Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim

Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
featured_image

İlişkilerde Kırmızı Bayraklar

9 Ocak 2025 Yazar: Tuğçe Turanlar Çift Terapisi, İlişkiler, Kişisel Gelişim 0 Yorum
[ez-toc]

Romantik ilişkiler, bir yanıyla mutluluk ve bağlılık getirirken, diğer yanıyla da zaman zaman zorluklarla dolu olabilir. Her ilişkide inişler ve çıkışlar doğaldır; ancak bazı durumlar, ilişkinin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilirliği konusunda ciddi sinyaller verir. İlişkilerde “Kırmızı bayraklar” olarak adlandırılan bu işaretleri fark etmek, ilişkinizin geleceğini değerlendirmeniz için önemli bir fırsattır. Peki, bu işaretler neler? Hangi durumlarda ilişkiyi kurtarmak için çalışmalı, hangi durumlarda ise ayrılmayı düşünmelisiniz?


Kırmızı bayraklar, bir ilişkide olası problemleri gösteren uyarıcı işaretlerdir. Bu işaretler, çoğu zaman partnerin davranışları veya ilişkinin dinamikleriyle kendini belli eder. Bunlar arasında saygısızlık, güvensizlik, manipülasyon ya da duygusal, zihinsel veya fiziksel sağlığa zarar veren durumlar yer alabilir. Erken fark edilen kırmızı bayraklar, doğru adımlarla çözülebilir ya da size ilişkiyi sonlandırma kararı alma cesareti verebilir.


İlişkilerde Hangi Davranışlar “Kırmızı Bayraklar” Olarak Adlandırılır

Kontrolcü Davranışlar

Partnerinizin, hayatınızı sürekli kontrol etme eğiliminde olması, sağlıklı bir ilişki dinamiğine zarar verir.

Örnek: Kimlerle görüştüğünüzü sorgulamak, sosyal medyanızı takip etmek ya da hayatınızın küçük detaylarına kadar müdahale etmek.

Ne Yapılabilir? Kontrolcü davranışlar genellikle güvensizlikten kaynaklanır. Eğer bu durum açık iletişimle çözülemiyorsa, uzun vadede ciddi bir problem haline gelebilir.

Güven Eksikliği

Güven, bir ilişkinin temelidir. Güven eksikliği; kıskançlık, suçlamalar ve sürekli çatışmalara yol açar.

Örnek: Partnerinizin, hiçbir kanıt olmadan sizi sürekli aldatmakla suçlaması.

Ne Yapılabilir? Güven inşa edilebilirse ilişki kurtarılabilir; ancak sürekli ve temelsiz güvensizlik, ilişkiyi sürdürülemez kılar.

Duygusal veya Fiziksel Şiddet

Şiddet, bir ilişkide asla kabul edilemez. Duygusal şiddet, manipülasyon veya küçümseme şeklinde ortaya çıkabilir; fiziksel şiddet ise doğrudan sınır ihlalidir.

Ne Yapılabilir? Şiddet durumunda ilişkiyi sonlandırmak ve güvenli bir ortam yaratmak hayati öneme sahiptir.

Yalan Söyleme ve Gizlilik

Sürekli yalan söyleyen veya gerçekleri sizden saklayan bir partner, güven ve samimiyeti zedeler.

Örnek: Finansal durumunu gizlemek ya da önemli konularda sürekli yalan söylemek.

Ne Yapılabilir? Birkaç hata üzerine çalışılabilir; ancak kronik yalan, daha büyük sorunların habercisidir.

Sorunlardan Kaçınma

Tartışmaların ya da problemleri çözmenin sürekli ertelenmesi, ilişkide biriken duygusal yükü artırır.

Örnek: Tartışma sırasında konuyu kapatmak, iletişimden kaçınmak.

Ne Yapılabilir? İlişkide sağlıklı bir ilerleme için her iki tarafın da sorunları ele almaya istekli olması gerekir.


Ne Zaman Çözüm Aranabilir

Bazı durumlar, zorlu olsa da, ilişkinin kurtarılabilmesi için bir fırsat sunar. Bu sorunlar, açık iletişim ve karşılıklı çaba ile aşılabilir.

Güvensizlik veya Travmatik Geçmiş

Partnerin geçmiş deneyimleri nedeniyle güvensizlik yaşıyor olabilir. Bu tür durumlarda terapi ve sabır, ilişkiye destek olabilir.

Örnek: Geçmişteki bir aldatma nedeniyle oluşan güvensizlik.

İletişim Problemleri

Yanlış anlaşılmalar, çoğu ilişkide karşılaşılan doğal bir sorundur ve iyi bir iletişimle çözülebilir.

Örnek: Kötü niyet olmaksızın yaşanan yanlış anlamalar.

Hayatın Getirdiği Zorluklar

İş kaybı veya aile sorunları gibi dışsal faktörler, ilişkinizde geçici bir gerilime neden olabilir.

Ne Yapılabilir? Destekleyici bir tutum sergileyerek bu tür zorlukların üstesinden gelinebilir.


Ne Zaman Ayrılmayı Düşünmelisiniz

Bazı kırmızı bayraklar, ilişkiyi onarılamaz hale getirir. Bu durumlarda, ayrılık kararı almak, uzun vadede sizin için daha sağlıklı bir seçenek olabilir.

Şiddet veya Manipülasyon

Şiddet, fiziksel ya da duygusal olsun, asla tolere edilmemelidir.

Karşılıklı Çaba Eksikliği

Bir partnerin sürekli olarak ilişkiyi iyileştirmek için çaba göstermemesi, ilişkiyi sürdürülemez kılar.

Temel Uyuşmazlıklar

Gelecek planları, değerler ya da hayata bakış açılarındaki ciddi farklılıklar, çözümü imkansız hale getirebilir.


Karar Vermek İçin İpuçları

İlişkinizi Gözden Geçirin: Bu sorunlar ne kadar süredir var? Gittikçe kötüleşiyor mu?

İhtiyaçlarınızı Değerlendirin: İlişki, size huzur ve mutluluk getiriyor mu?

Destek Alın: Lisanslı bir ruh sağlığı uzmanından destek alabilirsiniz.

Kendi İyiliğinizi Önceliklendirin: Sağlığınızı tehdit eden bir ilişkide kalmaktansa, ayrılık daha doğru bir seçenek olabilir.


Sonuç

İlişkilerde kırmızı bayraklar, çoğu zaman önemli bir kararın eşiğinde olduğunuzun habercisidir. Sağlıklı bir ilişki; sevgi, saygı, güven ve açık iletişimle mümkündür. Eğer bu unsurların eksik olduğunu fark ediyorsanız, kendinizi önceliklendirmek ve doğru adımları atmak için cesaret göstermelisiniz.


Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Yule Psikoloji

(Online psikolojik danışmanlık randevusu almak için yulepsikoloji@gmail.com adresine mail atabilir ya da 0532 053 3992 whatsapp üzerinden mesaj atarak iletişime geçebilirsiniz.)


Kaynakça

Gottman, J. M., & Silver, N. (1999). Evliliği Sürdürmenin 7 İlkesi.

American Psychological Association. (n.d.). Sağlıklı vs. Sağlıksız İlişkiler. apa.org

Psychology Today. (n.d.). Sağlıklı İlişki İşaretleri. psychologytoday.com

Bireysel psikoterapi Çift Terapisi Gottman Çift Terapisi İlişki Koçluğu İlişkiler
Önceki
Sonraki

İlgili Makaleler

Psikoterapiden Ne Beklemeliyim
Psikoterapiden Ne Beklemeliyim
13 Ağustos 2024

Psikoterapiden Ne Beklemeliyim Psikoterapi, bireylerin duygusal ve psikolojik...

Devamı
Ghosting Nedir ve Neden Yapılır
Ghosting Nedir ve Neden Yapılır
15 Haziran 2024

Ghosting, bir kişiyle olan iletişimin aniden ve açıklama yapmadan kesilmesi...

Devamı
Uzun Süreli Yalnızlık: Beyin Üzerindeki Etkileri ve Çözüm Yolları
Uzun Süreli Yalnızlık: Beyin Üzerindeki Etkileri ve Çözüm Yolları
24 Ocak 2025

Modern yaşam tarzının yaygınlaşmasıyla birlikte, yalnızlık her yaştan insanın...

Devamı
Uyumsuz Hayal Kurma (Maladaptive Daydreaming)
Uyumsuz Hayal Kurma (Maladaptive Daydreaming)
18 Ocak 2024

Uyumsuz hayal kurma (Maladaptive Daydreaming), kişinin günlük yaşamını olumsuz...

Devamı

Instagram

klinikpsikologtugceturanlar

Bağlanma stilleri, ayrılıkla başa çıkma biç Bağlanma stilleri, ayrılıkla başa çıkma biçimimizi önemli ölçüde şekillendirir. Bu farkındalık, yaşanan tepkilerin kişisel bir yetersizlik değil, geçmişten gelen bağlanma dinamiklerinin doğal bir yansıması olduğunu hatırlatır. Kendi bağlanma stilimizi tanımak, hem ayrılık sürecinde duygularımızı anlamlandırmamıza hem de gelecekte daha sağlıklı ilişkiler kurmamıza katkı sağlar.

Güvenli Bağlanma

* Yakınlıktan korkmaz, duygularını ifade eder.
* Ayrılıkta üzüntüyü kabul eder, sosyal destekle iyileşmeye yönelir.
* Daha hızlı toparlanır ve sağlıklı ilişkiler kurma olasılığı yüksektir.

Kaygılı Bağlanma
* Reddedilme korkusu taşır, partneri kaybetmemek için yoğun çaba gösterir.
* Ayrılık sonrası yoğun acı, çaresizlik ve takıntılı düşünceler yaşar.
* Eski partnerle teması sürdürme girişimleri sık görülür.

Kaçıngan Bağlanma
* Yakınlıktan rahatsız olur, duygusal bağı sınırlı tutar.
* Ayrılık sonrası soğukkanlı görünür, acıyı bastırmaya çalışır.
* Bastırılan duygular uzun vadede yalnızlık ya da öfke olarak geri döner.

Korkulu-Kaçıngan Bağlanma
* Hem yakınlık ister hem de reddedilmekten korkar.
* Ayrılıkta duyguları dalgalanır; özlem ve öfke arasında gidip gelir.
* Bu çelişkiler iyileşmeyi ve yeni ilişkileri zorlaştırır.

Ortak Noktalar 🌹
* Ayrılık bir kayıp deneyimidir ve yas süreciyle benzerlik gösterir.
* Benlik algısı sarsılabilir, kişi değerini sorgulayabilir.
* Zamanla çoğu birey ayrılığı kabullenir ve yeni başlangıçlar yapar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Mikro aldatma, ilişkilerde sadakatin yalnızca fi Mikro aldatma, ilişkilerde sadakatin yalnızca fiziksel sınırlarla değil, duygusal ve dijital alanlarla da şekillendiğini ortaya koyan bir kavramdır. 

Sosyal medyada flörtöz etkileşimler, eski sevgiliyle gizli mesajlaşmalar ya da partnerden saklanan yakınlıklar, görünürde küçük olsa da güveni zedeleyebilir. Bu davranışların ortak özelliği gizlilik, duygusal yatırım ve ilgi odağının partnerden başkasına kaymasıdır. Bu nedenle mikro aldatma, ilişkilerde belirsizlik ve güvensizlik duygularını tetikleyerek büyük krizlere yol açabilir❤️‍🩹

Bununla birlikte, her davranışın mikro aldatma sayılıp sayılmayacağı çiftlerin ortak sınırlarına bağlıdır. Bazı ilişkilerde eski sevgiliyle iletişim önemsiz görülebilirken, başka bir ilişkide bu durum ciddi bir güven sorununa dönüşebilir. Bu nedenle mikro aldatmayı anlamanın anahtarı, partnerlerin açık iletişim kurması, sınırlarını netleştirmesi ve birbirlerinin hassasiyetlerini gözetmesidir. Şeffaflık ve empati, mikro aldatmanın ilişkilerde yıkıcı bir tehdit olmaktan çıkıp, güveni güçlendiren bir farkındalık alanına dönüşmesini sağlayabilir 🌷

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
🥀 Erkek Narsisizm mi, Dişi Narsisizm mi? Aşa 🥀 Erkek Narsisizm mi, Dişi Narsisizm mi?

Aşağıdaki cümlelerden hangileri size daha tanıdık geliyor?

1. Başkalarının hayranlığına ihtiyaç duyarım ve bu benim değerimi kanıtlar.
2. Çoğu zaman empati kurmakta zorlanırım ve mesafeli dururum.
3. İlişkilerde kontrolün bende olmasını isterim.
4. Kendimi çoğu zaman kurban gibi hissederim.
5. Kabul görmek için uyum sağlarım, bazen de kendimden vazgeçerim.
6. Partnerimin başarılarını ve güçlü yanlarını kendi kimliğime katmaya çalışırım.

👉 Eğer daha çok 1-2-3 size uyuyorsa, erkek narsisizmine özgü yönler sizde daha baskın olabilir.

👉 Eğer daha çok 4-5-6 size uyuyorsa, dişi narsisizme özgü yönler sizde daha fazla olabilir.

(Bu test bir tanı aracı değildir; sadece farkındalık yaratmayı amaçlar.)

Barbel Wardetzki, Almanya’da narsisizm üzerine çalışan terapist ve yazar. Onun “Dişi ve Erkek Narsisizm” diye yaptığı ayrım, biyolojik cinsiyetten çok narsisizmin iki farklı dışavurum biçimini anlatıyor:

1. “Erkek narsisizm” (männlicher Narzissmus)

* Daha çok gösterişli, dışa dönük, üstünlük vurgulu bir tarzı ifade eder.
* Tipik özellikler: kibir, grandiyözlük, başarıya ve güce odaklanma, sürekli takdir arama.
* Dışarıdan güçlü, etkileyici, hatta “dokunulmaz” görünür.
* Yani bu daha çok toplumun “maskülen güç” imgeleriyle örtüşüyor.

2. “Dişi narsisizm” (weiblicher Narzissmus)

* Daha çok ilişki odaklı, bağımlı, onay arayışlı bir narsisizm biçimi.
* Tipik özellikler: sürekli sevilme, kabul görme, vazgeçilmez olma ihtiyacı; fedakârlık yaparak değer kazanma çabası.
* Dışarıdan uyumlu, alçakgönüllü biri gibi görünebilir ama altında derin bir değersizlik ve onaylanma açlığı vardır.
* Bu da toplumun “feminen uyum” beklentileriyle bağlantılıdır.

👉 Wardetzki’nin asıl vurgusu şu: Her iki biçim de özde aynı narsisistik yarayı (değersizlik ve reddedilme korkusu) saklar, sadece toplumda öğrenilen rollere göre farklı maskelerle dışa vurulur.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
❤️‍🩹 Duygu köprüsü, geçmişte yaşadığımız yoğun bir duygunun, bugün benzer bir durumla karşılaştığımızda yeniden tetiklenmesidir. 

İlişkinizdeki Duygu Köprüsünü Keşfetmek İçin Kendinize Aşağıdaki Soruları Sorabilirsiniz

Partnerimin bu davranışı bende hangi duyguyu tetikledi?

Bu duyguyu ilk kez hayatımda ne zaman hissetmiştim?

Geçmişte bu duyguyu hissettiğim olay kiminle yaşanmıştı?

Şu anki tepkim gerçekten bugünkü duruma mı ait?

Bu farkındalık, ilişkide nasıl daha sağlıklı bir tepki vermeme yardımcı olabilir?

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

#psikoloji
🍃 Travmatik bağlanmayı kişisel farkındalık 🍃 Travmatik bağlanmayı kişisel farkındalık açısından anlamak için üç parçaya ayıralım:

1. Döngüyü tanımak

Travmatik bağlanmada ilişkiler genelde şu döngüyü izler:
1. Yakınlık / balayı dönemi → Partner çok sevgi dolu, özel hissettiriyor.
2. Gerginlik → Eleştiri, uzaklaşma, küçümseme başlıyor.
3. İncitme → Kötü davranış, ihanet, şiddet, duygusal manipülasyon.
4. Telafi → Özür, sevgi gösterileri, “bir daha olmayacak” sözleri.
5. Döngü tekrar başlar.

Soru: Sizin deneyiminizde bu tür iniş-çıkışlar olmuş muydu? Varsa, genelde hangi aşamada ilişkiye daha çok tutunma hissi geliyordu?

2. Bağlılığı güçlendiren psikolojik mekanizmalar

* Dopamin ve adrenalin dalgalanmaları: Yoğun kötü-iyi geçişleri beynin ödül sistemini etkiler.
* Umut bağı: “Bir gün hep iyi olacak” beklentisi.
* Kendi değer algısının bağa bağlanması: “O beni severse değerliyim” inancı.
* Yalnızlık ve korku: İlişkinin bitmesinin yarattığı boşluk korkusu.

Mini farkındalık çalışması: 1 dakika boyunca gözlerinizi kapatıp şunu fark edin: “Onu düşününce midemde/kalbimde/hissiyatımda nasıl bir duygu ya da gerginlik oluyor?”

3. Döngüyü kırmaya yönelik ilk farkındalık adımları

* Gerçeklik listesi tut: Onun hem iyi hem kötü anlarını tarafsızca yazmak, zihnin sadece “iyi” anlara tutunmasını dengeler.
* İçsel ihtiyaçları keşfet: Bu bağ, hangi çocukluk ihtiyacını (güven, onay, sevgi) tetikliyor?
* Destek ağı: Güvendiğin kişilerle yaşadığın döngüyü konuşmak, yalnızlık hissini azaltır.
* Küçük kopuş pratikleri: Tamamen kopmak zor geliyorsa, önce mesajlaşma süresini, görüşme sıklığını kademeli azaltmak.

Umarım bu bilgiler yolunuzu aydınlatmaya yardımcı olur 🩵

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Hayatımız boyunca sıklıkla kendimize ya da başkalarına “Bu normal mi?” diye sorarız. Peki, aslında “normal” nedir? Kim belirler, neye göre değişir? “Normal”, çoğu zaman toplumun ortalama kabul ettiği davranış, düşünce ve duyguları ifade eden bir kavram olarak kullanılır. Ancak bu sınırların kesin ve değişmez olduğunu söylemek mümkün değildir.

Çünkü “normal”, kültüre, zamana, yaşanılan çevreye ve hatta kişinin yaşam dönemine göre farklılık gösterir. Bir toplumda kabul gören bir davranış, başka bir toplumda yadırganabilir. Hatta aynı toplumda bile yıllar geçtikçe normal kabul edilen şeyler değişebilir. Bir dönem tabu olarak görülen konular, bugün gündelik sohbetlerin parçası haline gelebilir.

Psikolojide ise “normal” ve “anormal” ayrımı, çoğu zaman işlevsellik üzerinden yapılır. Bir davranış ya da duygu, kişinin günlük yaşamını ve ilişkilerini olumsuz etkilemeye başladığında, bu durumun üzerinde durmak gerekebilir. Fakat burada da kesin bir çizgi çizmek zordur; çünkü her insanın başa çıkma yolları, duygu yoğunluğu ve yaşam deneyimleri birbirinden farklıdır.

✨✨✨✨

“Tut ki şu anda gece yarısı aniden güneş doğuveriyor. Gece yarısında! Zerre kadar şaşırtmaz mı bu seni?’
‘Hayır’ diye yanıtlıyorum, ‘bu, zerre kadar şaşırtmaz beni.’
Barcelonalı saatçi yüksek sesle: ‘Ben şaşırırdım yahu! Hatta o kadar ki, herhalde kafayı oynatırdım’ dedi.
İşte tam burada Salvador Dali sadece kendine özgü o görkemli hazır yanıtlarından birini yumurtluyor:
‘Bende ise tam tersi! Kafayı oynatanın güneş olduğunu düşünürdüm.’

Bir Dahinin Güncesi
Salvador Dalí
Instagram'da takip et

Etiketler

Bağımlılık Bireysel psikoterapi depresyon Ebeveyn EMDR EMDR Terapisi Freud Gottman Çift Terapisi Jung Kişilik Bozuklukları narsist Online EMDR Online psikolog Psikanaliz Psikodinamik Psikoterapi Rüya travma Travma Bağı Travma Sonrası Stres Bozukluğu Travma Sonrası Tepkiler Çift Terapisi Çocukluk Travmaları çocukluk çağı travmaları İlişkiler

Son Eklenenler

  • Bağlanma Stili ve Ayrılıkla Başa Çıkma
  • Mutluluk Korkusu: Neden Bazı İnsanlar Mutluluk Hissinden Kaçar?
  • Mikro Aldatma ve İlişkiler
  • Dişi ve Erkek Narsisizm: İlişkilerde İki Farklı Yüz
  • İlişkilerde Pygmalion Etkisi: Beklentilerimiz Bizi Nasıl Şekillendirir?
  • Kuşaklararası Travma Aktarımı

Yasal Uyarı

Bu internet sitesinin içeriği ve uygulamaları, sadece bilgilendirme ve eğitim amaçlı olup, herhangi bir şekilde tıbbi öneri verme veya herhangi bir danışan sağlama amacı ile oluşturulmamıştır. Sitemizde yer alan alıntı ve görüşler açıkça belirtilmediği takdirde resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. Yazılı izin alınmaksızın kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz