Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim

Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
featured_image

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Nedir?

12 Mart 2022 Yazar: Tuğçe Turanlar Kaygı, Kişilik Bozuklukları 0 Yorum

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Nedir? Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), kişinin istemeden aklına gelen takıntılı düşünceler (obsesyonlar) ve bu düşüncelerin yarattığı kaygıyı azaltmak için tekrar eden zorlayıcı davranışlar (kompulsiyonlar) ile karakterize edilen bir ruh sağlığı sorunudur. Halk arasında bazen “temizlik hastalığı” olarak anılsa da, OKB sadece temizlik takıntısından ibaret değildir. Bu rahatsızlık, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen, ciddi sıkıntılara yol açabilen ancak tedavi edilebilir bir bozukluktur. OKB’li bireyler yoğun kaygı ve huzursuzluk yaşarlar; gündelik yaşamları takıntı ve tekrar döngüsü içinde zorlaşabilir. Sevindirici olan, günümüzde OKB’nin anlaşılması ve tedavisi konusunda önemli ilerlemeler kaydedilmiş olmasıdır. Bu yazıda “OKB nedir”, belirtileri, nedenleri, tedavisi ve çözüm odaklı başa çıkma yolları gibi sıkça merak edilen sorulara, bilimsel gerçekler ve güncel bulgular ışığında yanıtlar verilecektir. Amaç, hem OKB ile yaşayan danışanlara hem de psikolojiye ilgi duyan genel okura anlaşılır ve güvenilir bilgiler sunmaktır.


İçindekiler

Toggle
  • OKB Nedir?
  • OKB Belirtileri Nelerdir?
  • OKB’nin Nedenleri Nelerdir?
  • OKB Kimlerde Görülür? Ne Kadar Yaygındır?
  • Çocuk ve Ergenlerde OKB
  • OKB Nasıl Tedavi Edilir?
  • Profesyonel Yardım Süreci Nasıl İşler?
  • OKB ile Başa Çıkma Yolları
  • OKB Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar
  • Sonuç ve Umut Veren Gerçekler

OKB Nedir?

OKB, takıntılı düşünceler (obsesyon) ve tekrarlayıcı davranışlar (kompulsiyon) ile seyreden bir ruhsal bozukluktur. Obsesyonlar, kişinin iradesi dışında zihnine giren, onu rahatsız eden istenmeyen düşünceler, dürtüler veya hayallerdir. Kişi bu düşüncelerin anlamsız veya aşırı olduğunu genellikle bilir ama zihninden atmakta zorlanır. Örneğin, mikroplarla kirlenme korkusu, kapıyı kilitlemeyi unuttuğu şüphesi veya sevdiklerine zarar vereceği endişesi birer obsesyon olabilir. Bu takıntılar yoğun anksiyete (kaygı) yaratır.

Kompulsiyonlar ise obsesyonların yarattığı o bunaltıcı kaygıyı azaltmak veya kötü bir şey olmasını engellemek amacıyla tekrar tekrar yapılan davranışlar veya zihinsel eylemlerdir. Kişi, yapmazsa kötü bir şey olacakmış gibi hissederek bu eylemlere adeta zorlanır. Örneğin, kirlenme takıntısı olan biri defalarca el yıkayabilir; ocak açık mı kaldı obsesyonu olan biri tekrar tekrar ocağı kontrol edebilir. Bazı kompulsiyonlar dışarıdan gözle görülür (el yıkama, kapı kilidi kontrol etme gibi), bazıları ise zihinsel olabilir. Önemli olan, bu davranışların kişinin günlük vaktini alacak, işlevselliğini bozacak derecede aşırıya kaçmasıdır.

OKB, DSM-5 ve ICD-11 gibi tanı sistemlerinde ayrı bir kategori olarak sınıflandırılır ve bir anksiyete bozukluğu olmaktan öte, takıntı ve yineleyici davranışların ön planda olduğu bir spektrum bozukluğu olarak ele alınır. Tanı koyulabilmesi için obsesyon ve/veya kompulsiyonların günlük yaşamda belirgin sıkıntı yaratması ve kişinin günde en az bir saatini bunlarla geçirmesi gibi ölçütler kullanılır. Kişi çoğu zaman düşüncelerinin ve davranışlarının mantıksız olduğunun farkındadır, ancak bunları durdurmakta güçlük çeker. Bu durum, bir kısır döngü yaratarak hem kişinin iş, okul, sosyal hayatını hem de ilişkilerini olumsuz etkileyebilir.


OKB Belirtileri Nelerdir?

OKB’nin başlıca belirtileri obsesyonlar ve kompulsiyonlardır. Bu belirtiler kişiden kişiye farklı temalarda ortaya çıkabilir. İşte yaygın obsesyon temaları ve bunlara eşlik eden kompulsiyon örnekleri:

Bulaşma Obsesyonu (kirlenme korkusu): Mikrop, kir, hastalık bulaşacağı yönünde takıntılı düşünceler.
Kompulsiyon örneği: Aşırı temizlik ve yıkama ritüelleri.

Kuşku Obsesyonu (şüphe duyma): Ocak, kapı, ütü gibi eşyaları açık unuttuğu ya da bir işi doğru yapmadığı yönünde tekrar eden şüpheler.
Kompulsiyon örneği: Kontrol etme davranışları (kapıyı defalarca kilitleyip kilitlemediğini tekrar kontrol etmek).

Düzen ve Simetri Obsesyonu: Eşyaların mükemmel simetrik ya da “tam olması gerektiği gibi” düzenlenmediği takıntısı.
Kompulsiyon örneği: Eşyaları sürekli düzeltme veya sıralama ve tatmin olmayıp yeniden düzenleme.

Saldırganlık veya Zarar Verme Obsesyonu: Kişinin istemeden birine zarar vereceği, saldırgan bir davranışta bulunacağı korkusu; sevdiklerine kötü bir şey olacağı düşüncesi.
Kompulsiyon örneği: Güvence arama veya tetikleyici olabilecek nesnelerden kaçınma.

Cinsel veya Dini Obsesyonlar: Kişinin ahlâkî veya toplumca kabul edilemez bulduğu şekilde, istemeden aklına gelen müstehcen cinsel düşünceler ya da kutsal saydığı değerlere ilişkin uygunsuz düşünceler.
Kompulsiyon örneği: Zihinsel ritüeller veya bu tür ortamlardan uzak durma.

Biriktirme Obsesyonu: Değersiz görünen eşyaları bile atarsam kötü bir şey olur takıntısı veya “ileride lazım olabilir” düşüncesiyle her şeyi saklama dürtüsü.
Kompulsiyon örneği: Aşırı istifçilik.

Yukarıdaki belirtiler, OKB’li bireylerde genellikle hem obsesyonun hem de kompulsiyonun bir arada görüldüğü döngüler şeklindedir. Kişi çoğu zaman takıntılarının mantıksız olduğunu fark etse de, kompulsiyonları yapmaktan kendini alıkoymak zordur. Bu kısır döngü zamanla çok fazla zaman ve enerji tüketir, kişinin normal hayatını sürdürebilmesini engeller.


OKB’nin Nedenleri Nelerdir?

OKB’nin kesin nedeni tam olarak anlaşılmış değildir. Araştırmalar, biyolojik, genetik, bilişsel ve çevresel etkenlerin karmaşık bir etkileşim içinde rol oynadığını gösteriyor:

Genetik Yatkınlık: OKB, ailelerde bir miktar kümelenme gösterir. Birinci derece akrabalarında OKB olanlarda, genel popülasyona göre OKB gelişme riski daha yüksektir. Bu, genetik faktörlerin rol oynayabileceğine işaret eder.

Beyin Kimyası ve Nörobiyoloji: OKB’li bireylerin beyinlerinde belirli sinir yolu devrelerinin farklı çalıştığı saptanmıştır. Özellikle orbitofrontal korteks, anterior singulat korteks ve bazal gangliya bölgeleri arasındaki döngüde bir aşırı faaliyet olabilir. Geleneksel olarak OKB’de “serotonin” adlı nörotransmitterin dengesizliğinin rol oynadığı düşünülür ve SSRI grubu antidepresan ilaçlar bu nedenle tedavide etkilidir. Ancak güncel araştırmalar sadece serotoninin değil, glutamat ve GABA gibi diğer kimyasal ileticilerin de dengesiz olabileceğini ortaya koymaktadır.

Bilişsel ve Psikolojik Etkenler: OKB’li bireyler genellikle düşüncelerine karşı aşırı sorumluluk yükleme, belirsizliğe tahammülsüzlük, mükemmeliyetçilik veya felaketleştirme gibi düşünce biçimlerine sahip olabilirler. Bu da takıntılı düşüncelerin sürmesine katkıda bulunur.

Çevresel ve Stres Faktörleri: OKB başlangıcında veya alevlenmesinde stresli yaşam olaylarının etkili olduğu bilinir. Önemli bir kayıp, travma, iş veya okul stresi, ilişki sorunları gibi psikososyal stresler OKB semptomlarını tetikleyebilir. Ayrıca çocukluk çağı travmaları da etkilidir. Nadir durumlarda, çocuklarda streptokok enfeksiyonu sonrasında ani başlangıçlı OKB benzeri belirtiler görülebilir (PANDAS).

Beyin Yapısı ve Nörolojik Etkenler: Bazı nörolojik hastalıklarda OKB belirtilerine rastlanabilir. Örneğin, Tourette sendromu gibi tik bozuklukları ile OKB’nin birlikte görülebildiği bilinir.


OKB Kimlerde Görülür? Ne Kadar Yaygındır?

OKB, eskiden nadir bir sorun sanılsa da aslında oldukça yaygındır. Dünya genelinde her 100 yetişkinden yaklaşık 1 ila 3’ünde yaşam boyu OKB geliştiği tahmin edilmektedir. Kadınlar erkeklere kıyasla bir miktar daha yatkındır. Bu farklılık, hormonal ve çevresel etkenler de dahil olmak üzere çeşitli faktörlere bağlanabilir.

OKB genellikle ergenlik döneminde veya 20’li yaşlarda başlar. Erkeklerde çocuklukta başlangıç kadınlara oranla daha sık görülür. Yine de OKB, herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir. Bazı kişilerde belirtiler hafif başlar ve zamanla ilerler. Özellikle stresli dönemlerde takıntı ve kompulsiyonlar şiddetlenebilir.

Herhangi bir coğrafya ve kültürde de görülebilen OKB, farklı toplumlarda kendini çeşitli şekillerde gösterebilir. Kültürel farklılıklar daha çok obsesyonların içeriğinde fark yaratır. Türkiye’de de dünya ortalamasına benzer bir yaygınlık söz konusudur.

OKB, kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen bir bozukluktur. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, 15-44 yaş aralığındaki kadınlarda en fazla yeti yitimine yol açan ilk beş sağlık sorunu arasında yer alır. Bu durum, erken tanı ve tedavinin önemini vurgular.


Çocuk ve Ergenlerde OKB

OKB, yalnızca yetişkinleri değil, çocuk ve ergenleri de etkileyebilen bir bozukluktur. Hatta bazı araştırmalar, belirtilerin erken yaşlarda başlamasının, tedavi edilmediğinde bozukluğun kronikleşmesi açısından risk oluşturduğunu göstermektedir. Çocuklardaki obsesyonlar çoğunlukla “kirlenme, hastalık kapma, ailesine zarar gelmesi” gibi konuları içerebilir. Kompulsiyonlar ise el yıkama, eşyaları düzenleme, kapıyı kontrol etme veya belirli kelimeleri sesli ya da içinden tekrarlama şeklinde görülebilir. Aileler, bu davranışların çocukluk çağı merak veya oyunlarıyla karışabileceği için bazen durumu geç fark edebilir. Ergenlik döneminde ise sosyal kaygılar, akademik baskılar ve kimlik arayışları, takıntıların artmasına zemin hazırlayabilir. Bu süreçte ergenin bir uzman desteği alması, gelişimsel riskleri azaltarak daha sağlıklı bir yetişkinliğe geçişe yardımcı olur.


OKB Nasıl Tedavi Edilir?

OKB, doğru yaklaşımla tedavi edilebilen veya en azından etkileri önemli ölçüde azaltılabilen bir bozukluktur. Günümüzde kanıta dayalı olarak etkinliği kanıtlanmış iki ana tedavi yöntemi vardır: ilaç tedavisi ve psikoterapi. Çoğu durumda bu iki yöntemin birlikte kullanılması en iyi sonuçları verir. Ayrıca dirençli vakalar için yeni teknikler ve destekleyici yöntemler de mevcuttur.

İlaç Tedavisi
OKB’nin biyolojik yönünü hedef alan en yaygın tedavi antidepresan ilaçlardır. Özellikle SSRI (Selektif Serotonin Geri Alım İnhibitörü) grubu ilaçlar, OKB semptomlarını azaltmada etkilidir. Bu ilaçların etkisi genellikle tedavinin 6-8. haftasından sonra belirgin hale gelir. Hastaların yaklaşık yarısı ilaç tedavisine olumlu yanıt verir. Yanıt vermeyen ya da kısmi iyileşme gösteren vakalarda farklı ilaç kombinasyonları denenebilir. Çocuk ve ergenlerde de uygun doz ve izlemle ilaç kullanılabilir, ancak bu mutlaka bir çocuk-ergen psikiyatristi denetiminde yapılmalıdır.

Psikoterapi
OKB tedavisinde Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), özellikle de Maruz Bırakma ve Tepki Önleme (ERP) yöntemi, en etkili yaklaşımlardan biridir. ERP, kişinin korktuğu düşünce veya durumla yüzleşmesini ve ardından kompulsiyon davranışını yapmadan beklemesini içerir. Bu sayede zamanla kaygı azalır ve obsesyon-kompulsiyon döngüsü kırılır. Bazı çalışmalarda, BDT/ERP’nin ilaç tedavisiyle benzer düzeyde etki gösterdiği bulunmuştur. Ayrıca bilişsel terapi teknikleri de takıntılı düşüncelerin mantıksızlığını anlamayı ve bu düşüncelere verilen tepkiyi değiştirmeyi sağlar. Çocuk ve ergenlerde de oyun terapisi veya onların yaş seviyesine uygun terapötik yaklaşımlar kullanılabilir.

İlaç + Terapi Kombinasyonu
Orta ve ağır şiddette OKB vakalarında ilaç ve psikoterapinin birlikte kullanılması genellikle daha iyi sonuç verir. İlaçlar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri hedef alırken, terapi davranış ve düşünce kalıplarını değiştirmeye odaklanır. Ayrıca aile desteği, özellikle çocuk ve ergen vakalarda çok önemlidir. Ailenin tedavi sürecine katılımı, ev ödevlerinin takibi ve çocuğun/ergenin desteklenmesi tedavinin başarısını artırır.

Diğer Tedavi Yöntemleri
Tedaviye dirençli vakalarda Transkraniyal Manyetik Uyarım (TMS) ve Derin Beyin Stimülasyonu (DBS) gibi beyin uyarı teknikleri gündeme gelebilir. Bunlar, klasik yöntemlere yanıt vermeyen hastalarda belirli ölçüde başarı sağlayabilir. Ayrıca cerrahi yöntemler (psikosürji) çok nadir ve son çare olarak devreye girebilir.

Destekleyici ve Tamamlayıcı Yaklaşımlar
Grup terapileri, aile terapisi, gevşeme teknikleri, farkındalık (mindfulness) çalışmaları gibi yöntemler de tedaviyi destekleyici niteliktedir. Kişiye hobiler ve sosyal etkinlikler yoluyla takıntılarından uzaklaşma fırsatı sağlayacak aktiviteler önerilebilir. Bazı vakalarda, kaygıyı azaltmak amacıyla sanat terapisi veya müzik terapisi gibi yaratıcı teknikler de kullanılabilir. Bu tür yöntemler doğrudan OKB’yi tedavi etmese de, kişinin genel stres düzeyini düşürerek semptomları hafifletebilir.


Profesyonel Yardım Süreci Nasıl İşler?

OKB belirtilerini yaşayan kişi ya da ebeveynleri (çocuk ve ergen için) öncelikle bir ruh sağlığı uzmanına başvurarak değerlendirme almalıdır. Genellikle psikiyatrik görüşmeyle birlikte detaylı bir öykü alınır, gerekirse bazı ölçekler veya testler uygulanır. Uzman, semptomların şiddetini ve süresini belirledikten sonra kişiye özel bir tedavi planı önerir. Bu plan ilaç kullanımını, psikoterapiyi ya da her ikisini içerebilir. Belirli aralıklarla kontrol randevuları yapılır, tedavi sürecinde ilaç dozu veya terapi yöntemi gerektiği gibi güncellenir. Tedavide en kritik unsur, hastanın ve ailesinin iş birliğidir. Uzman önerilerine düzenli uymak, terapi ödevlerini aksatmamak ve açık iletişim halinde kalmak, ilerlemeyi hızlandırır.


OKB ile Başa Çıkma Yolları

Profesyonel Destek Alın
En önemli adım, bir ruh sağlığı uzmanından yardım istemektir. OKB’nin üstesinden tek başınıza gelmeye çalışmak çok zorlayıcı olabilir. Doktorunuz veya terapistiniz size uygun tedavi planını belirleyecektir.

OKB Hakkında Bilgi Edinin
OKB’nin nasıl işlediğini anlamak, kaygılarınızla baş etmenize yardımcı olur. Güvenilir kaynaklardan okumalar yaparak farkındalığınızı arttırabilirsiniz.

Düşüncelerinizi Yeniden Çerçeveleyin
İstenmeyen düşüncelerin kontrolünüz dışında geldiğini unutmayın. Kendinize “Bu düşünce benim gerçeğim değil, sadece OKB’nin bir yansıması” diye hatırlatın.

Kompulsiyonlara Direnç Pratiği
Terapistinizin önerdiği şekilde, sizi çok zorlamayacak maruz bırakma egzersizleri yaparak kompulsiyonları azaltma alıştırmaları yapabilirsiniz. Başlangıçta küçük adımlarla ilerlemek, zamanla daha zorlayıcı durumlarla baş edebilme kapasitenizi artırır.

Stres Yönetimi
Düzenli egzersiz, uyku ve sağlıklı beslenme, kaygıyı azaltarak takıntıları hafifletmede yardımcı olabilir. Nefes teknikleri, meditasyon ve gevşeme egzersizleri gibi stresle başa çıkma yöntemlerini de deneyebilirsiniz. Özellikle nefes egzersizleri, kaygının yükseldiği anda zihninizi sakinleştirmeye yardımcı olur.

Dikkatinizi Dağıtın
Takıntılı düşüncelere dalmamak için günlük hayatınızı mümkün olduğunca anlamlı aktivitelerle doldurmaya çalışın. Yeni hobiler edinin, sosyal etkinliklere katılın. El sanatları, müzik, spor gibi uğraşlar zihin ve bedeni aynı anda meşgul ederek OKB’nin gürültüsünü azaltabilir.

Ailenizin ve Yakınlarınızın Desteği
Yaşadığınız durumu paylaşmaktan çekinmeyin. Ailenizin ve arkadaşlarınızın sizi anlayabilmesi ve doğru şekilde destek olabilmesi için OKB hakkında bilgi sahibi olmaları önemlidir. Çocuk ve ergenlerde ise aile katılımı çok daha kritik bir rol oynar. Anne baba, çocuğun korkularını küçümsememeli ama aynı zamanda kompulsiyonları pekiştirecek şekilde davranmaktan da kaçınmalıdır.

Kendinize Şefkatli Olun
OKB sizin suçunuz değildir. Bu bozukluğu irade eksikliği veya karakter zayıflığı olarak görmeyin. Zaman zaman gerilemeler yaşayabilirsiniz; bunu bir başarısızlık olarak değil, iyileşme yolunda bir basamak olarak değerlendirin. Kendi çabanızı takdir edin ve küçük adımların bile değeri olduğunu unutmayın.

Eşlik Eden Bozuklukları Tanıyın
OKB’ye sıklıkla depresyon, anksiyete bozuklukları veya tik bozuklukları eşlik edebilir. Bu durum tedavinin seyrini karmaşıklaştırabilir. Eğer başka ruhsal belirtiler yaşıyorsanız bunları mutlaka uzmanınızla paylaşın. Bütüncül bir yaklaşım, iyileşme sürecini kolaylaştırır.


OKB Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

“OKB sadece temizlik hastalığıdır.”
Aslında OKB, çok farklı temalarda obsesyon ve kompulsiyonları içerebilir.

“OKB’li insanlar isteseler bu takıntıları bırakabilirler.”
Bu doğru değildir, çünkü OKB istemli bir tercih değil, beyin kaynaklı bir bozukluktur.

“OKB nadirdir.”
Aksine, oldukça yaygın bir sorundur.

“OKB’den kurtulmak mümkün değildir.”
Doğru tedavi ve sabırla, OKB semptomları büyük ölçüde kontrol altına alınabilir.

“OKB’li insanlar tehlikelidir.”
Gerçekte ise OKB’li bireyler, kaygılarını hafifletmek için aşırı kontrollü davranırlar; istemeden akıllarına gelen düşüncelerin gerçekleşmesini istemezler ve genelde bu düşünceleri eyleme dökmezler.


Sonuç ve Umut Veren Gerçekler

OKB, zorlu bir rahatsızlık olsa da umutsuz bir durum değildir. Bugün elimizde OKB’yi kontrol altına almaya yarayan güçlü araçlar var. Bilimsel ilerlemeler ve toplumsal farkındalığın artması sayesinde, OKB ile yaşayan kişiler çok daha fazla destek bulabiliyorlar. Hem yetişkinler hem de çocuk ve ergenler için çeşitli tedavi yöntemleri mevcut olduğu için, kimse bu rahatsızlıkla tek başına mücadele etmek zorunda değildir.

Eğer OKB belirtileri yaşıyorsanız veya bir yakınınızın böyle bir sorunu olduğunu düşünüyorsanız, lütfen ertelemeyin. Bir uzmanla görüşmek, en temel adımdır. OKB’yi kendi başınıza yenmeye çalışmaktansa, profesyonel yardıma başvurmak çok daha etkili ve güvenlidir.

Unutmayın: OKB sizin kim olduğunuz değil, yaşadığınız bir rahatsızlıktır. Yardım istemek bir güçsüzlük göstergesi değil, aksine güçlü ve cesur bir adımdır. Pek çok insan, doğru tedavi ve kararlılıkla takıntılarının günlük hayatlarını yönetmesini engellemeyi başarmıştır. Siz de onlardan biri olabilirsiniz. Zihniniz ne kadar karmaşık oyunlar oynarsa oynasın, onu eğitmek ve kontrol etmek mümkündür. Çocuğunuz veya bir yakınınız bu sorunla mücadele ediyorsa da paniğe kapılmadan, uzman desteğiyle birlikte adım atarak durumu düzeltebilirsiniz.

Günümüzde internet ve sosyal medya platformlarında da OKB ile ilgili pek çok bilgi paylaşılır. Ancak en doğru ve güvenilir bilgiyi, mutlaka alanında uzman bir ruh sağlığı profesyonelinden almayı ihmal etmeyin.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Psikolojik danışmanlık randevusu almak için yulepsikoloji@gmail.com adresine mail atabilir ya da 0532 053 3992 whatsapp üzerinden mesaj atarak iletişime geçebilirsiniz.


Kaynaklar

Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD). Obsesif-Kompulsif Bozukluk: Hastalar ve yakınları için rehber.

Fawcett, E. J., Power, H., & Fawcett, J. M. (2020). Women Are at Greater Risk of OCD Than Men: A Meta-Analytic Review of OCD Prevalence Worldwide. Journal of Clinical Psychiatry, 81(4), 19m13085.

Stein, D. J., Costa, D. L. C., Lochner, C., et al. (2019). Obsessive–compulsive disorder. Nature Reviews Disease Primers, 5(1), 52.

Fineberg, N. A., et al. (2020). Clinical advances in obsessive–compulsive disorder: a position statement by the International College of Obsessive-Compulsive Spectrum Disorders. International Clinical Psychopharmacology, 35(4), 173–193.

Biria, M., Banca, P., Healy, M. P., et al. (2023). Cortical glutamate and GABA are related to compulsive behaviour in individuals with obsessive–compulsive disorder and healthy controls. Nature Communications, 14(1), 3324.

Öst, L. G., Havnen, A., Hansen, B., & Kvale, G. (2015). Cognitive behavioral treatments of obsessive–compulsive disorder: a systematic review and meta-analysis. Journal of Anxiety Disorders, 30, 8–18.

Murray, C. J. L., & Lopez, A. D. (1996). The Global Burden of Disease (WHO & World Bank Report).


Bireysel psikoterapi Kişilik Bozuklukları Obsesif Kompulsif Bozukluk OKB
Önceki
Sonraki

İlgili Makaleler

Borderline Kişilik Bozukluğu Tanı Kriterleri
Borderline Kişilik Bozukluğu Tanı Kriterleri
19 Ocak 2023

Borderline Kişilik Bozukluğu Tanı Kriterleri DSM-5 Borderline  (Sınırda) Kişilik...

Devamı
Antisosyal Kişilik Bozukluğu ve Suç
Antisosyal Kişilik Bozukluğu ve Suç
5 Eylül 2021

Yaklaşık iki yüz yıldan beri ruhsal hastalık olarak kabul edilen Antisosyal...

Devamı
Love Bombing: İlişkilerde Sevgi Görünümlü Manipülasyon
Love Bombing: İlişkilerde Sevgi Görünümlü Manipülasyon
17 Haziran 2024

İlişkinizin ilk günlerini hatırlıyor musunuz? Her şey harikaydı, değil mi? Size...

Devamı
Narsisizm: Kırılgan Narsisizm ve Büyüklenmeci Narsisizm
Narsisizm: Kırılgan Narsisizm ve Büyüklenmeci Narsisizm
28 Aralık 2023

Narsisizm Nedir Narsisizm, bireylerin aşırı benmerkezcilik, büyüklenme, dış...

Devamı

Instagram

yulepsikoloji

Narsistik ilişkileri çözümleme atölyesi 🌷 Narsistik ilişkileri çözümleme atölyesi 🌷 narsistik partnerle kurulan ilişki dinamiklerini ve bu ilişkilerde ortaya çıkan travma bağını anlamak isteyenler için hazırlandı. Atölyede, sağlıksız ilişki döngülerinin arka planındaki psikolojik mekanizmaları, duygusal bağımlılığı ve bu tür ilişkilerden kopmakta yaşanan zorlukları birlikte inceleyeceğiz. 

🌷 Katılımcılar, narsistik ilişkilerin nasıl işlediğini daha iyi kavrayarak, kendi ilişkilerini sorgulama ve daha sağlıklı bağlar kurma yolunda önemli bir farkındalık kazanacaklar.

📅 Tarih: 2 Haziran Pazartesi
⏰ Saat: 21.00 – 22.30
💻 Platform: Google Meet – Online

Detaylı bilgi için DM’den ya da WhatsApp üzerinden ulaşabilirsiniz.

📱 0532 053 3992 (WhatsApp)

Görüşmek üzere 💛

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji #ilişkiler
🌷 Yetersiz annelik görmüş kişiler, içlerin 🌷 Yetersiz annelik görmüş kişiler, içlerinde güçlü bir sevgi açlığı taşısalar bile yakın ilişkilerde rahat edemezler. Sevgi almaya duydukları özlem, genellikle içlerindeki güvensizlik ve koruyucu duvarlarla engellenir. Geçmişte ihtiyaçlarının karşılanmamış olması, birinin onlar için gerçekten var olacağına inanmalarını zorlaştırır. 

Bazıları sevgiyi hak etmediğini düşünürken, daha bağımlı kişiler partnerlerine yapışır, onları boğar ve aradıkları kusursuz sevgiyi bulamayınca öfkeyle karşılık verir. Bu öfke, ilişkiyi zedeler ve eski terk edilme yaralarını tekrar canlandırır.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji #anne
🩵 “Farkında olmak, tam da burada, şimdide o 🩵 “Farkında olmak, tam da burada, şimdide olmak demektir; şimdiki zamanda bütünüyle var olabilmek, karşımıza hangi deneyim çıkarsa kabul edebilmek, yine de deneyimin hiçbir türden görünümüne kendini kaptırmamak demektir. Farkında olmak aynı zamanda, yargılamadan veya değerlendirmeye tabi tutmadan, deneyimin farkında olmak demektir.”

Kitap: Psikoterapide Bağlanma - David J. Wallin

#psikoloji #farkındalık
❤️ İçsel çocuk arketipleri, çocuklukta gel ❤️ İçsel çocuk arketipleri, çocuklukta geliştirdiğimiz duygusal başa çıkma kalıplarını simgeler. O dönemde ihtiyaç duyduğumuz sevgi, güven ve kabulü elde etmek için öğrenilen bu stratejiler, büyüdükten sonra da davranışlarımızı şekillendirmeye devam eder. Arketipleri tanımak, hangi eğilimlerin bize fayda sağladığını hangilerinin ise sınırlarımıza zarar verdiğini ayırt etmeye imkân tanır; böylece daha bilinçli seçimler yapabiliriz.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Kaynaklar

*LePera, N. (2021). How to Do the Work: Recognize Your Patterns, Heal from Your Past, and Create Your Self. TarcherPerigee.

*Maté, G. (2021). The Myth of Normal: Trauma, Illness & Healing. Avery.

*Schwartz, R. C. (1995). Internal Family Systems Therapy. Guilford Press.

#psikoloji
Narsisistik ebeveynler, kendilerini önemli ve üs Narsisistik ebeveynler, kendilerini önemli ve üstün hissetme ihtiyacı duyarlar; eleştiriye karşı aşırı duyarlıdırlar ve başkalarıyla empati kurmakta zorlanırlar. 
Bazı anneler, kendi gerçekleşmemiş hayallerini ve isteklerini çocukları üzerinden yaşamak isterler. Örneğin, kendilerini güzel ya da başarılı hissetmediklerinde çocuklarının bu eksikliği tamamlamasını ve adeta onların “intikamını” almasını bekleyebilirler. Bu nedenle çocuklarının kendi beklentilerini karşılamasını aşırı derecede önemser ve bu gerçekleşmediğinde onları yok sayar ya da düşmanca davranabilirler.

Bu tutum sonucu çocuklar, kendilerini değerli hissetmek için sürekli başkalarının onayına ve beğenisine ihtiyaç duyarlar. Benlik değerleri dışarıya bağımlıdır ve başkalarını anlamakta güçlük çekerler. Sağlıklı bir benlik saygısı için çocukların ebeveynlerini idealize edebilmesi ve ebeveynlerin çocuğun atfettiği gücü çocuklarıyla paylaşması gerekir. 
Narsisistik babalar ise genellikle kendi ihtiyaçlarını ön planda tutarak çocuklarının güçlenmesini engeller ve onlarla sağlıklı yakın ilişkiler kurulmasını zorlaştırırlar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Kaynak: Kişilik ve Zihin - Prof. Dr. Doğan Şahin

#psikoloji #narsissist #ebeveyn
❤️‍🩹 Toplumsal travma, geniş kitlelerin ❤️‍🩹 Toplumsal travma, geniş kitlelerin fiziksel ve ruhsal güvenlik duygusunu altüst eder. Ortaya çıkan etkiler yalnızca o olayla sınırlı kalmaz, gelecek nesillerin de duygusal ve sosyal yaşamını etkileyebilir. Ancak yüzleşme, paylaşım, kolektif hafızanın inşası ve adalet arayışı, toplumsal onarımı destekler. Dayanışma kültürünü beslemek ve yıkıcı olayların tekrarlanmaması için kalıcı çözümler geliştirmek, her bir bireyin katkısıyla mümkün hâle gelir.

Toplumsal Boyutta İyileşme

* Güçlü Sosyal Destek Ağı: Travmadan etkilenen bireylerin destek hissetmesi, toplumun onarıcı gücünü artırır. Ayrıca aile, arkadaş ve komşuluk ilişkileri gibi yakın çevre alanlarının güvenilirliği ve dayanışması, ruhsal toparlanmaya olumlu katkıda bulunur.

* Açık ve Şeffaf İletişim: Toplumsal travmanın ardından yaşananları görmezden gelme veya inkar, tüm kesimlerde derin bir güvensizlik yaratır. Oysa olayların kabul edilmesi, hatırlanması ve anlatılması uzun vadede onarıcı bir etki taşır.

* Adalet ve Yüzleşme Mekanizmaları: Geniş çaplı bir felaket veya zulüm sonrası adaleti sağlayacak yolların (yargı süreçleri, hak talepleri vb.) işlemesi, toplumsal bellek ve iyileşme sürecinin merkezinde yer alır. Resmî kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve yerel inisiyatifler bu süreçte kritik rol oynar (Paker, 2007).

* Aktif Katılım ve Dayanışma: Dayanışma faaliyetlerine katılmak, yardım kampanyalarında yer almak veya hak savunuculuğu yapmak hem toplumu hem de bireyi güçlendirir. Bu tür eylemler, çaresizlik duygusunu hafifletir ve umudu canlı tutar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

Kaynaklar

Herman, J. (1992). Travma ve İyileşme. İstanbul: Literatür Yayıncılık.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Merkezi. (2015). Psiko-Eğitim Broşürleri – 4: Toplumsal Travma Nedir?
Janoff-Bulman, R. (1992). Shattered assumptions: Towards a New Psychology of Trauma. New York: Free Press.
Paker, M. (2007). Psiko-politik Yüzleşmeler. İstanbul: Birikim Yayınları.

#psikoloji
Neden en çok sevdiğimiz insanlara kızarız? 💔

Bunun temel sebebi, kurduğumuz bağın derinliği ve bu bağla birlikte gelişen beklentilerimizdir. 

Sevdiğimiz kişiler bize en yakın ve en açık olduğumuz kişilerdir; bu nedenle, onlar tarafından görülmeyi, anlaşılmayı ve desteklenmeyi bekleriz. Bu beklentiler gerçekleşmediğinde yaşadığımız hayal kırıklığı, çoğunlukla öfke olarak dışa vurulur. 

Ayrıca, sevdiğimiz insanlar bize adeta bir ayna tutarlar. Kendimizde kabul etmekte zorlandığımız taraflarımızı onların davranışlarında gördüğümüzde iç dünyamızdaki çatışmalar tetiklenir ve bu durum öfkeye neden olabilir. 

Ancak önemli olan bu duyguyu nasıl ifade ettiğimizdir. Öfkemizi doğru şekilde ifade etmek, ilişkilerimizi güçlendirme ve sağlıklı hale getirme potansiyeline sahiptir.

Unutmayalım ki, her kızgınlık bize kendimizle ilgili önemli bir mesaj taşır. Bu mesajı okumak ve anlamlandırmak, ilişkilerimizi olduğu kadar kendimizi de geliştirmek için çok değerlidir. ❤️

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#ilişkiler #psikoloji
🍃 Duygusal olarak olgunlaşmamış kişilerle i 🍃 Duygusal olarak olgunlaşmamış kişilerle iletişimde temel prensip, duygusal kontrolü onlara bırakmamak ve kendinizden emin, sakin bir duruş sergilemektir. Böylece kendi iç huzurunuzu korur ve iletişim süreçlerinizi sağlıklı yürütürsünüz.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji #ilişkiler 

Kaynak
Gibson, L. C. (2022). Olgunlaşmamış Ebeveynlerin Açtığı Yaraları İyileştirmek.
🍃 Terapi; hızlı çözümlerden çok, adım ad 🍃 Terapi; hızlı çözümlerden çok, adım adım gerçekleşen bir değişim ve dönüşüm yolculuğudur. Kişinin zaman içinde kendi duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını derinlemesine keşfederek, eski kalıpları dönüştürdüğü, kendini yeniden tanımladığı ve içsel kaynaklarını yeniden sahiplendiği bir süreçtir. Bu süreçte birey dışarıdan aldığı onaya bağımlı olmaktan kurtularak kendi değerini ve gerçek benliğini içten gelen bir anlayışla benimsemeyi öğrenir. Terapi, hayatla daha özgün ve tatmin edici bir ilişki kurmanın yolunu açar 🌷

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji #terapi
🍃 Güvensiz-kaçıngan bağlanma stilinin temel 🍃 Güvensiz-kaçıngan bağlanma stilinin temelinde, “hayal kırıklığı yaşamamak için bağlanmamak daha iyi” düşüncesi yatar. Güvensiz bağlanan kişiler genellikle yakınlığı reddeder, bağımsızlığı aşırı önemser ve başkalarına ihtiyaç duymayı zayıflık olarak algılarlar. 

📸: lightafterchaos

#psikoloji
🍃 Duygusal manipülasyon, birinin sizi fark ett 🍃 Duygusal manipülasyon, birinin sizi fark ettirmeden kontrol altına almaya çalıştığı, psikolojik oyunlarla yönlendirdiği bir süreçtir. Bunu yaparken suçluluk hissettirme, gaslighting, aşırı eleştiri, tehdit veya duygusal şantaj gibi yöntemler kullanabilir. Amaç, sizi kendinizden şüphe ettirmek, kararlarınızı sorgulatmak ve zamanla kendi iradenizden uzaklaştırıp manipülatörün istediği yönde hareket etmenize neden olmaktır. Böyle bir durumun içinde olduğunuzu fark etmek ve sınır koymak, psikolojik sağlığınızı korumanın en önemli adımıdır.

#psikoloji #ilişkiler
🍃 “Havucunu daha büyük ve daha güçlü bir 🍃 “Havucunu daha büyük ve daha güçlü bir tavşana kaptıran bir tavşan, başarısız olduğu için kendini suçlamaz veya başka bir havuç bulup bulamayacağı konusunda endişeye boğulmaz. Ancak biz insanlar, kendimizi öyle suçlarız ki bunalıma girer, durumu felaketleştirir, panik ve umutsuzluğa kapılırız.”

Şefkat Korkaklara Göre Değil
Dr. Erik van den Brink - Zümra Atalay

Doğadaki canlılar kaybettiklerini olduğu gibi kabul edip yola devam ederken, biz insanlar hatalarımızı kişisel bir başarısızlık olarak görüp kendimizi suçlamaya, geleceğe dair umutsuzluk hissetmeye daha meyilliyiz. Belki de hayattan tavşanlar kadar basit ve doğal öğrenmeyi, kayıpları büyütmeden ilerlemeyi öğrenmeliyiz.

#psikoloji #kişiselgelişim
Instagram'da Takip Et

Etiketler

Bağımlılık Bireysel psikoterapi depresyon Ebeveyn EMDR EMDR Terapisi Freud Gottman Çift Terapisi Jung Kişilik Bozuklukları narsist Online EMDR Online psikolog Psikanaliz Psikodinamik Psikoterapi Rüya travma Travma Bağı Travma Sonrası Stres Bozukluğu Travma Sonrası Tepkiler Çift Terapisi Çocukluk Travmaları çocukluk çağı travmaları İlişkiler

Son Eklenenler

  • İnsanlar Değişir mi? Romantik İlişkilerde Değişimin Rolü
  • Uzak Mesafe İlişkisi: Bağ ve Güveni Sürdürme
  • Oversharing (Aşırı Paylaşım) Nedir ve Nasıl Başa Çıkılır?
  • Travma Terapisi: Gerçek Nedir?
  • Uzun Süreli Yalnızlık: Beyin Üzerindeki Etkileri ve Çözüm Yolları
  • Depresyondaki Partnerime Nasıl Yardım Edebilirim?

Yasal Uyarı

Bu internet sitesinin içeriği ve uygulamaları, sadece bilgilendirme ve eğitim amaçlı olup, herhangi bir şekilde tıbbi öneri verme veya herhangi bir danışan sağlama amacı ile oluşturulmamıştır. Sitemizde yer alan alıntı ve görüşler açıkça belirtilmediği takdirde resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. Yazılı izin alınmaksızın kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz