yöntemi, travmatik anıları yeniden işlemeye ve duyarsızlaştırmaya yardımcı olarak korku ve anksiyete düzeylerini azaltır.

Esaret fobisi, bireyin günlük yaşamını ciddi şekilde etkileyebilecek bir durumdur. Ancak, uygun terapi ve tedavi yöntemleri ile bu fobi ile başa çıkmak mümkündür.

DSM-5

DSM-5 (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, Fifth Edition) esaret fobisini doğrudan ele almaz. Ancak, DSM-5’te bu tür korkular ve fobiler, daha geniş anksiyete bozuklukları kategorisi altında sınıflandırılabilir. Özellikle, esaret fobisi, belirli fobiler kategorisi içine girer. Belirli fobiler, DSM-5’te şu şekilde tanımlanır:

Belirli Fobiler (Specific Phobias)

Belirli fobiler, belirli bir nesne veya duruma karşı duyulan aşırı ve irrasyonel korkuyu içerir. Bu korku, kişinin günlük yaşamını olumsuz etkiler ve kişinin bu nesne veya durumdan kaçınmasına neden olur. DSM-5’te belirli fobiler şu kriterlere dayanarak teşhis edilir:

  1. Belirgin ve Sürekli Korku: Belirli bir nesne veya durum karşısında belirgin ve sürekli bir korku yaşanır. Bu nesne veya durum, hemen hemen her zaman anında korku tepkisine neden olur.
  2. Korkunun Orantısız Olması: Korku, gerçek tehlike veya tehdit düzeyi ile orantısızdır.
  3. Kaçınma Davranışı: Kişi, korkulan nesne veya durumdan kaçınır ya da büyük bir sıkıntı ve endişe ile bu duruma katlanır.
  4. Süre: Korku ve kaçınma davranışları genellikle 6 aydan uzun sürer.
  5. Günlük İşlevleri Etkilemesi: Bu korku ve kaçınma davranışları, kişinin sosyal, mesleki veya diğer önemli işlev alanlarında belirgin bir sıkıntıya veya bozulmaya neden olur.

Esaret Fobisi ve DSM-5

Esaret fobisi, belirli bir nesne veya duruma yönelik belirli bir fobi olarak değerlendirilirse, yukarıdaki kriterlere uyar. Ancak, DSM-5’te “esaret fobisi” terimi spesifik olarak yer almaz. Bunun yerine, “kapalı alan korkusu” (claustrophobia) gibi daha genel bir fobi kategorisi altında incelenebilir. Esaret fobisi, özgürlüğün kısıtlanacağı veya kontrol altına alınacağı durumlara yönelik bir korku olarak değerlendirildiğinde, bu tür spesifik fobiler kapsamında ele alınabilir.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Yule Psikoloji

Kaynaklar

American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (5th ed.). Arlington, VA: American Psychiatric Publishing.

Hofmann, S. G., & Smits, J. A. J. (2008). Cognitive-Behavioral Therapy for Adult Anxiety Disorders: A Meta-Analysis of Randomized Placebo-Controlled Trials. Journal of Clinical Psychiatry, 69(4), 621-632.

Online terapi Şema Terapi
Önceki
Sonraki

İlgili Makaleler

Tecavüz Algısında Kültürel Mitlerin Etkisi
Tecavüz Algısında Kültürel Mitlerin Etkisi
7 Eylül 2021

Tecavüz Algısında Kültürel Mitlerin Etkisi: İnsanlık var olduğundan beri devam...

Devamı
Travma Bağı Nedir, Travma Bağından Nasıl Kurtulurum?
Travma Bağı Nedir, Travma Bağından Nasıl Kurtulurum?
23 Aralık 2023

Travma Bağı Nedir? Travma bağı, genellikle zorlu ve toksik ilişkilerde, kişinin...

Devamı
Öfke Nasıl Yönetilir
Öfke Nasıl Yönetilir
2 Mayıs 2023

Öfke, insanların hissettiği en temel duygulardan biridir. Bu duygu genellikle...

Devamı
Borderline Kişilik Bozukluğu Tanı Kriterleri
Borderline Kişilik Bozukluğu Tanı Kriterleri
19 Ocak 2023

Borderline Kişilik Bozukluğu Tanı Kriterleri DSM-5 Borderline  (Sınırda) Kişilik...

Devamı

Instagram

Travmatik ya da yıkıcı aile ortamlarında çocu Travmatik ya da yıkıcı aile ortamlarında çocuk, dış koşulları değiştiremeyeceği için hayatta kalma stratejisi olarak çoğu zaman suçu kendine yükler. Bu durum, “kontrol yanılsaması” yaratarak çaresizlik duygusunu hafifletir. Ancak çocuklukta geliştirilen bu mekanizma, yetişkinlikte de ilişkilerde kendini gösterir: partneri yüceltmek, sürekli özür dilemek ya da terk edilme korkusu yaşamak gibi örüntüler bu geçmiş stratejinin izleridir.

Bu durum özellikle kaygılı bağlanma eğiliminde ve narsisistik ilişkilerde çok görülür ❤️‍🩹

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

#psikoloji
İlişkilerde sınır koymak çoğu zaman “benci İlişkilerde sınır koymak çoğu zaman “bencillik” olarak algılansa da, aslında hem kişinin hem de ilişkinin sağlığını koruyan bir adımdır. 

Sınır, duyguları, zamanı, enerjiyi ve değerleri koruyan görünmez bir çizgidir; sevgiyi azaltan bir duvar değil, ilişkiyi daha güvenli ve saygılı kılan bir çerçevedir. Sağlıklı sınırlar duygusal, fiziksel, dijital ya da değer temelli olabilir ve iletişime kapıyı kapatmaz; tam tersine beklentileri netleştirerek çatışmaları azaltır, iletişimi güçlendirir ve güvenli bağlanmayı destekler.

Bencillik algısının kökeninde genellikle kaygılı bağlanma örüntüleri, “fedakârlık = sevgi” gibi kültürel kalıplar ve çocuklukta “hayır” demeyle ilişkilenen suçluluk duyguları vardır. Oysa sınır koyabilen kişi, partnerine de alan tanır; bu da saygıyı ve güveni artırır. 

Gottman Çift Terapisi’nde de vurgulandığı gibi, mutlu çiftler hem “biz” olmayı hem de “ben” kalabilmeyi başarır ❤️

Kısacası, sınır koymak sevgisizliğin değil özsaygının göstergesidir; gerçek yakınlık ise sınırların yok sayılmasıyla değil, kabul edilip saygı duyulmasıyla mümkündür.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Günümüzde ayrılıklar artık sadece yüz yüze Günümüzde ayrılıklar artık sadece yüz yüze yaşanan bir deneyim değil; sosyal medya da bu sürecin önemli bir parçası haline geldi 💔

Eski partnerin paylaşımlarını görmek, hikâyelerini takip etmek ya da ortak fotoğraflarla karşılaşmak, duygusal toparlanmayı zorlaştırabilir. 

Kaygılı bağlanan kişiler ayrılık sonrası sosyal medyada daha yoğun “takip” davranışı gösterirken; kaçınan bağlanan kişiler genellikle tüm dijital izleri silmeyi tercih eder. 

Modern ilişki dinamikleri arasında yer alan “ghosting” (aniden ortadan kaybolma) ve “breadcrumbing” (ufak mesajlarla umut verip ilişkiyi sürüncemede bırakma) gibi davranışlar ise bu süreci daha da karmaşık hale getirebilir.

🔗 Yazının tamamını www.tugceturanlar.com’da okuyabilirsiniz 🩵

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Görmezden Gelen Ebeveynin Çocuğu Olmak ❤️‍🩹Çocuklukta ebeveyn tarafından duygusal olarak görülmemek, yani duygusal ihmal, bireyin benlik algısı, duygularını düzenleme becerisi ve ilişkilerinde derin izler bırakır.

* Çocuklukta: Temel ihtiyaçlar karşılanır ama duygusal sıcaklık, aynalanma ve düzenleyici ilişki deneyimi eksik kalır. Çocuk, sessizlikle kabul edilmeyi öğrenir. Bu da içe kapanma, yalnızlık ve yetersizlik duygularına yol açar.

* Yetişkinlikte: Duygularını ifade etmekte zorlanma, ya bastırma ya da yoğun ve kontrolsüz dışavurum şeklinde görülür. İlişkilerde aşırı uyum sağlama veya duygusal mesafe koyma eğilimleri gelişebilir. Karar vermede güçlük, onay arayışı, kaygı ve depresyon gibi sorunlar sık görülür.

* Onay ihtiyacı: Görülmeyen çocuk, yetişkin olduğunda değeri onay üzerinden tanımlar. Bu ya pasif bir uyum (sessizlik, memnun etme) ya da aktif bir onay arayışı (mükemmeliyetçilik, sürekli doğru olma çabası) olarak ortaya çıkar.

* İyileşme: Duyguların fark edilmesi, adlandırılması, öz-şefkat, sınır koyma ve kendini ifade etme becerilerinin güçlendirilmesiyle mümkündür. Güvenli ve düzenleyici ilişkiler, özsaygıyı ve duygu düzenleme kapasitesini destekler.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Bağlanma stilleri, ayrılıkla başa çıkma biç Bağlanma stilleri, ayrılıkla başa çıkma biçimimizi önemli ölçüde şekillendirir. Bu farkındalık, yaşanan tepkilerin kişisel bir yetersizlik değil, geçmişten gelen bağlanma dinamiklerinin doğal bir yansıması olduğunu hatırlatır. Kendi bağlanma stilimizi tanımak, hem ayrılık sürecinde duygularımızı anlamlandırmamıza hem de gelecekte daha sağlıklı ilişkiler kurmamıza katkı sağlar.

Güvenli Bağlanma

* Yakınlıktan korkmaz, duygularını ifade eder.
* Ayrılıkta üzüntüyü kabul eder, sosyal destekle iyileşmeye yönelir.
* Daha hızlı toparlanır ve sağlıklı ilişkiler kurma olasılığı yüksektir.

Kaygılı Bağlanma
* Reddedilme korkusu taşır, partneri kaybetmemek için yoğun çaba gösterir.
* Ayrılık sonrası yoğun acı, çaresizlik ve takıntılı düşünceler yaşar.
* Eski partnerle teması sürdürme girişimleri sık görülür.

Kaçıngan Bağlanma
* Yakınlıktan rahatsız olur, duygusal bağı sınırlı tutar.
* Ayrılık sonrası soğukkanlı görünür, acıyı bastırmaya çalışır.
* Bastırılan duygular uzun vadede yalnızlık ya da öfke olarak geri döner.

Korkulu-Kaçıngan Bağlanma
* Hem yakınlık ister hem de reddedilmekten korkar.
* Ayrılıkta duyguları dalgalanır; özlem ve öfke arasında gidip gelir.
* Bu çelişkiler iyileşmeyi ve yeni ilişkileri zorlaştırır.

Ortak Noktalar 🌹
* Ayrılık bir kayıp deneyimidir ve yas süreciyle benzerlik gösterir.
* Benlik algısı sarsılabilir, kişi değerini sorgulayabilir.
* Zamanla çoğu birey ayrılığı kabullenir ve yeni başlangıçlar yapar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Mikro aldatma, ilişkilerde sadakatin yalnızca fi Mikro aldatma, ilişkilerde sadakatin yalnızca fiziksel sınırlarla değil, duygusal ve dijital alanlarla da şekillendiğini ortaya koyan bir kavramdır. 

Sosyal medyada flörtöz etkileşimler, eski sevgiliyle gizli mesajlaşmalar ya da partnerden saklanan yakınlıklar, görünürde küçük olsa da güveni zedeleyebilir. Bu davranışların ortak özelliği gizlilik, duygusal yatırım ve ilgi odağının partnerden başkasına kaymasıdır. Bu nedenle mikro aldatma, ilişkilerde belirsizlik ve güvensizlik duygularını tetikleyerek büyük krizlere yol açabilir❤️‍🩹

Bununla birlikte, her davranışın mikro aldatma sayılıp sayılmayacağı çiftlerin ortak sınırlarına bağlıdır. Bazı ilişkilerde eski sevgiliyle iletişim önemsiz görülebilirken, başka bir ilişkide bu durum ciddi bir güven sorununa dönüşebilir. Bu nedenle mikro aldatmayı anlamanın anahtarı, partnerlerin açık iletişim kurması, sınırlarını netleştirmesi ve birbirlerinin hassasiyetlerini gözetmesidir. Şeffaflık ve empati, mikro aldatmanın ilişkilerde yıkıcı bir tehdit olmaktan çıkıp, güveni güçlendiren bir farkındalık alanına dönüşmesini sağlayabilir 🌷

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Instagram'da takip et

Öne Çıkan Konular

  • Narsisizm
  • İstismar ve Manipülasyon
  • Bağlanma Stilleri
  • Psikodinamik Terapi
  • EMDR
  • Şema Terapi
  • Gottman Çift Terapisi

Son Eklenenler

  • İlişkilerde Sınır Koymak Bencillik mi?
  • Ayrılık ve Bağlanma Stilleri: Hangi Tepkiler Sizi Bekliyor?
  • Mutluluk Korkusu: Neden Bazı İnsanlar Mutluluk Hissinden Kaçar?
  • Mikro Aldatma ve İlişkiler
  • Dişi ve Erkek Narsisizm: İlişkilerde İki Farklı Yüz
  • İlişkilerde Pygmalion Etkisi: Beklentilerimiz Bizi Nasıl Şekillendirir?

Yasal Uyarı

Bu internet sitesinin içeriği ve uygulamaları, sadece bilgilendirme ve eğitim amaçlı olup, herhangi bir şekilde tıbbi öneri verme veya herhangi bir danışan sağlama amacı ile oluşturulmamıştır. Sitemizde yer alan alıntı ve görüşler açıkça belirtilmediği takdirde resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. Yazılı izin alınmaksızın kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz