Anne – Baba Yaklaşımları
Anne – Baba Yaklaşımlarını üç grupta inceleyebiliriz.
1) Denetleyici Yaklaşım
Bu yaklaşımı uygulayan ebeveynlerin amacı çocuğun tutum ve davranışlarını değiştirmektir. Denetliyici yaklaşım; tehdit, fiziksel şiddet, sevgi vermemek, küsmek, küçük düşürücü davranmak şeklinde olabilir.
Denetleyici yaklaşımında çocuk, hangi davranışın nasıl bir tepki alacağından emin değildir. Bu belirsizlik nedeniyle çocuk, aşırı isyankar ya da aşırı boyun eğici olabilir. Ebeveyn çocuğa sözlü-sözsüz ya da fiziksel olarak devamlı kızar. Bu öfke bazen çocuğun davranışıyla da ilgili olmayabilir. Yakın ilişkilerindeki ya da iş yerindeki sorunlar neden olabilir. Bu ebeveynler tüm streslerini çocuklarından çıkarırlar.
Ebeveynin korku temelli bu yaklaşımın sonucunda çocuk isyankar ya da içe kapanık bir birey olur.
2) Destekleyici Yaklaşım
Bu yaklaşım çocuğa yakın ilgi ve sevgi göstermek, ortak faaliyetlerde bulunmak gibi çocuğun benliğini onaylayıcı davranışları içerir.
Ebeveynler çocukların faaliyetlerine ilgi ve sevgiyle karşılık verip kendi kendine öğrenmesine ve yeni beceriler edinmesine uygun bir ortam sağlar. Böyle bir ortam çocuğa dış dünyayı keşfetmesi için cesaret verir. Ebeveynler çocuğun başarılarından dolayı hissettiği duyguları sözlü ve sözsüz göstererek çocuğu yeni deneyimler için motive eder.
Örneğin ilk defa resim yapan bir çocuğun çabasına beğeniyle karşılık veren bir ebeveyn, çocuğun bu eylemi devam ettirip beceriye dönüştürmesine yardım etmiş olur.
Çocuğun öğrenme konusundaki heyecanı yeni deneyimler edinmesi için onu motive eder.
Destekleyici yaklaşımı benimseyen ebeveynin tutarlı davranışı sonucunda, çocuk hangi davranışın hangi tepkiye neden olacağını bilir ve seçimi kendi yapar. Çocuk özgür ve mutludur.
Olumlu ebeveyn özgüvenli, sakin, tutarlı ve kararlıdır. Böyle bir ebeveyne sahip çocuk ailesinin beklentisini bilir ve yardıma ihtiyacı olduğunda çekinmeden söyler.
3) Pasif Yaklaşım
Pasif ebeveyn diğer yaklaşımlardan farklı olarak çocuğun etkinlikleri konusunda ilgisiz bir davranış sergiler. Ebeveynin ilgisizliğiyle çocuğun etrafına karşı olumsuz davranışı ve eşyalara verdiği zarar arasında yakın bir ilişki bulunmuştur. Bu yaklaşımı benimseyen ebeveynler hoşgörü ve umursamazlığı birbirine karıştırırlar. Bu nedenle çocuk sınırlar hakkında bilgi sahibi değildir.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Anne – Baba Yaklaşımları
Yavuzer, H. (2006). Çocuk eğitimi el kitabı. Remzi Kitabevi.
4 Types of Parenting Styles and Their Effects on Kids
DevamıÇocuk – Ebeveyn Güç Çatışması
Çocuk – Ebeveyn Güç Çatışması: Kazan kaybet yaklaşımı ebeveynlerin zaman zaman başvurdukları bir yöntemdir. Bu yöntemi kullanan ebeveynler, çocukla olan ilişkilerini bir güç mücadelesi olarak görürler. Doğruyu bilenin her zaman kendileri olduğunu düşünürler.
Thomas Gordon, ebeveyn ve çocuk arasındaki bu mücadeleyi iki yöntemle örneklendirmektedir.
Yöntem 1
Çocuk – Ebeveyn Güç Çatışması
Ebeveyn, çocuğun yapması gerekeni söyler ve kabul etmesini bekler. Eğer çocuk itiraz ederse çocuğu ikna etmeye çalışır. İkna da işe yaramazsa güç kullanır.
Çocuk: Kursa gidiyorum, görüşürüz.
Anne: Şemsiyeni almamışsın, yağmur yağıyor.
Çocuk: İstemiyorum.
Anne: Almazsan ıslanırsın, hasta olursun.
Çocuk: İstemiyorum. Nefret ediyorum şemsiye taşımaktan.
Anne: Lütfen şemsiyeyi alır mısın? Hasta olmanı istemiyorum.
Çocuk: Hayır, almayacağım.
Anne: O zaman dışarı çıkmıyorsun.
Çoçuk: Tamam, sen kazandın. Bu berbat şemsiyeyi alacağım.
Bu örnekte kazanan ebeveyndir.
Yöntem 2
Çocuk – Ebeveyn Güç Çatışması
Çocuk: Kursa gidiyorum, görüşürüz.
Anne: Şemsiyeni almamışsın, yağmur yağıyor.
Çocuk: İstemiyorum.
Anne: İstemiyor musun? Islanıp hasta olursun.
Çocuk: Çok az yağıyor.
Anne: Çok yağıyor.
Çocuk: Şemsiyeyi almak istemiyorum. Nefret ediyorum ondan.
Anne: Ben şemsiyeyi almanı istiyorum.
Çocuk: Ben istemiyorum, sevmiyorum o şemsiyeyi. Beni zorlarsan ben de seni kızdıracak bir şeyi yaparım.
Anne: Bundan sonra seni ikna etmek için uğraşmayacağım. Almadan gidebilirsin. Sen kazandın.
Bu örnekte kazanan çocuktur.
Yöntem ikideki örnek çocuk merkezcidir. Egemenlik çocuktadır. O ne isterse o yapılır.
“Kaybeden Yok Yöntemi”
Yukarıdaki örneklerde kaybeden ve kazanan vardır. Fakat kimsenin kaybetmediği başka bir yol daha vardır.
Çocuk: Kursa gidiyorum, görüşürüz.
Anne: Şemsiyeni almamışsın, yağmur yağıyor.
Çocuk: İstemiyorum.
Anne: Sanırım çok yağıyor. Bu durum bizi endişelendiriyor. Islanır ve hasta olursan bu bizi de etkiler.
Çocuk: Kendi şemsiyemi almak istemiyorum.
Anne: Anladığım kadarıyla sen bu şemsiyeyi istemiyorsun.
Çocuk: Evet, onu sevmiyorum. Rengi çok çirkin.
Anne: Renginden dolayı onu istemiyorsun değil mi?
Çocuk: Evet, hiçbir arkadaşımda o renkte bir şemsiye yok.
Anne: Sen de herkesten farklı bir şemsiye kullanmak istemiyorsun.
Çocuk: Evet, istemiyorum. Herkes gibi ben de açık renk şemsiye kullanmak istiyorum.
Anne: Anladım sorun tamamen şemsiyenin rengiyle ilgili. Şu an ne yapabiliriz bilmiyorum. Şemsiyeyi almazsan ıslanırsın ve hasta olursun. Senin bir çözüm önerin var mı?
Çocuk: Belki bugünlük ablamın şemsiyesini kullanabilirim.
Anne: O senin istediğin renkte mi?
Çocuk: Evet, mavi en sevdiğim renk.
Anne: Sanırım ablan buna izin verir.
Çocuk: Öyleyse ona bir sorayım. (Bir süre sonra)
Çocuk: İzin verdi.
Anne: Şimdi mutlu görünüyorsun.
Çocuk: Evet, çok!
Anne: Şemsiye seni ıslanmaktan koruyacak. Sen mutluysan ben de mutluyum. Akşam görüşmek üzere, iyi dersler.
Bu örnekte gerçekleşen durum “uzlaşma”dır. Kişiler kendi ihtiyaçlarının yanında karşısındakinin de ihtiyaçlarını düşünmektedir. Bu durumda kaybeden yoktur.
“Çocuklarınızı daha iyi tanımakla işe başlayın; çünkü onları hiç tanımıyorsunuz.”
Rousseau
“Çocuk – Ebeveyn Güç Çatışması”
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Parent Effectiveness Training: The Proven Program for Raising Responsible Children
Yavuzer, H. (2006). Çocuk eğitimi el kitabı. Remzi Kitabevi.
DevamıOBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK
Obsesif Kompulsif Bozukluk
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) obsesyon ve kompülsiyonlarla karakterize bir ruhsal rahatsızlıktır. Obsesyonlar, tekrarlayıcı bir şekilde ortaya çıkan, istenilmeyen, kontrol edilmesi zor olarak deneyimlenen düşünceler, itkiler veya imgeler iken; kompülsiyonlar ise, kişinin obsesyonuna tepki olarak ortaya çıkan yinelemeli davranışlar veya zihinsel eylemlerdir (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2013).
Obsesyon: Kişinin anlamsız, mantıkdışı ve yanlış olduğunu bildiği halde kendini düşünmekten alıkoyamadığı, zihninden uzaklaştıramadığı düşünce, dürtü veya imajlardır. Bu düşünceler adeta kişinin zihnine hücum eder. İstenmeden gelen, inatçı bir misafir gibidir. Tüm bu düşünce, dürtü ya da imajlar kişinin sıkıntısını arttırır ve huzursuzluğa neden olur. Kişi tüm bunlardan kurtulmak ister ama elinde olmayan bir durum olduğu için bunu başaramaz.
Kompulsiyon: Obsesyonların yol açtığı yoğun sıkıntıyı ve huzursuzluğu ortadan kaldırmak için yapılan tekrarlı davranış ve zihinsel eylemlerdir.
Hastalığın ortalama başlangıç yaşı 21-30 yaşları arasındadır.
Hastaların %65’inde başlangıç 25 yaşından öncedir. Yüzde15’lik bir gurupta başlangıç yaşı 30’un üstündedir.
Erişkin popülasyonda yapılan çalışmalarda kadın-erkek oranının eşit olduğu bildirilmektedir.
Birçok araştırma OKB etiyolojisinde serotonin disregulasyonunun rolü olduğunu göstermiştir.
OKB etiyolojisinde genetik etkenlerin katkıda bulunduğuna dair kanıtlar giderek artmaktadır.
Aile çalışmalarında, OKB hastalarının 1. derece akrabalarının % 35’inin bu bozukluktan etkilendiği bulunmuştur.
Bulaşma Obsesyonu ve Temizlik Kompulsiyonu
Kişi kendisine bir şeyin bulaştığı, kirlendiği ya da başkasını kirlettiği düşüncesi ile çok yoğun şekilde meşgul olur. Bunu zihninden atamaz ve bu durumun verdiği sıkıntıdan kurtulmak için tekrarlı yıkama eylemi, temizlik kompulsiyonu gösterir.
Kuşku Obsesyonu ve Kontrol Kompulsiyonu
Kuşku obsesyonu ve kontrol kompulsiyonu sık görülen obsesyon ve kompulsiyonlardandır.
Kişinin;
ocağın altını kapatıp kapatmadığına,
pencereyi-kapıyı kilitleyip kilitlemediğine,
ütüyü fişten çekip çekmediğine,
meyve-sebzelerin tam temizlenip temizlenmediğine,
emin olamaması gibi çeşitli örnekleri olabilir.
Kişi bu huzursuzluğu ve sıkıntıları aşmak için sürekli kontrol eder, iyice emin olabilmek için her şeyi belli bir sıra ile yapar, gerçekten olup olmadığını çevresindeki kişilere sorar.
Başkasına Zarar Vereceği, Şiddet Uygulayabileceği ya da Kendisine Zarar Vereceği Yönünde Obsesyonlar
Bazen kişi elinde olmadan başkalarına rahatsızlık ya da zarar vereceği, ağzından hoş karşılanmayacak nitelikte sözler kaçıracağı, yanındaki insanlara elinde olmadan zarar vereceği şeklinde obsesyonlara sahip olabilir.
Cinsel Obsesyonlar
Kişi sapkın olduğunu düşündüğü cinsel içerikli düşünceleri tekrarlayıcı şekilde düşünür.
Yine bunları düşünmekten rahatsızlık duyar ama kafasında uzaklaştıramaz. Başka bir kişinin bu sapkın olarak düşündüğü cinsel eylemleri yapabileceğini düşünerek endişe duyar.
Dinsel Obsesyonlar
Çoğunlukla dini inançları güçlü olan kişilerin, dini inançlarının tam aksi düşünceleri yineleyici şekilde düşünmesi halidir.
Simetri/Düzen Obsesyon ve Kompulsiyonları
Kişinin tüm yaşamına simetri ihtiyacı ve düzenlilik hakimdir.
Kompulsiyonlar
Tekrarlı olarak bazen saatlerce bir şeyleri yıkamak, banyo yapmak, el yıkamak şeklinde temizlik kompulsiyonları görülür. Kişi, eşyaların, kendisinin kirli olduğu obsesyonu ile baş etmek için bu davranışı sergiler.
Emin olamama ya da güvenliği sağlama ile ilgili olarak gaz, kapı, ütü, cüzdan ve benzeri şeylerin kontrol edilmesi kontrol kompulsiyonları şeklinde ortaya çıkar. Bunlar daha çok şüphe obsesyonlarıyla ilişkilidir.
Simetri, düzen ve denge sağlamak amacı ile eşyaları bir düzen içinde tutmaya çalışma hali düzenleme kompulsiyonlarıdır.
Sayma kompulsiyonları ise otomobil plakaları, kaldırımları, tabelaları sayma gibi davranışlarla ortaya çıkan zihinsel kompulsiyonlardır.
Bir şeyleri atamama ve/veya ihtiyaç fazlasını atamama şeklinde biriktirme kompulsiyonları ortaya çıkar.
Bir takım davranışların kişinin emin olduğunu hissettiği zamana kadar belli sayıda tekrar ettirmesi durumu ise tekrarlama kompulsiyonudur.
OKB’si olan kişi çoğunlukla obsesyonlarının anlamsızlığının farkındadır.
Obsesyonlar zaman kaybettirici olabilir. Kişinin normal rutinine, mesleki işlevlerine, olağan sosyal aktivitelerine, arkadaş ve aile ilişkilerine önemli ölçüde engel oluşturup işlevselliğini bozabilir.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
What Is Obsessive-Compulsive Disorder?
Obsessive-Compulsive Disorder (OCD)
Devamı