Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim

Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
featured_image

Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Yazar: Tuğçe Turanlar12 Ocak 2024 Depresyon, Travma, Yas ve Kayıp0 Yorum

Depresyon Nedir

Kişinin hayatındaki aktivitelerde ilgi kaybı ve sürekli bir üzüntü hissi ile karakterize bir ruh hali bozukluğudur. Çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir ve her yaştan insanı etkileyebilir.

Depresyon Belirtileri

Depresyonun belirtileri kişiden kişiye değişkenlik gösterse de, genellikle şunları içerir:

  • Derin üzüntü, umutsuzluk veya endişe hissi
  • Normalde keyif aldığınız şeylere ilginin azalması
  • Aşırı yeme veya yetersiz yeme, uykusuzluk veya aşırı uyuma
  • Düşük enerji ve yorgunluk
  • Odaklanma, karar verme veya hatırlama zorluğu
  • Fiziksel ağrılar (baş ağrısı, mide ağrısı)
  • Kendine zarar verme veya intihar düşünceleri

Depresyon Nedir ve Depresyon Türleri Nelerdir

Depresyonun çeşitli türleri vardır ve her biri farklı özellikler ve tetikleyiciler gösterir:

Majör Depresyon

Majör depresyon, kişinin günlük yaşamını, işlevselliğini ve genel ruh halini ciddi şekilde etkileyen bir ruhsal bozukluktur. Genellikle derin üzüntü, ilgi kaybı ve enerji düşüklüğü ile karakterize edilir. Hem genetik hem de çevresel faktörlerden kaynaklanır. Kişinin yeme, uyku ve sosyal etkileşim gibi temel yaşam alışkanlıklarını olumsuz yönde etkiler. Bu durum, kişinin normal aktivitelere karşı isteksizlik hissetmesine ve hayattan zevk alamaz hale gelmesine neden olur.

Belirtileri:

  • Sürekli ve derin bir üzüntü, boşluk veya umutsuzluk hissi
  • Günlük aktivitelere, hobilere ve sosyal etkinliklere karşı ilgi kaybı
  • Yorgunluk ve enerji eksikliği
  • İştah ve uyku düzeninde önemli değişiklikler
  • Kendine zarar verme veya intihar düşünceleri
  • Konsantrasyon ve karar verme güçlüğü
  • Kendini değersiz veya suçlu hissetme

Mevsimsel Depresyon

Mevsimsel depresyon, sonbahar ve kış aylarında görülen, mevsim değişikliklerine bağlı duygusal düşüşlerle tanımlanan bir depresyon türüdür. Genel depresyonun bir alt tipi olarak kabul edilir ve tedavisi genellikle ışık terapisi gibi mevsime özgü yöntemleri içerir.

  • Sabahları zor uyanma ve sabah yorgunluğu
  • Aşırı yeme ve uyuma eğilimi, özellikle karbonhidratlara yönelme
  • Kilo artışı
  • Genel bitkinlik ve enerji düşüklüğü
  • Konsantrasyon güçlüğü
  • Sosyal aktivitelerden ve çevreden uzaklaşma
  • Karamsarlık ve umutsuzluk
  • Hayattan keyif alamama

Mevsimsel depresyon, bazı canlıların kış uykusu alışkanlıklarıyla benzerlik gösterir. İnsanlarda bu durum, modern yaşamın gerekliliklerine uyum sağlamada zorluklara yol açabilir ve ciddi depresyon hallerine dönüşebilir. Bu belirtiler her kış meydana geliyorsa, tanı ve tedavi için bir sağlık profesyoneline başvurmak önemlidir.

Postpartum Depresyon

Doğum sonrası depresyon, doğumdan sonra ilk yıl içinde ortaya çıkabilen, kaygı, takıntı, umutsuzluk ve yalnızlık hisleri içeren bir duygu durum bozukluğudur. Kendine veya bebeğe zarar verme düşünceleri ve intihar düşünceleri içerebilir ve doğumdan hemen sonra ya da ilk yıl içinde herhangi bir zamanda başlayabilir.

Atipik Depresyon

Gülümseyen depresyon (Atipik depresyon), bireyin derin üzüntü ve moral bozukluğu yaşarken dışarıya karşı mutlu ve iyi görünme çabasıdır. Bu durum, genellikle kişinin içsel duygularını ve sıkıntılarını saklamasını içerir. Atipik depresyon terimi, bu durum için sıklıkla kullanılır ve birey, gerçekte umutsuz ve mutsuz hissetmesine rağmen, dışarıdan bakıldığında normal veya mutlu görünebilir. Bu tür depresyonun teşhisi için belirtilerin en az iki hafta sürmesi gerekir.

Distimi (Kronik Depresyon)

Distimi, aynı zamanda kronik depresyon olarak da bilinen, uzun süreli bir depresyon formudur. Bu durum, en az iki yıl süren hafif ila orta derecede depresif belirtilerle karakterize edilir. Distimi, majör depresif bozukluktan daha az şiddetli olmasına rağmen, sürekliliği ve uzun vadeli etkileri nedeniyle kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir.

Distiminin Belirtileri:

  • Sürekli, hafif/orta derecede üzüntü veya depresif ruh hali
  • Enerji eksikliği ve yorgunluk
  • Uyku ve iştah değişiklikleri
  • Düşük öz saygı ve umutsuzluk
  • Odaklanma ve karar verme güçlükleri

Depresyonla Başa Çıkma

Depresyonla başa çıkma konusunda uygulanabilecek birkaç strateji var. Bu stratejiler, depresyonun etkilerini azaltmaya ve kişinin genel iyilik halini iyileştirmeye yardımcı olur:

  • Sosyal Bağlantıları Koruma: Depresyonla mücadele ederken insanlar genellikle kendilerini izole eder. Ancak; aile, arkadaşlar ve çevreyle bağlantıda kalmak, destek sağlar ve iyileşme sürecine katkıda bulunur. Sosyal etkileşimler, olumlu duyguları artırıp izolasyon hissini azaltır.
  • Aktif Olmak: Fiziksel aktivite, depresyon semptomlarını hafifletmek için etkili bir yoldur. Düzenli egzersiz, serotonin ve endorfin gibi iyi hissettiren kimyasalların seviyelerini artırır, stresi azaltır ve genel ruh halini iyileştirir. Hafif yürüyüşlerden yoga ve aerobik egzersizlere kadar her türlü aktivite faydalı olur.
  • Olumlu Düşünceyi Teşvik Etmek: Depresyon sırasında olumsuz düşünce kalıpları yaygındır. Bu düşünceleri sorgulamak ve yerine daha gerçekçi ve olumlu düşünceler koymak önemlidir.
  • Sağlıklı Yaşam Tarzı: Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, depresyonla mücadelede kilit bir rol oynar. Düzenli uyku, dengeli ve besleyici bir diyet, ruh halini ve genel sağlığı iyileştirebilir.

Bu stratejilerin yanı sıra, profesyonel yardım almak da çok önemlidir. Bir sağlık profesyoneli, depresyonla mücadelede size özel bir tedavi planı sunar. Gerekirse ilaç veya terapi gibi tedavi seçeneklerini önerir. Depresyon ciddi bir sağlık durumudur ve uygun tedavi ile yönetilebilir. Kendinizi kötü hissettiğinizde profesyonel yardım almakta tereddüt etmeyin​​.

Depresyon nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Yule Psikoloji Enstitüsü

Kaynaklar

Causes, A. T. (2015). Heterogeneity of postpartum depression: a latent class analysis. The Lancet Psychiatry, 2(1), 59-67.

Keck, M. E. (2010). Depression. Switzerland: Lundbeck (Schweiz) AG.

Knoll, A. T., & Carlezon Jr, W. A. (2010). Dynorphin, stress, and depression. Brain research, 1314, 56-73.

Miller, L. J. (2002). Postpartum depression. Jama, 287(6), 762-765.

Mete, H. E. (2008). Kronik hastalık ve depresyon. Klinik Psikiyatri, 11(3), 3-18.

 

Devamı
featured_image

Çocuklar için Ölüm ve Kaybı Anlama

Yazar: Tuğçe Turanlar7 Eylül 2021 Çocuk ve Ergen, Yas ve Kayıp0 Yorum

Çocuklar için Ölüm Kavramı

Çocuğun ölümün anlamını kavraması; yaşına, gelişim düzeyine ve kişilik özelliklerine göre farklılaşmaktadır.

Çocuğa ölüm ile ilgili açıklama yapılacağı zaman; çocuğun ihtiyaç duyduğu kadar bilgiyi gelişim düzeyine uygun kelimelerle açık, anlaşılır, ve basit bir şekilde aktarmak önemlidir.

Ölümü; uyku, hastalık, uzağa gitmek, yaşlılık gibi kavramlarla özdeşleştirerek açıklamak doğru değildir.

Yetişkinin çocuğa yaklaşım biçimi çok önemlidir. Yetişkin; çocuğu yargılamadan dinlemeye açık ve çocuğun duygusunu ifade etmesine yardımcı olan bir yakınlık göstermelidir.

Çocuğa kayıptan önceki yaşantısının değişmeden devam edeceği ve güvende olacağı duygusu hissettirildiğinde çocuk yas süreci ile sağlıklı bir şekilde başa çıkabilecektir.

Yas Tepkileri;

  • Uyku
  • Yeme sorunları
  • Kızgınlık, Öfke
  • Suçluluk
  • Endişe

Üzüntü ve yas süreci kaybedilen kişi ile olan ilişkinin derinliğine, kaybın yaşandığı ortama göre değişmektedir.

Yas Süreci;

  • Şok (Bu gerçek değil)
  • İnkar (Bu durumda bir yanlışlık var)
  • Kızgınlık (Neden bir başkası değil)
  • Suçluluk (Neden ona daha iyi davranmadım)
  • Korku (Ya diğerlerine de bir şey olursa)
  • Tükenmişlik, depresyon, konfüzyon ve pazarlık etme (“Bir mucize olsaydı”)

Çözümlenmiş Yas: Kişinin acı çekmeden kaybettiği kişiyi hatırlayabilmesidir.

Çocuklarla Ölüm Üzerine Konuşmak

Çocuklar aslında çevrelerinde ve tv programlarında ölümün ne olduğunu görürler. Kendi oyunlarına dahil de ederler. Ölüm doğal yaşamın bir gerçeği ve çocuklar biraz da olsa bunun farkındadırlar.

Çocuklar çok iyi gözlemcidirler. Yetişkinlerin doğru söyleyip söylemediklerini ve duygularını rahatlıkla anlayabilirler. Bu yüzden çocuklarla konuşurken cümlelerde şüphe duygusu bulunmamalıdır. Çocuk şüpheye düşer ve yetişkinin söylediklerine güvenmezse ölümü korku ve endişe verici bir durum olarak görebilir. Aynı şekilde çocuğa ihtiyacı olandan daha fazla bilgi verilir ve kavram kullanılırsa çocuğun aklı karışabilir.

Worden’a göre:

  • Çocuk kendini hazır hissettiği zaman onunla iletişim kurulmalı
  • Çocuğun iletişim kurma denemeleri engellenmemeli
  • Dürüst açıklamalar yapılmalı
  • Çocuğun söyledikleri dinlenmeli ve yansıttığı, aktardığı duyguları kabul edilmeli
  • Küçük oldukları söylenerek konu ertelenmemeli
  • Basit ve net cümleler kurularak soruları cevaplanmalı

Çocuk için önemli olan kayıp öncesi yaşamının devam edeceğini bilmesidir. Aşırı korumacı tepkiler doğal akışı olumsuz etkileyebilir. Yakın çevre ile ilişkiler, öncesinde olduğu gibi devam ederse çocuk kendini güvende hissedebilir.

Kayıp yaşayan ailelerin uyum süreci yaklaşık 18-24 ay arası değişebilmektedir.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

“Çocuklar için Ölüm ve Kaybı Anlama”

 

Devamı

Instagram

yulepsikoloji

Kütüphanemde bana eşlik etmiş olan bu değerli Kütüphanemde bana eşlik etmiş olan bu değerli kitapları, artık başka zihinlere ve kalplere ulaşabilmesi için paylaşmak istiyorum.

Her ay bir psikoloji kitabını hediye edeceğim. Belki bir cümlesi, bir fikri, bir sayfası size de eşlik eder ❤️

📖 Bu ayın kitabı: Kaygının Anlamı – Rollo May

“Kaygı, içsel bir çağrıdır; bizi yüzleşmeye, büyümeye ve sorumluluk almaya davet eder.”

Çekilişe katılmak için:

✅ Gönderiyi beğenmeniz
✅ Yorumlara iki arkadaşınızı etiketlemeniz
✅ Yule Psikoloji sayfasını takip etmeniz yeterli

📅 Son katılım: 27 Mayıs Salı

#psikoloji #kitap
Narsistik ilişkileri çözümleme atölyesi 🌷 Narsistik ilişkileri çözümleme atölyesi 🌷 narsistik partnerle kurulan ilişki dinamiklerini ve bu ilişkilerde ortaya çıkan travma bağını anlamak isteyenler için hazırlandı. Atölyede, sağlıksız ilişki döngülerinin arka planındaki psikolojik mekanizmaları, duygusal bağımlılığı ve bu tür ilişkilerden kopmakta yaşanan zorlukları birlikte inceleyeceğiz. 

🌷 Katılımcılar, narsistik ilişkilerin nasıl işlediğini daha iyi kavrayarak, kendi ilişkilerini sorgulama ve daha sağlıklı bağlar kurma yolunda önemli bir farkındalık kazanacaklar.

📅 Tarih: 2 Haziran Pazartesi
⏰ Saat: 21.00 – 22.30
💻 Platform: Google Meet – Online

Detaylı bilgi için DM’den ya da WhatsApp üzerinden ulaşabilirsiniz.

📱 0532 053 3992 (WhatsApp)

Görüşmek üzere 💛

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji #ilişkiler
🌷 Yetersiz annelik görmüş kişiler, içlerin 🌷 Yetersiz annelik görmüş kişiler, içlerinde güçlü bir sevgi açlığı taşısalar bile yakın ilişkilerde rahat edemezler. Sevgi almaya duydukları özlem, genellikle içlerindeki güvensizlik ve koruyucu duvarlarla engellenir. Geçmişte ihtiyaçlarının karşılanmamış olması, birinin onlar için gerçekten var olacağına inanmalarını zorlaştırır. 

Bazıları sevgiyi hak etmediğini düşünürken, daha bağımlı kişiler partnerlerine yapışır, onları boğar ve aradıkları kusursuz sevgiyi bulamayınca öfkeyle karşılık verir. Bu öfke, ilişkiyi zedeler ve eski terk edilme yaralarını tekrar canlandırır.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji #anne
🩵 “Farkında olmak, tam da burada, şimdide o 🩵 “Farkında olmak, tam da burada, şimdide olmak demektir; şimdiki zamanda bütünüyle var olabilmek, karşımıza hangi deneyim çıkarsa kabul edebilmek, yine de deneyimin hiçbir türden görünümüne kendini kaptırmamak demektir. Farkında olmak aynı zamanda, yargılamadan veya değerlendirmeye tabi tutmadan, deneyimin farkında olmak demektir.”

Kitap: Psikoterapide Bağlanma - David J. Wallin

#psikoloji #farkındalık
❤️ İçsel çocuk arketipleri, çocuklukta gel ❤️ İçsel çocuk arketipleri, çocuklukta geliştirdiğimiz duygusal başa çıkma kalıplarını simgeler. O dönemde ihtiyaç duyduğumuz sevgi, güven ve kabulü elde etmek için öğrenilen bu stratejiler, büyüdükten sonra da davranışlarımızı şekillendirmeye devam eder. Arketipleri tanımak, hangi eğilimlerin bize fayda sağladığını hangilerinin ise sınırlarımıza zarar verdiğini ayırt etmeye imkân tanır; böylece daha bilinçli seçimler yapabiliriz.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Kaynaklar

*LePera, N. (2021). How to Do the Work: Recognize Your Patterns, Heal from Your Past, and Create Your Self. TarcherPerigee.

*Maté, G. (2021). The Myth of Normal: Trauma, Illness & Healing. Avery.

*Schwartz, R. C. (1995). Internal Family Systems Therapy. Guilford Press.

#psikoloji
Narsisistik ebeveynler, kendilerini önemli ve üs Narsisistik ebeveynler, kendilerini önemli ve üstün hissetme ihtiyacı duyarlar; eleştiriye karşı aşırı duyarlıdırlar ve başkalarıyla empati kurmakta zorlanırlar. 
Bazı anneler, kendi gerçekleşmemiş hayallerini ve isteklerini çocukları üzerinden yaşamak isterler. Örneğin, kendilerini güzel ya da başarılı hissetmediklerinde çocuklarının bu eksikliği tamamlamasını ve adeta onların “intikamını” almasını bekleyebilirler. Bu nedenle çocuklarının kendi beklentilerini karşılamasını aşırı derecede önemser ve bu gerçekleşmediğinde onları yok sayar ya da düşmanca davranabilirler.

Bu tutum sonucu çocuklar, kendilerini değerli hissetmek için sürekli başkalarının onayına ve beğenisine ihtiyaç duyarlar. Benlik değerleri dışarıya bağımlıdır ve başkalarını anlamakta güçlük çekerler. Sağlıklı bir benlik saygısı için çocukların ebeveynlerini idealize edebilmesi ve ebeveynlerin çocuğun atfettiği gücü çocuklarıyla paylaşması gerekir. 
Narsisistik babalar ise genellikle kendi ihtiyaçlarını ön planda tutarak çocuklarının güçlenmesini engeller ve onlarla sağlıklı yakın ilişkiler kurulmasını zorlaştırırlar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Kaynak: Kişilik ve Zihin - Prof. Dr. Doğan Şahin

#psikoloji #narsissist #ebeveyn
❤️‍🩹 Toplumsal travma, geniş kitlelerin ❤️‍🩹 Toplumsal travma, geniş kitlelerin fiziksel ve ruhsal güvenlik duygusunu altüst eder. Ortaya çıkan etkiler yalnızca o olayla sınırlı kalmaz, gelecek nesillerin de duygusal ve sosyal yaşamını etkileyebilir. Ancak yüzleşme, paylaşım, kolektif hafızanın inşası ve adalet arayışı, toplumsal onarımı destekler. Dayanışma kültürünü beslemek ve yıkıcı olayların tekrarlanmaması için kalıcı çözümler geliştirmek, her bir bireyin katkısıyla mümkün hâle gelir.

Toplumsal Boyutta İyileşme

* Güçlü Sosyal Destek Ağı: Travmadan etkilenen bireylerin destek hissetmesi, toplumun onarıcı gücünü artırır. Ayrıca aile, arkadaş ve komşuluk ilişkileri gibi yakın çevre alanlarının güvenilirliği ve dayanışması, ruhsal toparlanmaya olumlu katkıda bulunur.

* Açık ve Şeffaf İletişim: Toplumsal travmanın ardından yaşananları görmezden gelme veya inkar, tüm kesimlerde derin bir güvensizlik yaratır. Oysa olayların kabul edilmesi, hatırlanması ve anlatılması uzun vadede onarıcı bir etki taşır.

* Adalet ve Yüzleşme Mekanizmaları: Geniş çaplı bir felaket veya zulüm sonrası adaleti sağlayacak yolların (yargı süreçleri, hak talepleri vb.) işlemesi, toplumsal bellek ve iyileşme sürecinin merkezinde yer alır. Resmî kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve yerel inisiyatifler bu süreçte kritik rol oynar (Paker, 2007).

* Aktif Katılım ve Dayanışma: Dayanışma faaliyetlerine katılmak, yardım kampanyalarında yer almak veya hak savunuculuğu yapmak hem toplumu hem de bireyi güçlendirir. Bu tür eylemler, çaresizlik duygusunu hafifletir ve umudu canlı tutar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

Kaynaklar

Herman, J. (1992). Travma ve İyileşme. İstanbul: Literatür Yayıncılık.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Merkezi. (2015). Psiko-Eğitim Broşürleri – 4: Toplumsal Travma Nedir?
Janoff-Bulman, R. (1992). Shattered assumptions: Towards a New Psychology of Trauma. New York: Free Press.
Paker, M. (2007). Psiko-politik Yüzleşmeler. İstanbul: Birikim Yayınları.

#psikoloji
Neden en çok sevdiğimiz insanlara kızarız? 💔

Bunun temel sebebi, kurduğumuz bağın derinliği ve bu bağla birlikte gelişen beklentilerimizdir. 

Sevdiğimiz kişiler bize en yakın ve en açık olduğumuz kişilerdir; bu nedenle, onlar tarafından görülmeyi, anlaşılmayı ve desteklenmeyi bekleriz. Bu beklentiler gerçekleşmediğinde yaşadığımız hayal kırıklığı, çoğunlukla öfke olarak dışa vurulur. 

Ayrıca, sevdiğimiz insanlar bize adeta bir ayna tutarlar. Kendimizde kabul etmekte zorlandığımız taraflarımızı onların davranışlarında gördüğümüzde iç dünyamızdaki çatışmalar tetiklenir ve bu durum öfkeye neden olabilir. 

Ancak önemli olan bu duyguyu nasıl ifade ettiğimizdir. Öfkemizi doğru şekilde ifade etmek, ilişkilerimizi güçlendirme ve sağlıklı hale getirme potansiyeline sahiptir.

Unutmayalım ki, her kızgınlık bize kendimizle ilgili önemli bir mesaj taşır. Bu mesajı okumak ve anlamlandırmak, ilişkilerimizi olduğu kadar kendimizi de geliştirmek için çok değerlidir. ❤️

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#ilişkiler #psikoloji
🍃 Duygusal olarak olgunlaşmamış kişilerle i 🍃 Duygusal olarak olgunlaşmamış kişilerle iletişimde temel prensip, duygusal kontrolü onlara bırakmamak ve kendinizden emin, sakin bir duruş sergilemektir. Böylece kendi iç huzurunuzu korur ve iletişim süreçlerinizi sağlıklı yürütürsünüz.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji #ilişkiler 

Kaynak
Gibson, L. C. (2022). Olgunlaşmamış Ebeveynlerin Açtığı Yaraları İyileştirmek.
🍃 Terapi; hızlı çözümlerden çok, adım ad 🍃 Terapi; hızlı çözümlerden çok, adım adım gerçekleşen bir değişim ve dönüşüm yolculuğudur. Kişinin zaman içinde kendi duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını derinlemesine keşfederek, eski kalıpları dönüştürdüğü, kendini yeniden tanımladığı ve içsel kaynaklarını yeniden sahiplendiği bir süreçtir. Bu süreçte birey dışarıdan aldığı onaya bağımlı olmaktan kurtularak kendi değerini ve gerçek benliğini içten gelen bir anlayışla benimsemeyi öğrenir. Terapi, hayatla daha özgün ve tatmin edici bir ilişki kurmanın yolunu açar 🌷

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji #terapi
🍃 Güvensiz-kaçıngan bağlanma stilinin temel 🍃 Güvensiz-kaçıngan bağlanma stilinin temelinde, “hayal kırıklığı yaşamamak için bağlanmamak daha iyi” düşüncesi yatar. Güvensiz bağlanan kişiler genellikle yakınlığı reddeder, bağımsızlığı aşırı önemser ve başkalarına ihtiyaç duymayı zayıflık olarak algılarlar. 

📸: lightafterchaos

#psikoloji
🍃 Duygusal manipülasyon, birinin sizi fark ett 🍃 Duygusal manipülasyon, birinin sizi fark ettirmeden kontrol altına almaya çalıştığı, psikolojik oyunlarla yönlendirdiği bir süreçtir. Bunu yaparken suçluluk hissettirme, gaslighting, aşırı eleştiri, tehdit veya duygusal şantaj gibi yöntemler kullanabilir. Amaç, sizi kendinizden şüphe ettirmek, kararlarınızı sorgulatmak ve zamanla kendi iradenizden uzaklaştırıp manipülatörün istediği yönde hareket etmenize neden olmaktır. Böyle bir durumun içinde olduğunuzu fark etmek ve sınır koymak, psikolojik sağlığınızı korumanın en önemli adımıdır.

#psikoloji #ilişkiler
Instagram'da Takip Et

Etiketler

Bağımlılık Bireysel psikoterapi depresyon Ebeveyn EMDR EMDR Terapisi Freud Gottman Çift Terapisi Jung Kişilik Bozuklukları narsist Online EMDR Online psikolog Psikanaliz Psikodinamik Psikoterapi Rüya travma Travma Bağı Travma Sonrası Stres Bozukluğu Travma Sonrası Tepkiler Çift Terapisi Çocukluk Travmaları çocukluk çağı travmaları İlişkiler

Son Eklenenler

  • İnsanlar Değişir mi? Romantik İlişkilerde Değişimin Rolü
  • Uzak Mesafe İlişkisi: Bağ ve Güveni Sürdürme
  • Oversharing (Aşırı Paylaşım) Nedir ve Nasıl Başa Çıkılır?
  • Travma Terapisi: Gerçek Nedir?
  • Uzun Süreli Yalnızlık: Beyin Üzerindeki Etkileri ve Çözüm Yolları
  • Depresyondaki Partnerime Nasıl Yardım Edebilirim?

Yasal Uyarı

Bu internet sitesinin içeriği ve uygulamaları, sadece bilgilendirme ve eğitim amaçlı olup, herhangi bir şekilde tıbbi öneri verme veya herhangi bir danışan sağlama amacı ile oluşturulmamıştır. Sitemizde yer alan alıntı ve görüşler açıkça belirtilmediği takdirde resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. Yazılı izin alınmaksızın kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz